ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 3966
Yazar: Abdülkadir Özcan
ÖĞRETMENLER, OKULLAR VE SİSTEM MESELESİ

 

Eğitim ve öğretimin ilk ve en önemli ayağını öğretmenler oluşturur. Eğitim ve öğretimde öğretmeni merkeze almadan ve ona gerekli önemi ve değeri vermeden, gerekli imkanlar sunulmadan eğitimden istenen sonucu almak mümkün değildir. Bu arada hep önemsediğim bir hususa daha dikkat çekmek istiyorum. O da eğitimde taklitçilikten kaçınılması, bizim ihtiyaçlarımıza cevap vermesi, uygulanan metodun da buna imkan vermesi gerekir. Ne var ki eğitim sistemimiz uzun yıllardır bazı ülkelerin uygulamalarından kopya çekilmiştir. Hatta diyebiliriz ki daha ABD ya da bir başka ülkede deneme safhasında olan bir sistem ülkemizde uygulamaya konulmuştur. Bir başka ülkenin kendi şartlarına göre hayata geçirdiği eğitim sisteminin bizim şartlarımıza cevap verip vermeyeceği üzerinde yeteri kadar durulmadan taklit edilmesinin sonuçları üzerinde durulması gerekiyor.

Halbuki eğitim bir teknolojik buluşun kopya edilmesi şeklinde uygulanamaz. Eğitim yavrularımızın şekillendirilmesi demektir. Böyle olunca bizim şekillendirilmesinin temelini de bizim inanç ve kültür değerlerimiz  oluşturmalıdır. Böyle olmadığı sürece bize has bir takım gelişmelerden çok kopyacı ve taklitçi bir neslin yetişmesine zemin hazırlanmış olur.

Bu değerlendirmenin arkasından iki husus üzerinde durmak istiyorum.

İlki geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan'ın öğretmenlerin aldığı ücret ile ilgili açıklamasıdır. Gündemin hızlı değişmesi sebebiyle bu açıklama üzerinde yeteri kadar durulmadığını, tartışılamadığını düşünüyorum. Önce Başbakan'ın öğretmenleri üzen, rencide eden sözlerini kısaca hatırlatmak istiyorum:

"Bir öğretmenin en düşüğü 1624 lira alıyor. Ne karşılığı alıyor? Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki düz memur ne kadar çalışıyor? 40 sat. 40 saat için bu rakamın altında alanlar var. Öğretmen ek ders verirse, bunun üstünde alıyor. Yılda 2 ay tatili var. Düz memurun tatili ise 20 gün. Şimdi soruyorum; bu haksızlık değil mi?"

Öncelikli olarak öğretmen de bir memurdur ve memurların ücretlerinin birbirleri ile kıyaslanması yanlıştır. Düz memura az veriliyorsa bunun sorumlusu öğretmenler değildir. Ayrıca, öğretmenlerin aldığı 1624 lirayı çok fazla imiş gibi takdim etmek insaf ile bağdaşmaz. Esas olan tüm çalışanların insanca yaşayacakları bir ücret almalarıdır. Bunun yanında öğretmenlerin haftada 15 saat çalıştıkları değerlendirmesi doğru değildir. Memurlar da öğretmenler de haftanın 5 gün mesai yapmaktadırlar. Ancak, öğretmenlerin mesaisi okul ile sınırlı değildir. Her öğretmenin okula gelmeden önce bir hazırlık yapması zorunluluğu vardır. Bu hazırlığı yapmamış ise derste verimli olamaz. Yapılan yazılı sınavlarının okunması, kayıtlara geçilmesi, sonuçların öğrencilere ulaştırılarak yanlışların kontrol edilmesi ve bu yanlışların doğru karşılığının verilmesi öğretmenlerin görevleri arasındadır. Eğer öğretmenlerin haftada 15 saat çalıştığı iddiası ikili eğitim sebebiyle dile getiriliyorsa bu da öğretmenlerin suçu değildir. Buna eğitim kurumlarının mekansal yetersizliği sebep olmaktadır. Hatta önümüzdeki eğitim yılından itibaren ilk ve ortaokullar ayrılacağı için pek çok ilköğretim okulunda ikili öğretime geçilecektir. Söz gelimi sabah ortaokullar, öğleden sonra ilk okullar aynı binada eğitim ve öğretim göreceklerdir. Bundan dolayı öğretmenleri suçlamak doğru değildir. Benim ilkokula başladığım yıllarda ikili eğitim söz konusu değildi. Sabahtan okula gider, öğlen yemek için eve gelir; tekrar okula dönerek günü tamamlardık. Yani tam gün eğitim söz konusuydu. Daha sonraki yıllarda iktidarlar gerekli tedbiri almadığı için ikili, hatta üçlü eğitim gündeme gelmiştir. Kaldı ki bugün 40 kişilik sınıflarda çocuklarına bir şeyler öğretmeye çalışan sınıf öğretmenlerinin ücretini mukayese malzemesi yapmak da adil bir kıyaslama olmaz.

Üzerinde durmak istediğim ikinci husus ise üniversite giriş sınavlarında okul başarısı yerine kişisel başarının esas alınması yönündeki düzenlemedir. Eğer eğitim ve öğretimde dershanelerin değil okulların esas alınması öngörülüyorsa okul başarısının öne çıkartılması gerekir. Aksi halde dershanelerin eğitimde vazgeçilmezliği sürecektir. İmkanı olan çocuğunu daha ilkokuldan itibaren dershanelere gönderecek, böylece kişisel başarıyı yükseltmeye çalışacaktır. Halbuki kişisel başarının yolu okuldan geçmelidir.

Kısacası eğitim sistemi ile sıkça oynamak yerine eksiklerin ve yanlışların düzeltilmesi yoluna gidilmelidir. Ama, tüm bunlarda esas olan öğretmenlerdir. Öğretmenlere verdiklerimiz de gözümüz olmamalıdır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Abdülkadir Özcan
01-06-12
E mail: milligazete.com
 
 
Yorumlar: 1
Mehmetpi
Resmii İtibar!
Tarih : 03-06-12

Öğretmenlik mesleğinin itibarının düzeltilmesi son derece önem kazandı artık. Resmi ağızlardan az çalışıyorlar, 2 ay tatil yapıyorlar yaklaşımı bu mesleği iyiden iyiye yerin dibine geçirdi. Toplam Kalite dediler, öğrenci müşteri, veli işverendir dendi. şimdi de öğretmen az çalışıyor oldu.. Artık yolda öğretmenini gören öğrenci Naber Hoca ! diyor sadece.. Ya Dinci oluyor ya da Bedenci..

 
ÖĞRETMENLER, OKULLAR VE SİSTEM MESELESİ
Online Kişi: 16
Bu Gün: 16 || Bu Ay: 10.263 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.403 || Toplam Tıklanma: 52.193.527