ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KADIN VE ÂİLE
Okunma Sayısı: 3815
Yazar: Ali Karahasanoğlu
ÜÇ FEMİNİST İSTEDİ DİYE ÂİLE DİNAMİTLENİYOR

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız var.

Kısaca Aile Bakanlığı..
Daha kısası, Kadın Bakanlığı..

Kadını korurken, çocukları ve babayı dünyaya geldiklerine pişman etme bakanlığı..
Sadece çocuk ve baba da değil.. Kadının birinci derece akrabalarını da..
Sayın Bakan ve çalışma arkadaşları eleştirilerimin hedefi değil.. Hemen bunu hatırlatayım.
Ama bazı odakların, bu bakanlığı, "aileyi dinamitleme üssü" olarak kullandıklarını söylemek zorundayım.

Somut olayı aktarayım, siz de bana hak vereceksiniz.

Bu arada, hemen bir hatırlatma..
Tabii ki kadına şiddeti tasvip edecek değilim.

Ama olmuş bir defa.. Eşler arasında küçük bir müessif fiil yaşanmış.. Bayan karakola gitmiş. Karakol savcılığa sevketmiş.. Ardından hemen Aile Mahkemesi'ne..
Karar: "Mağdurenin 4 ay süre ile koruma altına alınmasına.."
Kararda yok ama, karakolda usuldenmiş, "Sığınma evine gitmek ister misin" diye sormak.
Soruluyor.
Bayan da istiyor..
Ve kadın bir sığınma evine gidiyor..
Gidiş, o gidiş..

Hiç sormak yok: "Senin kaç çocuğun var? Dövdü ise, eşin dövdü.. Çocuklar ne olacak?"

Hiç sormak yok: "Senin annen baban, kardeşlerin yok mu? Onlardan birisine haber verilmesini istemez misin? Onlar seni aradıklarında, nasıl bulacaklar?"

Ve sözüm ona, böylece kadını koruma altına almışlar.

Peki ya sonrası?

Üzerinden bir ay geçmiş.
Kadının öz ablası.. Öz ağabeyi, memleketlerinden kalkıp, İstanbul'a gelmişler..
"Kızkardeşimizle konuşalım, bir sıkıntısı var mı, öğrenelim" diye..
Evde de yedi tane çocuk var..
Gidiliyor karakola: "Gizlidir, kaldığı sığınma evini söylemeyiz."
Gidiliyor savcılığa: "Bizde de yok. Gizlidir. Valilik aracılığı ile bakanlığa dilekçe yollayın. Onlar ilgilenirler."

Çaresiz, denileni yapıyorlar.
Dilekçe gönderiliyor. Sonra bekliyorlar..
Misafireten İstanbul'a gelindiğinden, birkaç gün sonra, gazetemizin okuyucusu olmaları hasebi ile bana müracaat ediyorlar. Bir yardımım olabilir mi diye..
Ben karakolla, savcı ile, bakanlık ile görüşüyorum.
Aynı cevaplar.. Netice yok. "Gizlidir. Bilgi verilemez! Akrabaları Ankara'ya gelsin, burda yardımcı olalım."
Son bir ümit; bakanlık özel kalemi aracılığı ile bilgi istiyorum. Cevap: "Biz müracaat sahiplerine dilekçelerine cevabı posta ile gönderdik. Belirttiğiniz bayan bize bağlı sığınma evlerinde kalmıyor!"

Haydaa..
İlk an, aklımıza hayati tehlike geliyor..
Acaba sığınma evine gitmeden, yolda bir kaza geçirdi, başına bir felaket mi geldi?
Biraz da sinirli şekilde soruşturunca, bakanlık yetkilileri bilgilendiriyor: "Biz sadece bize bağlı sığınma evleri hakkında bilgi verebiliyoruz. Bir de belediye ve özel sığınma evleri var. Onların kayıtlarını göremiyoruz! Oralarda olabilir!"
Haydaaa.

Karakol savcıya.. Savcı valiliğe.. Valilik bakanlığa. Sonunda "Bizde yok!"

Hepsi boş oyalanma imiş!
Kızıyoruz, "Ne demek 'Belediyelerin sığınma evlerini göremiyoruz.' Onlar devlet içinde devlet mi? Bu abla-ağabey öz kardeşlerini nasıl bulacak?"
Öneri şu: Belediyeleri tek tek dolaşmak..
Ondan da bir netice alınacağını tahmin etmiyorum ya..
Sonuç?
Sonuç şu: Üç tane feminist istiyor diye, Türkiye şartlarına hiç uymayan bir düzenlemeyi kanunlaştırıyorlar..
Arkasından neler olacağına hiç bakmıyorlar. Altyapısının hazırlanması için süre istemiyorlar... Çıkabilecek problemler için önceden tedbir alınması, sonrasında uygulamaya geçilmesini öneremiyorlar..
Çünkü feministler, öyle istiyor..
Sonuçta medyayı da arkalarına alan feministler memnun oluyor da..
Aile çatırdıyor..
Bu somut olayda, mağduriyet ortada..
Koruma altına alınan kadına, bir aydır öz ağabeyi bile ulaşamıyor.
Devletin bir yetkin memuru çıkıp, mağdur ağabey-ablanın ellerinden tutup, "Gel kardeşim. Ben 15 dakikada kardeşini bulur, seni götürür görüştürür, evine getirir bırakırım" diyemiyor.
Üç tane kendini beğenmiş feminist, ülkeyi dinamitliyor.. "Bizim dediğimiz olacak" deyip, dayatıyorlar.. Küçük olaylardan büyük facialar çıkmasına zemin hazırlıyorlar..
Düşünün, öz kardeşinden bir aydır haber alamayan insanlar, ne sıkıntılar çekiyorlar..
7 tane çocuk, ne mağduriyetler yaşıyor..
Tabii ki, "Verin kocasına. Ne yaparsa yapsın" demiyoruz.
Ama lütfen, küçücük olayları da, böylesine devasa sorun haline getirmeyin.. Dünya savaşı çıkmışcasına, büyük olay haline dönüştürmeyin!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Karahasanoğlu
18-07-12
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 1
hasan hüseyin
çok yazık
Tarih : 18-07-12

duruma çok üzüldüm.yapılanlar bataklığı kurutmak değil,sivrisinekleri öldürmektir.son kanun çalışmaları ve radyo televizyonlardaki programların aile kurumuna zarar verdiği ile ilgili sözü edilen bakanlığa mail yazdım.gelen cevaplardan şok oldum.kanaatim şu oldu,diğer kesimlerin sesi bizden çok çıkıyor ve dediklerini yaptırıyorlar oldu.doğruluşun duyarlılığına teşekkür ediyorum

 
ÜÇ FEMİNİST İSTEDİ DİYE ÂİLE DİNAMİTLENİYOR
Online Kişi: 27
Bu Gün: 211 || Bu Ay: 10.903 || Toplam Ziyaretçi: 2.224.618 || Toplam Tıklanma: 52.201.237