OLİMPİYAT BAŞARISIYLA GURURLANMA KOMEDİSİ

ÂYET-İ KERÎME

Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.

Bakara, 120.

HADÎS-İ ŞERİF

Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.

Müslim, Rikak, 99.

SÖZÜN ÖZÜ

Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.

İsmet Özel

Kategori : İKTİBAS / ÇARPIK VAZİYETLER

Okunma Sayısı: 2129

Yazar: Burak Ertürk

OLİMPİYAT BAŞARISIYLA GURURLANMA KOMEDİSİ

Müslümanlar artık karar vermeliler:

Hayatlarına hayat kılmakla mükellef oldukları İslâm’ın temel referansları ile çelişen zahirî başarıları İslâmî kazanç olarak görüp sahiplenecekler mi, yoksa ümmetin bilincini ve algısını hızla dünyevileştiren bu anafora karşı mı duracaklar?

Bizi köklerimize yabancılaştıran, cari düzene teşne hâle getiren, aidiyetlerimizle olan bağı aşındıran tasarrufların altında müslümanların imzasının olması, bizim tasvibimize müncer olmalı mı?

Zatında batıl bir iş, faili müslüman olunca masumlaşır ve meşrulaşır mı?

“İktidar olunduğu halde muktedir olunamadığı” sloganının geçerliliğini kaybettiği günleri idrak ediyoruz.

İşbu iktidara uzanma sürecine paralel müslümanların hareket alanlarının görece rahatlaması hatırına maruz kaldığımız yozlaşmayı göz ardı etmeli miyiz?

Üzerinde konuşuldu; siyasi ikballerini bu ülkenin mütedeyyin kalabalıklarına borçlu siyaset esnafı, Avrupa sivilizasyonu için fevkalade sembolik manalar taşıyan olimpiyat organizasyonuna, anlaşılması zor derecede anlam yüklemiş; hatta içlerinden, olimpiyatlara yolladığımız kadın sporcu sayısı bağlamında, sair müslüman ülkeleri sollamış olmamızla övünenler çıkmıştı.

Hep söylüyorum: Müslümanlar, el’an, belki de daha önce hiç karşılaşmadıkları türden bir taarruza muhataplar…

Elbette bu taarruzun cesameti, sinsiliğinden ve saldırı altında olunduğunun fark edilmeyişinden de kaynaklanıyor…

Ancak…

Maruz kaldığımız tehlikeyi tümden öldürücü kılan, sürecin taşıyıcılığını muhafazakârların yapıyor olmasıdır.

Adeta yeni bir din icad ediliyor:

Müslümanlığa ait ritüelleri dışlamayan ama dinî olan her şeyi modern çarpıklıkla harmanlayarak takdim eden bir bakış açısının gitgide yaygınlaşıyor olmasından söz ediyorum.

Mayoyla elde edilen bir başarının arkasında oruçluların dualarının olduğu ‘evhamına’ alkış tutan ‘muhafazakâr savrulma’dan bahsediyorum.

Bildik atlet kıyafetiyle birinci olan bayan sporcuların, muhafazakâr tesmiye olunan basın tarafından dahi ‘ülkenin gururu’ olarak sunulmasında ifadesini bulan ‘yabancılaşmaya’ işaret ediyorum.

Sahi ne yapıyoruz biz?

Neye hizmet ediyoruz?

Dünyayı mı müslümanlaştırıyoruz…

Yoksa Müslümanlığı mı dünyevileştiriyoruz?

Yeni Şafak’tan Kürşat Bumin, içine düştüğümüz bu anlamsız çelişki ve tutarsızlığa değinmiş:

“…Söz konusu internet sitesi önce söz konusu atletlerin ‘ülkemizin gururu’ olduklarını tekrarlıyordu. Ancak bu gururlanma faslının hemen altına yerleştirilen görüntülerin ise ‘mozaiklendiği’ni görüyorduk!

…Durumun nasıl sıkıntılı olduğunu anlıyorsunuz muhakkak. Atletler ‘ülkemizin gururu’ olacak ama aynı zamanda da ‘mozaiklenecekler’! Komik bir ruh hali aynı zamanda; ‘mozaikçi’ internet sitesinin çalışanı da Aslı Çakır ve Gamze Bulut’un sitenin gönlünden geçen ‘mayolar’ ile ‘ülkemizin gururu’ olamayacaklarının bilincinde ya da farkındadır herhalde!

Allah bilir ‘mozaikçi’ sitenin editörleri ‘ülkemizin gururu’ olarak niteledikleri final koşusunu televizyon ekranında izlemekten de imtina etmişlerdir. Böyle olması gerekiyor; eğer ‘tutarlı olmak’ gibi bir kaygıları var ise tabii…” (Yeni Şafak, 18.08.2012)

Komik duruma düştüğümüzün farkında mıyız?

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.