ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 3091
Yazar: Ebubekir Sifil
EBUBEKİR SİFİL HOCA'YA GÖRE İSLÂMCILIK TARTIŞMALARI

Doğru bir zemin üzerinde ve doğru argümanlarla yürütüldüğünü düşünmediğim için "İslamcılık" gündemli tartışmalara katılmadım.

Batılı sosyal bilimcilerin hadiseleri değerlendirme ve çıkardıkları neticeler üzerinden teoriler üretme şeklinde özetleyebileceğimiz faaliyet tarzını andıran okumalara oldum olası ihtiyatla yaklaşmayı tercih ettim. İslamcılık gündemli tartışmada da (en azından tartışmanın taraflarından birinde) aynı tarz söz konusu görebildiğim kadarıyla. Belki bir miktar yönlendirme anlamı/amacı taşıdığı için, belki sahibine genellemeler yapma hazzını tattırdığı için bu tarza ihtiyatla yaklaşma taraftarıyım.

Diğer tarafta ise tartışmayı "İslamcılık" kavramını esas alarak sürdürme esası benimsendiğini görüyoruz. "İslamcılar "yönetme" erkini ele aldı; devlet talebi bitti" iddiasına, "Hayır; İslamcıların devlet talebi devam ediyor" diyerek mukabele etmek "esastan" arızalı. Şöyle:

Bir kere "İslamcı" tabiri, İslam'ı hayatın her alanını kuşatan ve bu cümleden olmak üzere devlete de talip olan ve de bunu tarihsel tecrübe ve bağlar üzerinden yapan müslümanı anlatmıyor. Bir diğer anlatımla, bu ülkede "Türk müslümanlığı" diye ifade edilen "şey"in toplum ve devlet hayatına hakim olması amacını taşıyan kimseler "İslamcı" ise, Ehl-i Sünnet itikadındaki hiç kimsenin duruşunun İslamcı tabiriyle ifade edilebileceğini söylemek mümkün değildir. Yani M. Şerafettin Yaltkaya ile Musa Sabri Efendi'yi aynı kefeye koymak akla zarar iştir.

Postmodern süreçte "manipüle edilmiş müslümanlık" anlayışı, küresel tuğyan hakkında üç maymunları oynarken, İslam'ı soyut adalet, eşitlik, özgürlük kavramlarına indirgedi. Bu anlayışa göre İslam zikrettiğim kavramlardan ibaret  olunca, laik bir sistemde içini dilediğiniz gibi dolduracağınız bu kavramlar üzerinden devlet ve toplum hayatına otomatik olarak İslam'ı hakim kılmış oluyorsunuz!! Buna İslamcılık diyecek miyiz?

Yahut hayatını "gelenek" adlı mevhum düşmanla mücadeleye adamış kadronun devlet ve toplum hayatına tekabül eden "modern ictihadları" İslamcılık bağlamında nerede durur?

Bu ve benzeri sorular, söz konusu tartışmanın "esastan" tartışma konusu yapılması gerektiğini ayan-beyan önümüze koyuyor. Bu sebeple bu tartışmanın sürdürülmesini çok anlamlı bulmadım.

Tartışma yanlış bir zemin üzerinde yürütülse de bir mesele ciddiyetini muhafaza ediyor: Selef-i Salihin'den devraldığımız; devlet yönetmiş, medeniyet kurmuş, yeryüzünü ıslah ve imar ve salih insan ve toplumu inşa etmiş olan İslam "Nurullah (Allah'ın nuru)" olarak hiç kaybolmadı. Ve "kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır!"

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ebubekir Sifil
26-08-12
E mail: milligazete.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
EBUBEKİR SİFİL HOCA'YA GÖRE İSLÂMCILIK TARTIŞMALARI
Online Kişi: 9
Bu Gün: 183 || Bu Ay: 2.083 || Toplam Ziyaretçi: 2.229.980 || Toplam Tıklanma: 52.252.624