ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 4156
Yazar: Gülay Göktürk
COĞRAFYAYA HÜKMETMEK

Kürt sorunu iddia edildiğinin aksine bir kültürel haklar ve eşitlik sorunu değildir. Belli bir coğrafya parçasına ait olmaya ve o coğrafyaya hükmetmeye dair insani, ontolojik ihtiyaç yatıyor Kürt sorununun temelinde."

Son günlerde o kadar çok alıntılandı ki, artık öğrenmişsinizdir yukarıdaki satırların Bejan Matur'a ait olduğunu...

Bu yazıyı yazmadan önce, Matur'un duygularını anlamak için gerçekten çaba gösterdim. Empati kurmak için zorladım kendimi, o varoluşsal ihtiyacın nasıl bir şey olduğunu hissetmeye çalıştım.

Ama olmadı, yapamadım...

Ulustan etnik ağa

"Belli bir coğrafya parçasına ait olma ihtiyacı" sözleri bana, bundan yıllar önce okuduğum bir söyleşiyi hatırlattı.

Massachusetts Teknoloji Üniversitesi'nden (MIT) Michael Dertouzos bundan on beş yıl kadar önce NPQ'da yayınlanan bir söyleşisinde tam da bunu anlatıyor, ulusun coğrafyadan kopup dünya çapında etnik bir ağa dönüşme sürecinin işaretini veriyordu:

"Ben Yunanlıyım ve yeryüzündeki Yunanlıların yarısı Yunanistan dışında yaşıyor. Yahudilerin yarısı da İsrail dışında. Filistinlilerin yarısı da öyle... Devam edeyim. Küreselleşme devam ettikçe, daha fazla sayıda insan kendi etnik gruplarının ana topluluk yeri olan ülkelerin dışında yaşıyor olacak. Diyelim ki, 50 yıl sonra, çok garip bir durum ortaya çıkabilir. Örneğin, belli bir toprak üzerinde yoğunlaşmış bir Yunan ulusu artık kalmayabilir. Onun yerine Yunanlılar yeryüzünde bir etnik ağa sahip olurlar. Böylece, ulustan etnik ağa ulaşılır."

Elli yıl mı, daha az mı, daha çok mu zaman alır bilemiyorum. Ama gidişatın Michael Dertouzos'un işaret ettiği gibi etnik ağa doğru olduğunun, bu sözlerin söylendiğinden bu yana geçen on beş yılda daha da belirgin hale geldiğinden kuşku yok...

Artık insanlar ağaçları değil leylekleri taklit ediyorlar. Doğdukları ülkeye bir ağaç gibi kök salmaktansa, leyleklerin bin yıllardır yaptıkları gibi mevsimlik göçler yaşıyorlar.

Dünyanın küçücük bir noktasına hapsolup yaşamayı reddediyor, bu planetin tümünü kendilerine ait hissediyorlar. Hayatını Londra'nın puslu havasında güneşe hasret geçirmiş İngiliz emekliliğini de orada yaşamak zorunda hissetmiyor kendini.

Güneş, yaşadığı gezegenin neresini daha çok ısıtıyorsa soluğu orada alıyor ve bir bakıyoruz yazlık sitemizde komşumuz olmuş. Baksanıza, bizim Ege kıyılarında 50 bin kişilik, 20 bin kişilik "Avrupa kentleri" oluşuyor. İsveçliler, yanı başında da İrlandalılar... Her biri farklı farklı yaşam tarzlarına, alışkanlıklara, dini kültürel özelliklere sahip topluluklardan oluşmuş adacıklar halinde, hiçbir varoluşsal kriz belirtisi göstermeden gül gibi yaşayıp gidiyor. Bu arada Amerikalı bilgisayar yazılımcısı da dizüstü bilgisayarını kapıp Tibet'in yolunu tutuyor.

Aslında o kadar uzağa gitmeye de gerek yok. Bugün Kürt nüfusun yarısının Bejan Matur'un deyişiyle "ait olduğu coğrafyadan" kopup Türkiye'nin diğer bölgelerine dağıldığını, oralarda kendi dilini serbestçe konuşarak, kendi kültürünü yaşatarak yaşamaktan başka bir şey istemediğini, geri dönüşü de aklından geçirmediğini düşünürsek, "belli bir coğrafya parçasına ait olma ihtiyacı"nın hiç de Matur'un söylediği gibi ontolojik bir ihtiyaç olmadığına hükmedebiliriz.

Hükmetme iktidar tutkunlarının ihtiyacıdır

Bütün bu yazdıklarıma rağmen, "Belli bir coğrafya parçasına ait olma ihtiyacı" meselesini yine de anlayışla karşılayabilirdim.

Ama "o coğrafyaya hükmetmeye" dair insani, ontolojik ihtiyaç da neyin nesi oluyor?

Ben şimdiye kadar hiçbir şeye hükmetme ihtiyacı duymadım. Kendi evime bile... Evimi sevdim, benimsedim, içinde olmaktan mutlu oldum ama hiçbir zaman orayı "hükmettiğim bir alan" olarak görmedim.

Bejan Matur, Türkler'in Türkiye'ye hükmettiğini mi sanıyor ki, Kürtler'in Kürdistan'a hükmetme ihtiyacından söz ediyor.

Hükmetme ihtiyacı halkların değil iktidar tutkunlarının ihtiyacıdır. Onlar da coğrafyalara, taşa toprağa değil insanlara hükmederler.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Gülay Göktürk
03-04-13
E mail: bugun.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
COĞRAFYAYA HÜKMETMEK
Online Kişi: 23
Bu Gün: 113 || Bu Ay: 113 || Toplam Ziyaretçi: 2.225.069 || Toplam Tıklanma: 52.209.372