ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / AKTÜALİTE
Okunma Sayısı: 2073
Yazar: Mümtaz'er Türköne
TÜRK SORUNU!

Bu tabir, Kürt sorununun antitezi olarak üretildi. Hafta sonunda Genç Siviller, ironik şekilde bu başlık altında Diyarbakır’da bir toplantı düzenledi. Bu toplantıya bir tebliğle ben de katıldım. “Türk sorunu”, Kürt sorununun çözümüne Türklerin tepkilerini ifade etmek için kullanılan bir kelime. Aslında tam da Genç Siviller’in kastettiği tarzda bir esprisi var.

Kürtlerin, Kürtçeye getirilen yasakların kaldırılması başta olmak üzere eşit vatandaşlık talepleri “Kürt sorunu” olarak isimlendirildi. Bu sorunun çözümsüzlüğü şiddet sorununu doğurdu veya şiddete gerekçe oluşturdu. “Türk sorunu”, bu eşit vatandaşlık taleplerine, çokça tartışıldığı üzere “Türkler Kürtlerle eşit olamaz” karşılığının verilmesi anlamına geliyor. “Türklük üst kimliktir”, “Türkler kurucu unsurdur” tezleriyle beslenen “Türk sorunu”, sadece siyasi bir tavır anlamına gelmiyor; aynı zamanda PKK terörü gibi, şiddet tehdidi de içeriyor. Türkler, bu sorunu silahla çözeceklerini söylemiş oluyor. MHP lideri’nin “vurmak-ölmek” ajitasyonu, bu statik görünen tablonun aksiyon halini yansıtıyor.

Bu sorunu Diyarbakır’da konuşmak ilginç. İlk gözlemim: Mevzunun özgünlüğünden bağımsız olarak, Kürt sorununun ateşinin bir hayli düştüğü görülüyor. Salon boştu. Diyarbakırlılar, bu tür panellere, toplantılara doymuşlar. Bu doygunluk, sorunun çözüm sürecine girdiği kanaatine dayalı, yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor. İkinci gözlemim: Küçük bir dinleyici topluluğuna rağmen, Genç Siviller’in ironisi anlaşılmamıştı; toplantının, Kürtlere Türklerin sıkıntılarını anlatmak için organize edildiği zannedildi. Genel olarak rahatlamanın getirdiği bir ilgi ve dikkat kaybı var. Önemli bir gösterge; demek ki barış gerçekten gelmiş. Bir dönem kapanmış, yeni bir dönem başlamış. En önemlisi, bu yeni evrenin geri dönüşü olmayacağı şeklinde kuvvetli bir inanç yerleşmiş.

“Türk sorunu”na gelince...

Kürt sorunu, temelde etnik bir sorun. Cumhuriyet’in dar ulus-devlet politikaları bu sorunu içinden çıkılmaz hale getirdi. 30 yıla yaklaşan şiddet ise katmerleştirdi. Bugün devlet eski asimilasyon politikalarından vazgeçiyor. Türk tarafı bu sorunun taraflarından değil. Kürt sorunu, devlet ile Kürtler arasında bir sorundu. Türklerin tek yanlışı, Kürtlerle empati kuramamak ve devlet politikalarını eleştirmemek olmalı. Yoksa zorunlu asimilasyon politikalarında biz Türklerin bir dahli yok. Ama Kürtler, kendi sorunlarını tanımlarken karşıtlığı Türklerle kuruyorlar. Devleti aradan çıkarttıkları zaman iki yeni sorun ortaya çıkıyor. Birincisi doğrudan Türklerin sorunun öznesi haline gelmesi. İkincisi, Türklerin kendi etnik kimliklerine savunmacı bir şekilde dört elle sarılması. Sonuç: Türklerin itirazlarının sıralandığı bir Türk sorunu.

Sorun çözülürken Kürtlerin şu inceliği ve ayrımı dikkate alması lazım: Kürt sorunu Türklerin eseri değil. Kürtlerin haklarını ihlal eden, onlara zulmedenler Türkler olmadı. Kastedilen Kürtlerin dışında kalan çoğunluk. Sorun devletin zorlamaları ile oluştu. Devlet aynı zamanda bu zorlamaları, faklı içerik ve boyutlarda Türklere karşı da yaptı. Sonra devlet demokratikleşti ve bugün yaklaşan barış, devlet iktidarının ülke yararına kullanılmasıyla ortaya çıktı.

Türk sorunu denilen sorun, etnik veya siyasî bir sorun değil. Bu sorun son otuz yılın kanıyla beslenen ve toplumu korkutan bir canavarın eseri. Batı illerinde ve özellikle sahil yörelerinde zirve yapmasının sebebi tamamıyla toplumun son yıllarda yaşadığı tecrübelerle alâkalı. Büyük ölçüde 90’lı yıllarda artan iç göçle birlikte yaşam sorunlarına yol açtı. Kısaca mesele siyasi değil sosyal bir mesele. Sosyal meseleler çözülmezse siyasîleşir. Türk sorunu, çözülemeyen bu sosyal sorunların siyasîleşmesi anlamına geliyor.

Türklük üzerine yapılan vurgular ve etnik çözümler bu yüzden doğru değil. Türk sorunu diye bir sorun yok. Tersine Türkler çözümü çözmek üzere inisiyatif kullanıyorlar.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mümtaz'er Türköne
07-04-13
E mail: zaman.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TÜRK SORUNU!
Online Kişi: 35
Bu Gün: 407 || Bu Ay: 1.355 || Toplam Ziyaretçi: 2.227.692 || Toplam Tıklanma: 52.230.821