ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 2108
Yazar: Mustafa Özcan
HASTA RUHLU İSLÂMCILAR

(...)
İslamcıların iktidar kavgalarının altında da terbiye olmamış nefisler yatmaktadır. Müslümanlar ya malla ya da iktidarla imtihan olurlar. Hatta çekişme daima dünyevi makamlara yönelik de olmayabilir. Manevi makamlar için de çekişme yaşanabilir.  Hadislerde ifade edildiği gibi, Müslüman günah işleyebilir, lakin yalan söylemez. Zira yalan nifaktan bir cüzdür. Bunun kökleşmesi nifak alameti sayılır.
(...)

Galiba bir şeyi ihmal ettik. Ya da dengeyi tam tutturamadık. Bu da tezkiye boyutudur.   Son dönemlerde siyaset ve benzeri meselelerle ilgilendiğimiz kadarıyla hatta onun onda biri kadar nefis tezkiyesiyle ilgilenmiyor ve nefis mücadelesiyle uğraşmıyoruz. Bu da İslam kisvesi altında gayri İslami işler yapmamızı beraberinde getiriyor.  Bazen sünnet niyetiyle koyduğumuz sakal ve İslami kisvemize rağmen sıradan bir insan gibi, yalan söyleyebiliyor veya aldatabiliyoruz.  Kızlarımız da neredeyse başörtüsü altında her türlü kuralsızlığı işliyor veya dini ölçüleri ihlal edebiliyor. Fas’taki bazı İslamcılar, Sudan’daki çatallaşmayı yöntem eksikliğiyle izah etseler de yöntem meselesinin derininde de yine ahlaki meseleler yatmaktadır.

Şunu kabul etmek gerekir ki, İslamcılar siyaset kadar ahlak ve tezkiye alanında mahir değiller. Siyasi marifetleri de de elbette tartışılır. Bugün Mısır’da Selefiler ile Sufiler kısmen de olsa İhvan hükümeti ve yönetimiyle çekişmektedir. İhvan beklemediği bir anda iktidara hazırlıksız yakalandı. Selefiler ise toplumu İslamileştirmekten öte yeni dönemde siyaseti İslamileştirmeye çalışıyorlar. Onların da bir siyasi altyapısı yok.  Sufiler ise İhvan’ın tarzına karşı çıkıyor ve önceden beri alıştıkları yolda yürümek istiyorlar. Tabii şöyle bir soru da akla gelebilir: Öteki gruplar tezkiyeden nasiplerini almadılar anladık diyelim peki sufilere ne oluyor! Onlar neden bu çekişmenin tam ortasına atlıyorlar?  Eski sistemin payandası, dayanağı gibi davranıyorlar! Tezkiye temeli üzerine kurulu yapıların da gerçekte tezkiye ile alakası yok. Ya da tezkiyenin tezkiyeye ihtiyacı var.  Olsaydı böyle mi olurduk? Birleşik kaplar gibiyiz ve hepimiz birbirimizin aynasıyız.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Özcan
13-05-13
E mail: dunyabulteni.net
 
 
Yorumlar: 1
OĞUZ UYSAL
EYİ
Tarih : 15-05-13

İYİ BİR VEBSİTE OLMUŞ

 
HASTA RUHLU İSLÂMCILAR
Online Kişi: 14
Bu Gün: 454 || Bu Ay: 454 || Toplam Ziyaretçi: 2.225.795 || Toplam Tıklanma: 52.213.523