ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TÂRİH / TÂRİHİN ARA SOKAKLARI
Okunma Sayısı: 1856
Yazar: Yavuz Bahadıroğlu
TARİH İŞTE BÖYLE BOZULDU

Tarihi bozmak için yapılanları bir zamanlar üniversitelerimizde okutulan, Dr. İlter Turan’ın kaleme aldığı bir kitaptan aktarayım:

1. Türk Devleti, kanunlarla ıslahat yapmak yerine, din esaslarına dayanmayan Batı dev­letleri kanunlarını doğ­rudan kabul ederek, di­nin siyasî hayat üzerindeki etkisini bertaraf etme yoluna gitti. Bu suretle siyasî hayat üze­rinde büyük nüfuz sahibi olan din âlimleri [ulema] sınıfı­nın da otorite kaynağını ortadan kaldırdı. Kanunların halk tarafından benimsenmesi için, bu kanunların şu veya bu ülkeden aktarıldığı üzerinde durulmadı, kamuoyuna “uygar ülkelerin kanunları” diye takdim edil­di.
2. Millî devlet, tekkeleri kapatarak ve tari­kat faaliyet­lerini yasaklayarak, bölücü ve devlet otoritesini zayıfla­tıcı niteliklerini asga­riye indirmeye çalıştı.
3. Memlekette kullanılan kıyafetlerin Batı memleketle­rinde kullanılanlardan ayrı oluşu, Batılılaşma çabasında olan bir toplumun bu yolu benimsemesine psikolojik bir engel teşkil ediyordu. Ayrıca Batı âdetlerini benimsemiş aydınların Avrupalı kıyafetlerle gezmeleri ya­nında gele­neksel kostümlerin kullanılışı, zaten mevcut olan halk ayırımını kuvvetlendirici ve görülebilir şekle sokacak nitelik­teydi.
Millî devlet, sosyal ayırımları görünebilir ve sembolik şekilde ifade eden kıyafetlerin giyil­mesini yasaklayarak, yerlerine herkesçe giyi­le­bilecek kıyafetlerin giyilmesini sağlamaya çalı­şarak, bu ayırımların zayıflamasına ça­lışmış­tır.
4. Millî devrimin bir amacı, Türkiye’yi Asya ve Arap kültüründen çıkararak Batı kültürüne mâl etmekti. Sosyal ve siyasî hayatın her yö­nüne nüfuz etmiş olan dini bu yerinden çıka­rarak birey [fert] ile Tanrı arasında bir olay yapmak, Arap kültüründen çıkmanın başlan­gıcını teşkil ediyordu. Bunu gerçekleştirmek, dinin toplumsal kurumla­rını ve görüntülerinin bir kısmını ortadan kaldırmakla mümkün ola­bilirdi. Devrimlerin izlediği yol da bu oldu. An­cak din gibi, hislere hitap eden bir kurumun za­yıfla­ması, bir “his boşluğu” meydana getiri­yor­du. Bu boşluğu doldurmak veya diğer bir de­yimle “bireysel” hislerin top­lumsal hareketler şeklinde ifade edilmesini sağlamak için, millî hislerin geliştirilmesine, milliyetçiliğin yayılma­sına çalışıldı. Mustafa Kemal’in kişiliğine yö­nelen bağlılık, sul­tan ve halifeye duyulanın ye­rini aldı. Milleti yüceltmek emel ise hiç ol­maz­sa aydınlara erişilmesi güç, kendilerini verme­lerini gerektiren bir ideal verdi. İhdas edilen millî bayramlar, düzenlenen törenler, dinî tö­ren ve bayram­larda duyulan hislerin millî gün­lerde de duyulmasını sağlamaya ça­lıştı ve bunda başarıya ulaştı. (Dr. İlter Turan, Cumhuriyet Tarihimiz, s. 82-83).

Şimdi hepimizi uzun uzun düşündüreceğine inandığı­m konuya geçelim. Aynı ders kitabından aktarıyorum:

“Arap harflerini kullanmanın doğurduğu güç­lükler milliyetçilerce düşünülürken, Sovyetler Birliğindeki Türk cumhuriyetlerinde Arap ya­zısı yerine Lâtin harfleri kabul edildi. Değişik­liğin amacı Sovyet Türklerini kültürel ba­kım­dan Türkiye’den ve dinî bağları olan Araplar­dan ayırmak olmasına rağmen, milli­yetçi kad­roya Lâtin harf­lerinin Türkçe için çok daha uy­gun olacağını gösterdi.
Gelecek yazımızda alfabe değişikliğinin “en önemli amacı”na bakalım…

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Yavuz Bahadıroğlu
20-05-13
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TARİH İŞTE BÖYLE BOZULDU
Online Kişi: 16
Bu Gün: 312 || Bu Ay: 9.568 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.448 || Toplam Tıklanma: 52.166.750