ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 2843
Yazar: M. Şevket Eygi
Yılda bir Platonik Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri

Yılda bir kez Kutlu Doğum Haftası… Etkinlikler… Medyada haberler, fotoğraflar… Nutuklar…
Sünnî Müslüman çoğunluğun birbirinden irtibatsız bin parçaya ayrıldığı, ortaya bir İslam Protestanlığının çıkartıldığı bir ülkede…
Müslümanların, kendisine biat ve itaat ettikleri bir İmam-ı Kebirin bulunmadığı bir ülkede…
Ceza Kanununda zinanın suç olmadığı bir ülkede…
Müslümanların, gırtlaklarına kadar ribaya=faize gömüldükleri bir ülkede…
Halkının yüzde 90’ının beş vakit namazı terk ettiği ve çeşitli şehvetlerine uyduğu bir ülkede…
Sabah namazlarında camilerin boş olduğu bir ülkede…
Çıplaklığın, içkinin, kumarın, fuhşun, israfın, İslamın günah saydığı bütün çirkin, haram, kötü işlerin; açıkça, fütursuzca, serbestçe, küstahça, meydan okurcasına işlendiği bir ülkede.
Müslüman güçlülerin, sorumluların, vazifelilerin emr-i mâruf nehy-i münker farzını doğru dürüst yapmadıkları bir ülkede.
Sünnet düşmanı birtakım reformcuların ve modernistlerin cirit attığı bir ülkede.
Memurluk yapan Müslüman kadınların başörtüsü takamadıkları bir ülkede.
Millet Meclisinde bir tek tesettürlü kadın vekilin bulunmadığı bir ülkede.
Çocukların, gençlerin, yeni nesillerin Kemalist eğitim sistemiyle yetiştirildiği, mecburî din ve ahlak derslerinin bir aldatmaca olduğu bir ülkede.
Birtakım başı örtülü kadınların şer’î tesettüre değil şeytanî tesettüre bürünmüş oldukları bir ülkede.
Dinî hizmet ve faaliyetlerin büyük kısmının paraya, menfaate, ücrete, zengin olmaya, köşe dönmeye alet edildiği bir ülkede.
Müslümanların tek bir Ümmet olmadığı bir ülkede.
Yahudi azınlığın hafta tatilinin cumartesi, Hıristiyan azınlığın pazar günü olduğu, Müslüman çoğunluğun cuma günü tatil yapamadığı bir ülkede.
Ayasofyanın camilikten çıkartılmış, müze yapılmış olduğu bir ülkede.
Müslümanların pek büyük bir kısmının ilmihallerini bilmediği bir ülkede.

Evet böyle bir ülkede senede bir hafta afişler bastırılıyor ve platonik Peygamber sevgisi konuşmaları yapılıyor, bazen açık kadınlara sahnede çalgılı ilahi bile okutuluyor.

Kur’an ahkamının tenfiz edilmediği, Sünnet-i seniyyeye uyulmadığı, Müslümanların bin parçaya ayrılmış olduğu bir ülkede bu Kutlu Doğum Haftaları bir işe yarar mı?

Peygambere bağlılık, onu sevmek yılda bir hafta ile olmaz. Senede 365 (dört yılda bir 366) gün sürecek, gece gündüz devam edecek ciddî ve İslamî bir eğitim, propaganda, etkinlik programı başlatılmalıdır.

Gazetelerden, dergilerden, televizyonlardan yoğun yayın yapılmalıdır.
Halka dinini öğretecek küçük ilmihal kitapları hazırlanıp, milyonlarca adet bastırılıp dağıtılmalıdır.
Namaz kılanların nispetini ilk planda en az yüzde elliye çıkartacak bir namaz seferberliği başlatılmalıdır.
Mihraplara namaz kıldırma memurları değil, icazetli İslam ve Şeriat dâiler geçirilmelidir.

İslam medreseleri açılmalıdır.
Tasavvuf tarikatları açılmalıdır.
İslam mektepleri açılmalıdır.
Kur’ana, Sünnete, Şeriata uygun tesettür kıyafetleri yaygın hale getirilmelidir.

Birtakım sahtekarların din sömürüsü yaparak zengin olmaları önlenmelidir.
İş, ticaret, sanayi, hizmet planında eski loncalara, ahîlik teşkilatına benzer kurumlar kurulmalı ve Fütüvvet ahlakı canlandırılmalıdır.
Müslümanlar bayi satışı (taşıma suyla abone sistemi değil) iki milyon olan günlük gazeteler, 500 bin bayi satışı olan dergiler, çok güçlü ve etkili İslam televizyonlarına sahip olmalıdır.
Peygambere bağlılık, onun Allah katından getirip tebliğ ettiği Kur’ana uymakla olur. Onun Sünnetine uymakla olur. Onun Şeriatına uymakla olur. Onun ahlakıyla ahlaklanmakla olur.
Yılda bir hafta platonik edebiyatla olmaz.
Geçen yıl bir Kutlu Doğum programına açık saçık bir şarkıcı kadın çıkartıp müzikli kutlama bile yapmışlar.
En iyi kutlu doğum faaliyeti sahih inancı yaymak ve beş vakitte, bilhassa sabah vakitlerinde halkı camilere toplamaktır.
Peygamberi seviyorsak sarsılmaz bir birlik oluşturmalıyız, bugünkü İslam Protestanlığı tefrika statüsünü bırakıp Ümmet olmalıyız.
Peygamberi seviyorsak zina ve ribaya yasal sınırlar içinde savaş ilan etmeliyiz.
Peygamberi seviyorsak cumanın hafta tatili olmasını istemeliyiz.
Peygamberi seviyorsak yurt çapında İslam mahalle teşkilatı, İslam komünleri kurmalıyız.
Peygamberi seviyorsak seher vakitlerinde leşler gibi yatıp uyumamalıyız.
Peygamberi seviyorsak israftan, açıkta işlenen büyük günahlardan uzak durmalıyız.
Kutlu Doğum Haftasında ilahiler okunuyor ama emr-i mâruf ve nehy-i münker yapılmıyor… Ne anladım ben bundan.
Ümmet birliğinin, bir İmam-ı Kebire biat ve itaatin, İslam medreselerinin, Tasavvuf dergahlarının, cuma tatilinin, Ayasofyada ezanların, İslam maarif sisteminin ve İslam mekteplerinin, âdil bir hukukun olmadığı bir ülkede bir hafta boyunca “coşkulu” etkinlikler yapmak ne işe yarar.
Diyanetçilere soruyorum:
Halkı namaza ve cemaate davet ediyor musunuz?
Cuma ezanın okununca ticaretin durması, iş yerlerinin kapatılması ve Müslümanların camiye gelmesi için çalışıyor musunuz?
Şer’î tesettür için (Şeytanî tesettür değil) çalışıyor musunuz?
Zina ve riba aleyhinde neler yapıyorsunuz?
Peygamberi seven, Kur’anın emir ve yasaklarına uyar ve uyulması için çalışır.
Peygamberi seven Sünnete sarılır.
Peygamberi seven Ümmet birliği ve İmam-ı Kebire biat ve itaat için çalışır.
Peygamberi seven Müslüman, dinde reforma, dinde modernizme, Sünnet düşmanlığına, dinde bid’atlere, sahih ve mütevatir hadislerin AB ve Feminizm normlarına göre ayıklanmasına karşı çıkar.
Peygamberi seven Müslüman kitlelerin sekülerleştirilmesine, laikleştirilmesine, dünyevileştirilmesine karşı çıkar.

Gelin bütün seneyi Peygamber Senesi ilan edelim ve Kur’ana, Sünnet, Şeriata, İslam Ahlakına uygun, işe yarar, dişe dokunur ciddî ve tesirli hizmetler ve faaliyetler yapalım.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: M. Şevket Eygi
24-05-13
E mail: milligazete.com.tr
 
 
Yorumlar: 1
Ne fark eder
Olayları görünüşüne göre değil görünmeyen yüzüyle de değerlendirmeliyiz
Tarih : 24-05-13

Sayın yazar bütün şartlar sizin menfilikler kategorisine aldığınız hallerin teşekkülü için hazırlanmadımı.? Sizin, bizlerden çok daha iyi bildiğiniz gibi yeni bir din doğuyor, şeriati olmayan folklorik bir din . Mankurtlar,ekspatlar eliyle kuruyorlar bu dini. Hani hikayedir anlatılır; ormanda ağaçlar telaş içinde konuşuyorlar....'balta diye bir alet icad oldu hepimizi kesecekmiş'. diiye.......yaşlı Bilge ağaç onları susturuyor ve soruyor...... 'O bahsettiğiniz alet hangi maddeden yapılmış'.....'Demir'den' diye cevap vermiş ağaçlar .... Bilge ağaç; 'telaşa mahal yok, bizden olmayan bize zarar veremez'......mahçup bir şekilde ağaçlardan biri 'ama efendim sapı bizden' ....telaşlanma sırası bilge ağaca gelmiş ....'aman tedbirinizi alın sakın gecikmeyin' diye uyarmış gençleri. Ey müslümanlar Agah ve mütenebbih olalım. selam ve muhabbetlerimle

 
Yılda bir Platonik Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri
Online Kişi: 23
Bu Gün: 78 || Bu Ay: 7.121 || Toplam Ziyaretçi: 2.238.859 || Toplam Tıklanma: 52.329.883