ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 3902
Yazar: Ahmet Ar
AŞK BİR ÂLET DEĞİLDİR!

Gençler en pejmürde gerekçelerle canlarını “dışarı” atmak istiyorlar. Hepimiz feryat ediyoruz. Çâre nedir? Çâre evvelen “mes’ul” arkadaşlarımızın “aşk” ve “muhabbetle” dolmaları, saniyen de kalplerindeki aşkı ağabeylik yaptıkları gençlerin kalplerine ulaştırmaları… Bu çift dikiş aşk gönüllere kurulunca dev gibi görünen problemler toz zerreleri hâline gelecektir. Kimse “dışarı” kaçmak için bahâneler îcât etmeye kalkışmayacaktır.

Hemen belirtelim ki, “aşk” mevzuu üzerinde bu derece ehemmiyetle durmamızın sebebi sadece gençleri “kaçırmamak” değildir. Evet, “mes’ul” arkadaşlarda ve gençlerde aşkın mevcudiyeti “dışarı” sevdasını yok eder; ama “aşk”a yüklediğimiz mânâ ve vazîfe bundan ibaret olursa “aşk”ı pek ucuz bahâya satmış oluruz. “Aşk”, “zâyiâta mânî olma” formülasyonunun bir unsuru, sadece “kullanılan” bir şey olarak düşünülürse sözlerimiz baştan aşağı yanlış anlaşılmış olacaktır. O zaman “aşk”, menfaat gösteren havuç veya tehdit sembolü sopadan farksız bir “âlet”ten öte nesne olmayacaktır. Halbuki bizim çizmeye çalıştığımız manzara içinde “aşk”, “kullanışlı” bir âletten ibâret değildir. Gençleri yapmak istemedikleri bir şeye zevkini gıdıklayarak sevk eden bir havuç değil… Girmek istemedikleri bir kılığa tehditle sokmaya yarayan bir “sopa” hiç değildir. Bizim dünyamızda aşk ve muhabbet aslî kıymettir ve o yoksa aslında hiçbir şey yoktur.

“De ki eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin." (Âl-i İmran, 31) muhteşem beyânı maksadımızı anlatmaya yeter herhalde. “Uymak” bir zahmet gerektirir. O zahmete neyle katlanılır, daha doğrusu zahmet, rahmet hâline neyle gelir? Sevgiyle; yani aşk ve muhabbetle… Aşk ve muhabbeti olmayanların “uyma”larında da problemler çıkacaktır. Aşk varsa “uymak” zorlama îcâp ettirmez; âdetâ kendiliğinden oluverir o iş.

Seviyorsak uyacağız… Bunun gayesi nedir peki? El-cevap: “Allah’ın bizi sevmesi…” Apaçık görülüyor ki din aşkla (sevgi, muhabbet)le başlıyor, kalpte aşkla teşekkül ediyor, dâirenin iki ucu aşkla birleşiyor, aşkla nihâî hedef (Allah’ın bizi sevmesi) gerçekleşiyor. Allah’ı seviyorsak Resûlüne (s.a.v.) uyacağız. Bunu da Allah bizi sevsin diye yapacağız. “Allah dostu” ne demek? Seven ve sevilen demek… “Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl” demiş şâir. “Aşk” (muhabbet)ı kaldırıverin, geriye bir yığın mânâsını/rûhunu kaybetmiş ritüeller kalacaktır.

“Aşk/muhabbet”e böyle bakıyoruz. O temel taşıdır. O olmadan bina yükseltemezsiniz.

Bütün şikayetlerimizin kökünde işe “aşk”la başlamamak var. Bize gelen delikanlıyı en başta muhabbetle sarıp sarmalamamız lâzım. Genç, ona gösterdiğimiz sevgiden afallamalı. “Ben nerdeyim ya? Dünya dışında bir yere mi düştüm?” dedirtebilmeliyiz. “Seven sevilir” sözünün istisnası yoktur. Genç de kendini bu kadar sevenleri sevecektir. Ve… zaman içinde bu muhabbetin kaynağının Allah, Allah’ın Resûlü ve O’nun izince giden Allah dostları olduğunu fark edecek ve muhabbetin menbaına ulaşacaktır. O denize düşeni “dışarı” çıkarmak mümkün değildir.

Ocağımıza düşen insana kaidelerimizi dayatmakla işe başlamak yanlıştır. Kendimizi onun yerine koyalım… Birdenbire tepemizden onlarca kaide boca ediliyor… Korkarız, ürpeririz, sineriz. Kaide müeyyide ile kardeştir. Ve bu ikisinin yüzü asıktır. Kaidenin öne çıktığı yerden sevgi sıvışır; varsa bile kaidelerin ardında silikleşir. Kaldır o perdeyi de kalbinin aydınlığı görünsün. Muhabbetin insanı fetheden yüzüyle muhatap olsun insan. Kaideden muhabbet çıkmaz. Birçok arkadaşımız işi baştan sıkı tutayım diye ilk defa karşılaştığı delikanlıyı kaideye boğuyor. İşi sıkı tutmak adına “sıkıyor” ve “sıkılan” insan daha baştan “kaçacak” delik arıyor. Sonra gelsin feryatlar… O kaideler sence çok mu mühim? Elinin altındaki gençlerin o kaidelere uymasını çok mu istiyorsun? Öyleyse işe kaideleri ve müeyyideleri hatırlatarak başlama. Yüreğini aç onlara. Sevdiğini göster. Yüzün gülsün, asma suratını. Peygamberimizin ve Allah dostlarının yüzünü düşün. Hüznün gölgelediği mütebessim yüz… Ne güzeldir öyle yüzler! Böyle yaklaştığın gençlerin bir gün o çok ehemmiyet verdiğin kaidelere seve seve uyduklarını hayretle göreceksin. Hem de niçin uymuş olacaklar? “Allah’ı sevdikleri için…” Allah’ı sevdikleri için niçin uyacaklar? “Allah’ın da kendilerini sevmesi için…”*

Sen ne istiyordun sevgili kardeşim? Şikâyetlerinin sebebi bu değil miydi? Bu hâle getirdiğin gencin gözü artık “dışarda” olur mu?

Bir daha hatırlatalım: Aşk (muhabbet), basit ve küçük hedeflere ulaşmanın basit bir âleti derekesine düşürülmemelidir. Aşk gelince birçok dertlerimize çâre olur; ama aşk sadece bir manivela değildir. Ona böyle bakmak basit dertlere çâre olamaması neticesini de getirir. Yani beklenenin tam tersi…

Çizmeye çalıştığımız manzara içinde aşk (muhabbet) temel unsurdur. Bir tek zâyiât olmasaydı bile aşk (muhabbet) meselesi ehemmiyetinden hiçbir şey kaybetmeyecekti.

*Bu sözlerimiz de inşaallah insan kazanma ve etkileme tekniği olarak alınmaz. Teknik rûhu öldürür. Muhatap, muâmelenin aşk dolu bir gönülden mi kaynaklandığını yoksa kuru teknik tatbîki mi olduğunu derhal keşfeder ve ikincisi ise aslâ etkilenmez.

Yazar: Ahmet Ar
15-07-13
E mail: ahmet_ar@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 4
TAC 1
AŞK
Tarih : 10-08-13

EL AŞKU YA'SIMU VE YESUMMÜ Yani aşk gözü kör kulağı sağır eder... Kişi aşık oldu ise o, aşık olduğu kapının eksiğini görmez... Söylesen işitmez... Her şeyi güzel görür. Rabbim cümlemize önce o aşkı yaşamayı sonra da yaşatmayı nasip etsin!..

 
Vahabzade
Açık Mektup
Tarih : 16-07-13

Sayın Ahmet Ar, Bir muallim olarak bu güzel yazıyı başta ben üzerime alıyorum. Sorum şu; İçimizde aşk ateşi yoksa, bu aşk ateşini nasıl harlandıracağız? Bununla ilgili tavsiye, tecrübelerinizi -bu serinin üçüncü yazısı olarak- sıralasanız da istifade etsek. Bâkî selam.

 
murat
aşk
Tarih : 16-07-13

Hocam tebrikler çok güzel bir konuya deyinmişsiniz .

 
Hilmi Demirkaya
Gerçek aşk
Tarih : 15-07-13

Tebrik ederim sayın hocam. Gerçekten günümüzde yaşanan en önemli fakat bir türlü çözüme ulaşamadığımız bir konuda sorunun temel nedenini ortaya koymuşsunuz. inşallah bu konuda sorumluluk sahibi olan kişiler olarak işaret ettiğiniz noktalarda kendimizi geliştirebiliriz. İfade ettiğiniz gibi bu işte başarı ancak gerçek ve karşılık beklenmeyen aşk ile olur.

 
AŞK BİR ÂLET DEĞİLDİR!
Online Kişi: 13
Bu Gün: 244 || Bu Ay: 1.627 || Toplam Ziyaretçi: 2.228.529 || Toplam Tıklanma: 52.239.314