ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 2426
Yazar: Yusuf Kaplan
'Fetih' ruhu ve bir dünyanın çöküşü, yeni bir dünyanın gelişi…

Şunu söylemiştim: İnsanlık tarihi, son üç yüzyıl öncesine kadar BURADA yapıldı. Merkezinde bizim bulunduğumuz, Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu'dan oluşan Osmanlı coğrafyasında.

Son üç yüzyıldır, tarih, burada yapılmıyor ama BURADAN yapılıyor. Son üç yüzyıldır, önce Avrupalılar, sonra da Amerikalılar, sadece kendi tarihlerini değil, bütün dünyanın tarihini buradan yapıyorlar.

Eğer Amerikalılar, buradan çekip gitseler, tarihin yapılmasında birinci derecede belirleyici bir aktör olabilirler mi?

Hayır.

O yüzden zaten buradan çekip gitmiyorlar. O yüzden burayı kendi hâline bırakmak istemiyorlar. Çünkü Amerikalılar dünya üzerindeki hâkimiyetlerini BURADA olmalarına borçlular. Burayı terkettikleri zaman, tarihi de terketmiş olacaklar: Bunu çok iyi biliyorlar.

O yüzden burayı bize, buranın gerçek sahipleri Araplara, Türklere, Kürtlere ve Farslara terketmemek için bütün güçlerini seferber ediyorlar.

TARİH, NEDEN BURADA/N YAPILIYOR?

Peki, neden tarih burada/n yapılıyor, buranın özelliği ne ki?

Dinler burada doğdu.

Medeniyetler burada doğdu.

Felsefeler, mitolojiler, tarihe rengini, şeklini ve ruhunu veren bütün anaakım oluşumlar burada tohum oldu, burada toprağa düştü, burada filiz verdi, buradan bütün dünyaya meyvelerini gönderdi.

BATILILARIN KÂBUS

GÖRMELERİNE YOL AÇAN ŞEY NE?

Batılıların buraya yerleşmelerinin, burayı kendi hâline bırakmamalarının gerçek nedeni, petrol filan değil, küresel seküler-kapitalist sistemin küre ölçeğinde dize getiremediği tek kaynağın burada olmasıdır: İslâm.

Seküler-kapitalist sistem, dünya üzerindeki bütün medeniyetleri, dinleri ya yok etti ya da fosilleştirdi. Ama İslâm'ı yok etmeyi de, fosilleştirmeyi de, dönüştürmeyi de, kendisine boyun eğdirmeyi de başaramadı.

İşte hem İslâm'ı dize getirmeyi başaramaması, hem de İslâm'ın yeniden tarihe girme ve tarihin akışını değiştirme emareleri göstermesi, Batılıların kâbuslar görmesine yol açıyor. Çıldırtıyor Batılıları.

Batılıların yaşadığı bu hâlet-i ruhiyenin farkında bile değiliz henüz.

O yüzden son çeyrek asırdan bu yana bütün stratejilerini, İslâm'ın yeniden gelişini, tarihe yeniden ve daha güçlü bir şekilde girişini durdurma; bunun için de İslâm'ı sekülerleştirerek belini kırma, ruhunu yok etme projeleri üzerine kuruyorlar.

İSLÂM'IN YENİDEN GELİŞİ, NE ANLAM İFADE EDİYOR?

İslâm'ın yeniden gelişi, tarihe yeniden girişi, Batılıların aslâ başaramadıkları bir şeyin İslâm tarafından başarılmasına yol açacak: Bütün farklı kültürlerin, dinlerin, etnisitelerin kendileri olarak tarihin akışına katkıda bulunmalarına imkân tanıyacak bu, tıpkı dün olduğu gibi.

Yeniden adalet, hak, hukuk ve 'insanlık kardeşliği' bütün dünyada hâkim olacak.

İşte bu, Batılıların gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasına ve tarihten çekilip gitmelerine yol açacak.

Batılıların 'insan hakları, demokrasi, özgürlükler' retoriğinin sadece dünya üzerindeki hegemonyalarını sürdürmelerinin ayartıcı bir kılıfı olduğu gün ışığına çıkacak.

O yüzden Batılılar, İslâm dünyasının aslâ gerçek bağımsızlığına kavuşmasına, kendi kontrollerinden çıkmasına göz yummak istemiyorlar. Yine o yüzden, İslâm dünyasında, kendilerinin kontrolündeki diktatör rejimlerin kendi halklarına kan kusturmalarına aslâ aldırış bile etmek istemiyorlar. Batılıların bizzat kendilerinin yapamadıklarını, bizzat uyduları, bu diktatör rejimler fazlasıyla yapıyorlar çünkü.

TÜRKİYE, NEDEN KUŞATILIYOR?

Bu nedenle, gerek Türkiye'nin gerçekleştirdiği hiç beklenmeyen, Batılıları çıldırtan şaşırtıcı çıkış ve İhvan'ın gerçekleştirdiği tarihte benzeri görülmemiş asil ve vakur direniş ve duruş, Batılıları şaşkına çeviriyor.

O yüzden Türkiye kuşatılıyor öncelikle. Etrafı yangın yerine çevriliyor Türkiye'nin. Gelmekte olan Türkiye'nin gelmemesi için…

Yakın tarihte, modernliğin meydan okumasıyla birlikte, her şeyini yitiren tek toplum biziz. Ama buna rağmen yok olmayan ve yeniden toparlanarak gelebileceğini gösteren tek toplum da yine biziz.

TÜRKİYE'NİN GÜCÜ, 'FETİH RUHU'NU HAREKETE GEÇİREBİLMESİNDE GİZLİ

Türkiye'nin gücü, entelektüel ve kültürel, tarihî ve sosyal dipdalgayı harekete geçirebilmesinde gizli.

Başka bir ifadeyle, Türkiye'nin gücü, fetih ruhunu diri tutuyor olmasında gizli.

Fetih ruhu, bütün kapıların açık tutulabilmesi, yeni koridorların açılabilmesi, her zaman yeni yolculukların yapılabilmesidir.

Fetih ruhunu yitirdiğiniz zaman bütün kapılar kapanır üzerinize.

Fetih ruhunu diri, canlı ve delişmen bir varlığa, benzersiz bir hakikate dönüştürebilmeliyiz. Bunun için de, bütün büyük ölçekli saldırıları püskürtecek çok yönlü ve derinlikli bir yolculuğa çıkabilmeliyiz.

İslâm dünyasında, ülkeler, halklar ve bölgeler arasındaki entelektüel ve kültürel alışverişi maksimum düzeye çıkarabilmeliyiz. İslâm dünyasının öncü kuşaklarını hazırlayabilmeliyiz böylelikle. 25 yıl sonrasına, 50 yıl sonrasına, 100 yıl sonrasına yatırım yapmalıyız.
...

Yazının devamı için tıklayınız.

Yazar: Yusuf Kaplan
01-09-13
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
'Fetih' ruhu ve bir dünyanın çöküşü, yeni bir dünyanın gelişi…
Online Kişi: 19
Bu Gün: 207 || Bu Ay: 7.718 || Toplam Ziyaretçi: 2.240.080 || Toplam Tıklanma: 52.350.526