ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2589
Yazar: D. Mehmet Doğan
ŞU UYDURUKÇA KOMEDİSİ!

"Kültür" kelimesinin aslı türkçe mi?

Bundan 81 yıl önce İstanbul’da Dolmabahçe sarayında ilk “dil kurultayı” toplandı. Dil Devrimi’ne böylece ilmî bir veche verilmeye çalışıldı.
Dilde “devrim” ilim nezdinde mümkün müdür?
Kesinlikle imkânsızdır!

Dilde devrim yapan, kültürü devirir, değerleri devirir, millet varlığını altüst eder...
Nitekim öyle oldu. İşte bu yüzden, türkçedeki “dil inkılâbı, devrimi” kavramı yabancı dillere çevrilirken “revulasyon” yerine “reform”, yani “ıslah” kelimesi kullanılır.
Neden? Çünkü bütün dünya bilir ki dilde “devrim” olmaz.

Türkiye’de oldu! “Biz yaptık oldu” fehvasınca!
Bugün birçok düşünce, zihin, anlaşma ve davranış problemlerimizin temelinde pek fark etmesek de, bu “devrim”in hasarları var.

Neden birbirimizi doğru anlayamıyoruz? Neden okumuyoruz? Neden düşünmüyoruz/düşünemiyoruz?

Çünkü dilimizi tahrip ettik! Kelimelerin anlam ve kullanım değeri yerine etimolojisine, kökenine taktık.

Bir takım kelimeleri türkçe asıllı olmadığı iddiasıyla sözlüklerimizden çıkardık, bazı kelimeleri de zorla türkçeleştirdik.

Mesela “kültür” kelimesinin türkçe asıllı olduğunu söylesem bu iddiamı nasıl karşılarsınız?
Cevaplarınızı merak etmiyorum!

Bütün batı dillerinde müşterek olan bu kelime elbette latincedir. Kökü, eki, anlam alanı, geçirdiği değişim, bugünkü kullanımı… Hepsi malûmdur.
Böyle bir kelimeyi başka bir dile mal etme çabası fuzuli gayrettir.
Siz de böyle düşünüyorsunuz değil mi?

Fakat böyle düşünmeyenler de var! Hem de böyle düşünmeme hususunda çok güçlü bir delile sahip onlar.

Önce hikâyesini anlatalım: Cumhuriyet gazetesinin meşhur kurucusu ve başyazarı Yunus Nadi, 1932 yılının ağustosunda, yani Dil Kurultayı’na günler kala, Yalova’da Kaplıca köşkünde “Gazi” ile bir hasbıhal yapar.

Burada iki kelimenin açıklanması gerekiyor. Birincisi “Gazi”. Gazi sonradan Atatürk adı ile anılacak olan, tarihi şahsiyettir. Hasbıhal ise, “dertleşme, sohbet” demek.

Bir gazeteci cumhurbaşkanı ile hangi konularda hasbihal eder?
O kadar çok konu var ki... Dile, kelimelere ve hele de kelime etimolojisine öyle kolay kolay sıra gelmez. Fakat, hasbıhal dil konusunda, tahsisen etimoloji ile ilgili...

Gazi, Yunus Nadi’ye, kültür kelimesinin türkçe asıllı bir kelime olduğunu tereddüte mahal bırakmayacak tarzda izah ediyor.

Delilleri çok kuvvetli! Okuyalım:
“Büyük Reis bize yanlarındaki bir kitabı uzatarak: ‘-Evvelâ’, dediler, ‘bu kitabın ismini, müellifini ve basma tarihini okuyunuz’. Okuduk: -Lûgat-i Çağatay. Müellifi Şeyh Süleyman Efendi Buharî. İstanbul 1298”

“Sonra da: ‘-Şimdi’, dediler, ‘bu kitapta kilturmak kelimesini bulunuz!’ Bulduk. ‘-Kelimenin karşısındaki mana izahlarını okuyunuz.’ dediler. Şöylece okuduk: -Getürmek, ihzâr, isâl. İrat ve peyda etmek. Sevk ve ikame etmek. Takarrür. Bundan sonra Gazi Hz. şunları söylediler: ‘Türkçe fiillerinde mek ve mak lâhikalarının (eklerinin) kaldırılmasıyla geri kalan maddenin asıl kelime olduğunu bilirsiniz. Kilturmak fiilinin asıl maddesi “kiltur”dur demek. Fransızca, İngilizce, Almanca gibi belli başlı garp dillerinde pek az telâffuz farkıyla kullanılan kültür kelimesi ile bu kiltur kelimemiz arasında telâffuz itibariyle olduğu gibi mana itibariyle de mevcut olan kuvvetli tetabuka (uygunluğa) dikkat etmemek mümkün müdür?”
Umarım ikna olmuşsunuzdur!

İkna olmayanlar için, sözü geçen kitabı bulmaya çalıştım. Maalesef kütüphanemde yok. Fakat, Divanü Lügati’t-Türk’ün de mütercimi olan Besim Atalay’ın hazırladığı Abuşka Lügati veya Çağatay Sözlüğü var. Ona baktım. Bu kitapta “kilturmak” yok, aynı kökten “kiltürgeli” var. “Ketüreli ve ketürmek için demektir” açıklaması verilmiş. Yani “getireli” ve “getirmek için”...

Bu baştaki “kil” bildiğimiz “gel”. Batıya doğru gelince yumuşamış, k “g”ye dönüşmüş. “İ” de “e” olmuş. Asıl kök bu. Eğer bu kelimeyi “l” harfi düşmemişcesine yazarsak, “geldirmek”. “L” düşmüş, fakat “t” yumuşamamış, yani d’ye dönüşmemiş. O zaman oluyor “getirmek”!

İşte “kültür” kelimesinin aslı! Yani batı türkçesiyle söylersek “gültür”.
Kani olmayanları ikna için, çağataycadan anlayan bir ilgili bize yardımcı olur her halde!
Dil Bayramınız kutlu olsun efendim!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: D. Mehmet Doğan
30-09-13
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ŞU UYDURUKÇA KOMEDİSİ!
Online Kişi: 8
Bu Gün: 3 || Bu Ay: 951 || Toplam Ziyaretçi: 2.226.766 || Toplam Tıklanma: 52.220.329