ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TEFEKKÜR / İNSAN VE TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 2482
Yazar: Ahmet Selim
İNSANI VE DÜŞÜNCEYİ UNUTMAK



İnsanı atladığınız, ihmâl ettiğiniz, yok saydığınız noktada; hiçbir meşrû inanç, ideal, düşünce değeri kalmaz ortada.
Bu Ortadoğu'daki canlı bomba eylemleri için de böyledir, herhangi bir terör eylemi için de.

Bir yere bomba attıracaksın, orada mâsum insanlar ölecek, sakat kalacak; sen de "Dâvâm için yaptım!" diyeceksin. Ne dâvâsı imiş o? Bu sâdece senin tükenişindir, insanlıktan çıkışındır. Sen o işi, sâdece nefsin için yapıyorsun. Bilinen türde bir menfaat için olmaması bir şeyi değiştirmez. Nefsin, "önemli olmak, adam yerine konulmak, kendini kahraman gibi hissetmek..." gibi ihtiyaçları da vardır; ve çok daha tehlikeli, kötü, sapkın tutkularla ilgili şeylerdir bunlar.

 Öcalan'ın vaktiyle basına yansıyan bir sözünü hatırlıyorum. "Ama sizin eylemlerinizde bebekler ölüyor?" diye sorulmuş. "Ama oradan bir insanlık doğacak." cevabını vermişti. Oradan hiçbir nâne doğmaz, mâsum insanların katlini meşrû gören bir gaflet ortamında hiçbir insanlık değeri doğamaz, var olamaz, yaşayamaz.

 Önce insan olacaksın. "İnsan" gibi insan... Sâdece insan doğmak yetmez; insânî var oluşunu gerçekleştiren, normal insan; aklıyla, kalbiyle, vicdânıyla, merhametiyle, insâfıyla, sevgisiyle... normal insan olacaksın. Kişilik ve kimlik değeri özellikleri ve artıları sonraki konudur. Gelişmenin, tekâmülün konusudur. Anormal insan için tekâmül söz konusu olabilir mi? İdeolojiler zâten bunun için, insanı insanlıktan çıkardığı yâhut anormal insan hâline getirdiği için kötüdür.

 Eskiden de seyretmiştim, geçen akşam yine rastladım. İnanmışlığıyla övünen bir terörist, sevdiği kadının sepetine bomba koyduruyor ve onun bunlarla yakalanıp îdâm edilmesini planlıyor. Gerekçesi de şu: Halkın sevdiği kişiler ölmeli ve öldürülmeli ki halk etkilenip tepki göstersin! Sevdiği kadına tuzak kurup idama yollamasını böyle savunuyor! O terörist sâdece bir "hasta"dır. Onun inancı, mukaddesi, ideali falan olamaz. O, insan değil; normal insan değil, gerçek insan değil. İnsanın hayatını önemsememesinin sebebi de bu.

 Din bile kendisi için değildir, kendi kendisinin gaayesi değildir. Din, insan içindir. İnsanın mutlu olması içindir. İnsanın dengeli, şuurlu olması içindir. İnanan biri, savaşta şehit olmayı bir mazhariyet gibi görür; ama "Ben ille de şehit olacağım." diye tedbiri bırakarak tehlikenin ortasına atlamak hakkına sâhip değildir. Öyle yaparsa şehit de olamaz! Çünkü yaptığı işi nefsi için yapmış olur.

 İnsanı unutmamak, insanlığını unutmamak; bir şuur tedbiri ve têmînâtıdır. Kendinde böyle bir zaaf belirdiğini gören, alarm zilleri çalmaya başlamış gibi teyakkuza geçmelidir.

 İnsanlık değerleri bilinmeden ve gözetilmeden; insan hakları tam anlaşılamaz da, anlatılamaz da. Buradaki özel ihmal, Batı'ya ve kapitalizme ait. İnsan hakları sâdece hukuk ve mahkeme konusu değildir; öncelikle kültür, düşünce, medeniyet konusudur. İnsanlık değerleri bilinmeden ve gözetilmeden, insanın kimliğini de haklarını da koruyamazsınız. Fakat bu meseleyi Batı'yla diyalog konusu hâline getiren eserler yazılmadı, sözler söylenmedi, düşünceler üretilmedi.

 En güçlü en şanslı olduğumuz alanı, yegâne rekaabet üstünlüğümüzün bomboş alanını, çeşitli tepkiselliklerle doldurduk.

 Çatlak böyle oluştu. Aktif ihmal, tepkisel ihmal ile karşılanmak istenince; kavramlar fersizleşti. Bilgi öğrenimi ve öğretimi faaliyeti çok; ama, (has ifâdesiyle söyleyeceğim) "ihâta-terkip-tefekkür" eğitimi yok. Esâsen insanı unutmak, onun bütünlüğünü unutmak demektir. Bütünlüğünü ve onun sâyesinde ışıyan özünü...

 Doğu'ya Batı'ya, nereye ve hangi kesitine bakarsak bakalım; bir olmamışlık, bir oturmamışlık, bir eksiklik, bir yakışmamazlık izlenimi veren hallerle karşılaşıyor muyuz, karşılaşmıyor muyuz? Bir taraftan bir şeylere yer bulamıyoruz, öte taraftan bazı boşlukları dolduramıyoruz.

 "Bilgi'yi sayar" yerine, "düşünce'yi üretir" cihazların îcâdını mı bekleyeceğiz? Kendimizi, insanlığımızı, bütünlüğümüzü keşfetmemiz o kadar zor mu?

 ... "Senin anlatmaya çalıştığını ben biliyorum, boşuna yorulma. Ama oradan bir şeyler çıkmaz." sözünü şu sıralar kendi kendime o kadar çok tekrarlıyorum ki.

 Düşüncenin durduğu ve bilgilerin çoğaldığı bir manzaradaki kafa karışıklığına konulacak teşhis şudur: İnsanın ve hayâtın değeri, bütünlüğü, ayrılmazlık sırrı, çok büyük ihmallere mâruz kalmış.

 
31 Temmuz 2008, Perşembe

Yazar: Ahmet Selim
18-07-09
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İNSANI VE DÜŞÜNCEYİ UNUTMAK
Online Kişi: 12
Bu Gün: 149 || Bu Ay: 9.811 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.241 || Toplam Tıklanma: 52.174.081