ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 3679
Yazar: Ali Nur Kutlu
'OCAĞIMIZ BAŞIMIZA YIKILDIĞINDA' SEN NEREDEYDİN?

Yerin sallandığı, göğün yırtıldığı, gecenin delirten şimşeklerle gündüze döndüğü bir zamanda uyandık. Sesler vardı dışarıda, mahşeri hatırlatan sesler. Çığlıklar, bağırmalar, ağlamalar. Kıyamet kopuyor sandık. Sonra yaşlılarımız bildiler ne olduğunu, İsrail topraklarımıza saldırmıştı yine. Beyrut, acılı Beyrut, talihsiz Beyrut tankların, uçakların, gemilerin, topların altında inliyordu. Yaktılar, yıktılar evlerimizi, yurdumuzu.

Ocağımız başımıza yıkıldığında ve içinde evlatlarımız öldüğünde sen neredeydin?

Bir tarafını zalim diktatör Mübarek, bir tarafını katil İsrail'in tuttuğu topraklarımızda bir gün gökten şimşekler, yıldırımlar düştü. Denizin dibinden ejderhalar ateşler fırlattı evlerimize. Kara gecede görmediğimiz, dev arılar gibi ses çıkartan dev yarasalardan sokağımıza patlayan taşlar düşüyordu. Havai fişekler patlıyordu mahallemizin üzerinde ama sonra birden bedenlerimiz yanıyordu çıkardığı dumanlardan. Kimseyi görmüyorduk, onlar bizi görüyordu sanki öylesine seçerek vuruyorlardı bizi. Sahilde oynayan arkadaşlarımızı vurdular en son. Anladık ki Gazze'de İsrail yine katliama başlamış.

Evimize ateşler dolduğunda, Ocağımız başımıza yıkıldığında ve ablukadan dolayı karnı hiç doymayan çocuklar öldüğünde sen neredeydin?

Çocuklar, gençler, kadınlar, babalar, analar hepimiz neşe içinde o meydanı kendimize ev edindik. Betonun üzerine atılmış kilimler, su geçiren bezden çadırlarda kalıyorduk ama eve gitmek istemiyorduk. Burası bizim yeni yuvamızdı. Çocuk bahçesi bile yaptılar, hep orada salıncağa biniyorduk. Sayamadığımız kadar insan yaşıyordu burada. Bir gece bezden çadırımız yanmaya başladı. Tahtadan çatımız yıkıldı. Yer sallanmaya, garip sesler çıkmaya başladı. Sonra duman oldu her yer nefes alamadık. Annem bağırdı, 'Rabia meydanını tanklarla bastı...'. sözünü bitiremedi. Kaçamadık. Hiçbirimiz kaçamadı. Nefes alamıyorduk çünkü zehirli gazlardan. Üzerimize Sisi'nin demir yumruğu düşmüştü.

Bezden, naylondan, tahtadan da olsa evimize ateş dolduğunda, başımıza ocağımız yıkıldığında ve masum Esma vurulduğunda sen neredeydin?

Dedem anlatırdı Hama ve Humus'un acıklı hikayesini. Bu zalimin babası o şehirlerin kapılarını kapatıp içeride binlerce Müslümanı öldürmüş. Kimse kurtaramamış çocukları dahi, Şam-ı Şerif'te duyulmuş feryatları. 'İyi ki Halep uzak o zalimin kaldığı yere' diye sevindim, çocukken hatırlıyorum. Bir gün 'Varil Bombası' dedikleri şey patladığında sokağımızda, o zaman ölümün her yere yakın olduğunu anladım, acı içinde uyandım hatıralarımdan. Kollarımda can veren yavruma kendi canımı vermek için çok uğraştım, o yaşasın ben öleyim diye. Olmadı. Soğuktan donan küçük bedenini ısıtamadım. Ben yandım ciğerimden, o dondu soğuktan.

Başımıza yıkılmış ocağımızın üzerine kar yağdığında ve bebeklerimizin donmuş minik bedenlerini karton kutulara koyduğumuzda sen neredeydin?

Kabil bir Rus, bir Amerikan postalıyla ezildiğinde, Bağdat düştüğünde, Basra harap olduğunda, Yemen'de insanı olmayan uçaklar Müslüman avladığında, Kudüs esir tutulduğunda, Myanmar'da sürgün göz yaşları yağmura karıştığında, Müslüman yürekler Ümmetin ocağına düşen ateşe yandığında... sen hep neredeydin?

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Nur Kutlu
31-12-13
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
'OCAĞIMIZ BAŞIMIZA YIKILDIĞINDA' SEN NEREDEYDİN?
Online Kişi: 12
Bu Gün: 53 || Bu Ay: 7.564 || Toplam Ziyaretçi: 2.239.750 || Toplam Tıklanma: 52.340.799