ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DERİN İRTİBATLAR
Okunma Sayısı: 4584
Yazar: Abdullah Kuloğlu
DURUM CİDDÎ, UYARIYORUM! (Sünnî âlemine kurulan tuzak)

Yusuf Kaplan bir süredir “İslama karşı İslam Stratejisi” diye isimlendirdiği bir bakış açısıyla yaşanan olayları değerlendiriyor. Bu kapsamda bölgenin Sunni-Şii ve dolayısı ile Türkiye-İran kutuplaşmasına hazırlandığına dair bir teşhiste bulundu.

Bu konuya Timeturk’teki köşemde 19 Eylül 2012’de “Diyalog” başlığı ile yazdığım bir yazıda dikkat çekmiş ve bir kısım tekliflerde bulunmuştum. Ayrıca bloğumda “Stratejik Derinlikte Yırtık” başlığı ile yazdığım diğer bir yazıda da Sayın Davutoğlu’nun eserine atıfla temel zaafı işaretlemiştim.

Bu kapsamda İran’ın politik çizgisinin lehimize kullanılması için gereken adımların atılmasını içeren bir dizi teklifi “Hükümet Yanlış Yönlendiriliyor” başlığında dile getirmiştim bir kısım tehlikelere işaret ederek. Memleket derdi çeken okuyucular bu yazıları okusunlar. Bu yazılarıma o gün bir kısım tepkiler gelmişti. Bahse konu tekliflerin büyük ölçüde bugün zeminini kaybettiğini söyleyebiliriz. Bu ayrı bir konu fakat yaşananların bütünlüğünü o günkü şartların penceresinden göstermesi bakımından kıymetliler.

Şimdi Yusuf Kaplan vesilesiyle başka bir tehlikeye dikkat çekmek istiyorum.

Bu tehlike Emre Uslu özelinde gayet berrak olarak görülebilen ve Cemaatin bilerek ve bilmeyerek desteklediği aktörleriyle SİYONİST bir planın uygulamada olmasından rahatlıkla görülebilir. Bunun görülebilmesi için bir süre önce İran derin devletinin, Suriye hadiselerinin başlamasıyla eşzamanlı olarak PEJAK ve PYD trampasına dayanan bir antlaşmayla KÜRT COĞRAFYASININ istikrarsızlığa boğulması ve Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılmasının engellenmesi gayeli hamlelerinin doğru okunabilmesi kafî. Buna karşılık Ruhanî’nin iktidara gelişiyle birlikte İran’nın Abd-Rusya desteği ile önünün açılması dikkate alınması gereken diğer bir husus. İran derin devleti ile Ruhanî liderliğinin birbirine zıd iki politik tutumun tezahürü olduğunu şimdilik belirtmekle yetinelim.

Ve gelelim esas konumuza..

Erdoğan’nın Abdullah Öcalan üzerinden yaptığı açılıma ve Suriye özelinde uygulamaya çalıştığı politikaya karşı “Siyonist Tarla Cemaat”in takındığı tavır bu kapsamda boşuna değil. İran derin devleti ile Siyonistlerin örtük antlaşmasına göre, bölgenin şii ve selefi kutuplaşmasına sürüklenmesi konusu karara bağlandı. Bu kararla birlikte PEJAK-PYD trampası gerçekleşti. Bütün bu hamleler ile Erdoğan’nın Abdullah Öcalan işbirliği üzerinden PKK’nın ve Kürt Coğrafyasının Türkiye lehine çözülmesinin önüne set çekmek üzere, PKK liderliğinin merkezî ağırlığının yıpratılması ve PKK içinde bir ikiliğin derinleştirilmesi hedeflendi.

Bu gözle bakıldığında Türkiye’de hedefin Ak Parti değil Erdoğan olması gibi, Kürt tarafında da hedefin PKK değil Abdullah Öcalan olduğu görülebiliyor. Bunun sebebi gayet açık. Erdoğan ve Abdullah Öcalan’ın kendi teşkilat ve örgütleri üzerindeki gücü, geniş halk kitleleri üzerindeki itibar ve güçlerinden doğuyor. Bu güce dayanarak Erdoğan ve A.Öcalan’nın yürüttüğü politika, Siyonistler ile İran Derin Devleti’nin vardığı mutabakatın önündeki en büyük engel. Karşılıklı olarak Erdoğan ve A.Öcalan’nın hakim oldukları halk nezdinde itibarlarının hedef alınmasının sebebi de bu. Bunun yanında hem Erdoğan açısından hem de A.Öcalan açısından bu yolla elde tuttukları teşkilat ve örgütleri içerisine sızılmaya çalışıldığı ve bu yolla darbe yapılmaya çalışıldığı da bedahat. Bu darbenin Erdoğan’ın hakim olduğu teşkilat ve devlet içi aktörü “Siyonist Tarla Cemaat”!

A.Öcalan cephesine gelince, Öcalan’nın bu gelişmeleri okuyabildiğini son açıklamasından görebiliyoruz. Fakat henüz işin bu cephesinde sızma işlemi bitmediğinden veya uygun zaman gözlendiğinden ölümcül çapta operasyonun düğmesine basılmadığını da görmeliyiz. Bu cepheye daha yakından bakarsak; özellikle PKK’nın kontrolünü ele geçirmek için geniş imkânlar vaad eden Suriye’deki gelişmelerin doğurduğu PYD gerçeğini görürüz. PYD’nin Esed eliyle taşındığı konum –ki PEJAK-PYD trampası dediğim husus budur- PKK kurumsal yapısının A.Öcalan’ın kontrolünden çıkarılması hedefi bakımından içindeki Alevî ve Kürt bağımsızlıkçısı damara yaptırılmak istenen darbenin zeminini oluşturuyor!.. Bu damarın iç aktörlerinden bir kısmı zaten Suriye ve İran istihbaratıyla doğrudan bağlantılı.

Böylece karşımıza şöyle bir manazara çıkmaktadır. Bir tarafta “Siyonist Tarla Cemaat” diğer tarafta ise yine “Siyonist Tarla PYD” ve uzantılarıyla Ehl-i Sünnet Türk ve Kürt birlikteliğinin önünü almaya çalışan iki taraflı bir kuşatma altındayız.

Önümüzdeki günlerde bu her iki sızma siyonist damarın Oslo Süreci’nin deşifresi, ULUDERE ve Paris Cinayetlerindeki gibi işin AÇILIM tarafına bakan cephesinden çok daha şiddetli operasyonlara kalkışacağını bekleyebiliriz.

Türkiye içi nüfuz sahaları bakımından genel manzara bu.

Suriye’ye gelince Türkiye’den farklı olarak yine “Siyonist Tarla SUUD” faktörünün bu mutabakata yardımcı olduğunu görüyoruz. SUUD’un hem MISIR’da Selefîler eliyle hem de Suriye ve Irak’da El-Kaide’den koparılmış İŞID eliyle yaptıklarına bakıldığında bu değerlendirmemin altyapısı daha rahat anlaşılabilir. Ve buna dayanarak iddia ediyorum ki; Ortalığı El-Kaide diye velveleye verenler, El-Kaide’ye içeriden “Siyonist Tarla Suud” eliyle yapılmış bir darbenin ürünü İŞID gerçeğini DİLE GETİREMEZLER. Çünkü işlerine gelmez ve aynı gövdenin bağlısıdırlar.

Sonuç olarak; hem Türkiye özelinde hem de Suriye-Irak özelinde TÜRK-KÜRT-ARAP EHLİ SÜNNET POTANSİYELİNİN UYANMA TEHLİKESİNE karşı SİYONİZİM ÖNCÜLÜĞÜNDE Şİİ-SELEFÎ kutuplaşmasının öne sürüldüğü görülebiliyor. Ve bu amaçla "Siyonist Tarla"ya dönüştürülmüş hormonlu yapıların sahaya sürüldüğü de!

Buna karşılık Ehl-i Sünnet Potansiyelini –ki Osmanlı Potansiyelidir- harekete geçiren Erdoğan ve buna katılan Öcalan’nın ortaya koyduğu politik performansın dünya görüşü zaafından dolayı tehlike altındaki durumu. Bu büyük tehlikenin bertaraf edilebilmesi için ısrarla üzerinde durduğum ANKARA-İMRALI politik liderliğinin BOLU İdeolojik Liderliği ile diyaloğa geçmesi gerektiği! 

İşin bu ideolojik hazırlık şartı yanında pratik bir hazırlık olarak önümüzdeki günlerde “Siyonist Tarla Cemaat” operasyonlarına ilave olarak beklenmesi gereken “Siyonist Tarla PYD” ve "Siyonist Tarla Sermaye" operasyonları!

Yazdıklarımın bütünlüğünün görülebilmesi açısından daha önce yazdığım makalelere bakılmasını tavsiye ederim.

Kısaca bu işin şakası yok!

İstanbul-Diyarbakır (İmralı)-Şam-Bağdat-Kahire hattının temellendirilebilmesi için eksik olan BOLU bağlantısının kurulması şart. Bu şartı çok geç olmadan öncelikle İstanbul ve İmralı’nın artık görmesi gerekiyor.

İşin stratejik ve politik yönünde ise “Siyonist Tarla Sermaye” elitleri ve “Siyonist Tarla PYD” gibi birçok başlığın sırada olduğunu görerek hem milleti hem de milletine bağlı olan kurumları hazırlamak gerekiyor.

Durum ciddi! Pansuman tedbirlerle ve reformlarla bu kuşatma kırılamaz. Gayet net!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Abdullah Kuloğlu
05-02-14
E mail: timeturk.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
DURUM CİDDÎ, UYARIYORUM! (Sünnî âlemine kurulan tuzak)
Online Kişi: 11
Bu Gün: 374 || Bu Ay: 10.621 || Toplam Ziyaretçi: 2.224.163 || Toplam Tıklanma: 52.197.168