ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / ÂKİF EMRE
Okunma Sayısı: 2799
Yazar: Akif Emre
SİYÂSÎ KİBİR ve KEMALİZM KİBRİ

SİYÂSÎ KİBİR ve KEMALİZM KİBRİİnsana özgü zaaflar zamanla kurumlara da yansır. Dağınıklığı, disiplinsizliği alışkanlık haline getirmiş bir topluluğun oluşturduğu yapılara bu durumun yansımasını hemen görürsünüz. Sonuçta eşyaya dönük tezahürleri olan davranışların kurumsal kimliklere yansımasından daha anlaşılır bir şey olamaz.

İnsana özgü zaafların sinsice kurumlara, söylemlere, siyaset tarzına yansımaları pek dikkatimizi çekmeyen bir durumdur. Mesela kibir, insana özgü bir zaaf, hatta manevi bir hastalıktır. Bir insana, hele hele Müslümana hiç yakışmayan bir haldir. Kibrini yenemeyen insanın, dev bir çınarı içten yiyen kurt gibi, tüm maneviyatını sinsice yiyip tüketir. Kibrin insanoğluna zararı sadece nefsiyle olan mücadelesine yenik düşmekle sınırlı kalsaydı belki bizler dışardan bakanlar bunu fark etmeyebilirdik. Kibir aynı zamanda insan ilişkilerinde tezahür eden bir tutum olduğu için çabucak kendini ele verir, sahibini itici kılar.

Bir insanın iç dünyasına ait bir arızanın söyleme, kurumlara, ideolojilere yansıması olabilir mi? İnsan soluğundan çıkan her şey o soluktan bir şeyler kapar; o soluk sahibinin olumlu olumsuz özelliklerinin soncudur nihayetinde. Öyle olmasaydı ihlas, samimiyet, bereket, hırs, kibir gibi tümüyle içsel olanın yapıp ettiklerimize, eylemlerimizin sonuçlarına bir etkisinin olmadığını düşünmek zorunda kalırdık. Ne sebepten dolayı 'bu işte bir hayır vardır' deriz, hayır murat ederiz, yahut çok bereketli olduğunu sonradan fark ederiz... Rasyonel aklın izahından vareste konular.

Kemalizm'i çökerten kibri olmuştur.

Kemalizm'i ideolojik, dini, siyasal ve pek çok açıdan eleştirebilir ya da destekleyebilirsiniz. Tüm bu çözümlemelerin dışında kalan en büyük hastalıklı yanı da 'Kemalizm kibri' diyeceğimiz ve aslında pratikte tüm yapıp ettiklerine yansıyan haldir. İnsanlara özgü bir manevi halin bir ideolojiye nasıl yansıyabileceğinin en iyi temsilidir Kemalist kibir.

Kendi gücüne tapınan, söylemini mutlaklaştıranların kaçınılmaz akıbeti küçük düşmektir. Modernitenin kibrinden bulaşan bir hastalıktı Kemalist kibir. Modernite kutsal olanla tüm bağını koparıp 'Tanrı'yı öldürürken' insanı da öldürdüğünü çok geç fark edecektir. 'Tanrı yoksa insan da yoktur' çünkü. Modernitenin kibri modern insanın isyanla doğan, maddi başarıyla yaldızlanan büyüklük tutkusundan kaynaklanıyordu. Modernitenin insanlığı çıkmaza sokması postmodern zamanların eleştirileriyle onarılacak türden değil. Ancak postmodern durum modernitenin fiyakasını ayaklar altına almaya, karizmasını çizmeye yetti. Kibrin mahkûmu olmuştu modern insan. Ama yine de postmodernlik modernliğin içinde bir 'şey'dir.

Kemalist kibir sahiplerinin öngörüsüzlükleri güç zehirlenmesiyle çabucak ortaya çıktı. Türkiye'deki Kemalist seçkincilik itibarını büyük ölçüde kaybettiyse, pek çok sebebinin yanı sıra, bu kibirlerinin esiri olmalarındandır. Üstelik bir tür manevi ceza olarak en çok aşağıladıkları, dışladıkları kesimlere mağlup oldular. Bu kibir sadece sınıfsal bir üstünlük hastalığından ibaret değildi. Kemalizm'de bizzat söylemine nüfuz eden bir kibir hali vardı. Kutsal olana, dine kafa tutan, bir tür yarı ilahlık taslayan, gecikmiş aydınlanmacı kafanın aklı, bilimi putlaştıran söylemi...

Tam da bu söylemin aşağıladığı, yok saydığı, savaş açtığı, 'örümcek kafalıların, gericilerin, karanlığın çocukları'nca statüleri sarsıldı!

Ne var ki seçkinleri teslim alan kibrin onların siyasal, sınıfsal statülerini sarsmış olması söylemlerinin, inşa ettikleri dünyanın sonu anlamına gelmiyor. Kibir sahiplerinin kendilerini aşağılanmış hissetmeleri söylemin başkalarınca sahiplenilmediği anlamına da gelmez. Onların kendi paylarına düşen manevi cezanın maddi tezahürleriydi tanık olduğumuz.

Ne var ki, yeni siyasal kibirler inşa edilirse benzer akıbeti onlar da yaşayacaktır. Tevazu, samimiyet, adalet, hakkaniyet, azgınlaşmamak, maddi başarının efsununa kapılmadan siyasetten icraya her şeyi hakikatine uygun eylemek... Tüm erdemlilikleri yok eden, insanlık, ideal adına kurulan kuleleri yerle bir edecek olan kibir ve kibir söylemi tuzağına karşı her dem diri olmalı insan....

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Akif Emre
03-07-14
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
SİYÂSÎ KİBİR ve KEMALİZM KİBRİ
Online Kişi: 30
Bu Gün: 180 || Bu Ay: 5.606 || Toplam Ziyaretçi: 2.236.159 || Toplam Tıklanma: 52.302.030