ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / ÇARPIK VAZİYETLER
Okunma Sayısı: 2266
Yazar: Ali Haydar Haksal
Demokrasi büyüsüyle Müslümanları sekülerleştirmek

Demokrasi büyüsüyle Müslümanları sekülerleştirmekİslâm coğrafyası işgalinin en önemli gerekçelerinden biri “demokrasi” yutturmacasıdır. Demokrasi mücadelesi batılılaşma sürecinin âdeta dini bir kavramı. Bu kavramın büyüleyici bir özelliği var. Katılımcı olmak ve halkın kendi kendisini yönetmesi yanıltmacası. Yakın zamanda yaşananlara bakılınca “demokrasi” adı altındaki kalkışmalar ve ayaklanmaların sonuçlarına yeniden bakmada yarar var. Bölgemizi saran bütün felaketlerin arkasında bu büyüleyicilik var. Oysa demokrasi güdücüleri kuralları kendileri belirliyor ve kendileri yürütüyor. Bunun mücadelesini verenler sadece oyuncularıdırlar.

Kuzey Afrika’da başlayan “Emperyalizm baharı” “Arap Baharı” adı altında demokrasi mücadelesi büyüsüne dönüştürüldü. Milyonlarca insan ayaklandı, canını verdi, büyük bir dalga yayıldı. Aslında bu yeni bir durum değildi. İslâm coğrafyasındaki hemen bütün hareketlerin arkasında bu büyülü kavram bulunuyor. Saddam Hüseyin gönderilirken de bu büyülü kavramın ardına saklanılmıştı. Emperyalizmin asıl amacı işgal, Müslümanların sahip bulunduğu toprakların kaynaklarını ve emeklerini sömürmek. Asıl önemlisi de benzer süreçlerde bölge Müslümanlarını sekülerleştirmek ve dinden uzaklaştırmak. Tabii bu süreçten önce asıl yapılması gereken koşulların hazırlanıyor olması. Yoksa hiçbir şey birden olmuyor.

Şu günlerde yaşanan sıcak gelişmelerde en temel bakış İslâm ile Müslümanların dünya kamuoyu önünde olumsuzlaştırılmasıdır. Kan içen, insanları kıtır kıtır kesen, soy kırım uygulayan gözü dönmüşlük olarak sunuluyor. Gösterim böyle. Diğer yandan ise kavmiyetçilik ve darbeciler, darbe yanlıları bu durum karşısında daha sevimli ve şirin gösterilebilmektedir. İslâmî özlü bir yönetim yerine seküler bir hayat tarzı ve yönetim arzulanıyor ve sunuluyor. Bu, kavmi özellikler taşısın veya darbeci kukla yöneticilerle olsun, sonuçlara bakmada yarar var.

Kitleler bir bilinçten çok psikolojilerle dalgalanıyorlar. Sonuçlar önemli değil. Önemli olan demokrasi büyüsüne doğru yol almak. Sonrası zaten ne olacağı belli. Çünkü kurgu sahipleri sonuçlarla ilgili hiç de bir kaygı içinde değildirler.

Irak-Suriye düzleminde yaşanan karmaşada televizyonlarda yorum yapanların ilginç saptamaları var. Tam da fırsat kollama adına dikkat çekici. Kürt kavmiyetçiliğinin nasıl soylu bir eylem olduğu vurgusunu aşağı yukarı şöyle ifade ediyorlar. Bölge halkının katılımcılığı, kadın erkek eşitliğinin uygulanırlığı ile Kürtlerin sekülerleştiğinin vurgusu yapılıyor. Şu söylenmek istiyor, "görüyorsunuz işte cihat yapanların neler yaptığını." Bu din ve Müslümanlar işte böyledir ve ne kadar da tehlikelidir demeye getiriliyor.

Psikolojik gerilimler zirve yaptığı zaman sınır tanımıyor. Bu ister Türk, Arap veya Kürt olsun hiç de fark etmiyor. Benzer durum mezhepler arasında da yaşanıyor. Ortam alabildiğine gerdiriliyor. O zaman hiç kimse sınır tanımıyor ve bilinç de kalmıyor. Soğukkanlılık da yitiyor ne yazık ki.

İslâmî düşünce geleneğinden gelenler bile bu büyülü demokrasi kavramına sığınarak kendilerini tanımlıyorlar. “Muhafazakâr demokrat”! Ne demekse bu? Hıristiyan Demokratlardan esinlenilerek. Demokrasi Batı düşüncesinin bir oluşumu. Onlara öykünülerek varılan bir sonuç oluyor. Zamanla bu tezin peşinden koşanlar ve koşturulanlar ise evrilmiş oluyorlar. Artık demokrasi onlar için bir hedef olmuş oluyor. Bu hayatı kuşatınca Kur’an, Sünnet, İslâm düşüncesi, medeniyeti, ümmeti devre dışı kalıyor. Bir başka düzlemde konuşuluyor ve koşturuluyor. Müslümanların bugün sekülerleşmesinden kimse yakınmasın. Çünkü demokrasi çırpınışı ve sonuçları bunu zorunlu hale getiriyor. O zaman ideal kalmıyor.

Sekülerleşme ise Müslümanlar için en tehlikeli tuzaklardan biri. Bugün yaşanmakta olan çatışmaların temelinde bu sorun yatıyor. İster krallıklarla, zalim yöneticilerle ve demokrasi imkânından yararlanarak yönetenlerle olsun sonuç aynı kapıya çıkar. Bugünkü Türkiye Müslümanlarına bakıldığında ne demek istediğimiz anlaşılır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Haydar Haksal
13-10-14
E mail: milligazete.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
Demokrasi büyüsüyle Müslümanları sekülerleştirmek
Online Kişi: 21
Bu Gün: 434 || Bu Ay: 1.382 || Toplam Ziyaretçi: 2.227.763 || Toplam Tıklanma: 52.232.072