Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar | Okunma Sayısı: 2114 |
Hangi açıdan bakarsanız bakın bölgemiz tarihi bir kırılma yaşıyor ve Türkiye de bu ‘fay hattı’nın tam ortasında. En temelden başlayarak ‘toplum binası’nı güçlendirmek, sarsıntılara karşı mukavemeti artırmak ve bugün için alınması gereken tüm tedbirleri almak resmi-sivil tüm kurumların, milletini ve memleketini seven her ehl-i insafın vazifesi…
Seçim dönemlerinde ‘siyasî şuur’ artmakla beraber birçok ‘inşâî’ çalışma da maalesef aksıyor. Bugünlerde, “Hele şu seçimleri atlatalım, ondan sonra bakacağız” cümlesini çokça duyuyorum. Bu atmosferden yerli menfaat şebekeleri kadar uluslararası şer odakları da istifade ediyor ama asıl, ülkenin ‘beşeri sermaye’si zarar görüyor. Bu zararı en aza indirmek, ‘ahlak anarşizmi’nin yoğun yaşandığı ve hemen herşeyin siyasete malzeme yapıldığı, siyasi tartışmaların bir girdap gibi civarındaki her şeyi içine çektiği bir ortamda hiç kolay değil.
Zaten bu ‘zor’u başarabilmek marifet. Bugün, uluslararası sahada söz sahibi olan ilim adamlarımızın, münevverlerimizin ve kalem erbabımızın olmaması bu ‘marifet’ten şimdilik uzak olduğumuzun alâmeti.
İLGİ DAİRELERİ
Her insanı ilgilendiren ve içinde istisnasız her ferde bazı vazifeler terettüp eden iç içe geçmiş daireler var. Bu dairelerin en küçüğü ‘kalp ve mide’ dairesi. Ancak en büyük, en daimi, en hayati ve en önemli vazifeler de bu dairede. Yeme-içmeyi aksatmak bedenin zaafiyetine sebep olduğu gibi kalbi besleyen manevî gıdalardan mahrum kalmak da insanın rûhunu hasta eder; insanî özelliklerini köreltir.
Toplum için de durum böyledir. Ekonomi ihmal edilirse ve gelir dağılımında adaletsizlik olursa fakirlik ve toplumsal çatışmalar ortaya çıkar. Keza toplumun manevî esasları zarar görür ve düzenli beslenmezse, bu saha ihmal edilirse, sözgelimi ilim adamları, ilmî çalışmalar, dinî faaliyetler önemsiz görülürse, ahlaksızlığı körükleyen faaliyet ve yayınlar teşvik edilir ve önü alınmazsa bunun bedeli çok ağır ödenir. Merhum Özgecan üzerinden bu konuya dair tartışmalar çokça yapıldı ama önemli olan bu tartışmaların somut adımlara dönüşmesi…
İnsanın ikinci ‘ilgi dairesi’ ise ‘aile’ dairesi. Nice kendimizce büyük gördüğümüz meseleler için ‘aile’mizi ihmal ederiz. Oysa ‘kalp ve mide’den sonra en hayati vazifelerimiz bu dairededir.
Üçüncü ‘ilgi dairesi’ ‘mahalle ve şehir’, dördüncü ‘ilgi dairesi’ ise ‘ülke’ dairesidir. ‘İnsanlık ve dünya dairesi’ni de beşinci sıraya koyabiliriz.
Dikkat edilirse daireler büyüdükçe vazifeler azalıyor, fertler için önemsizleşiyor ve küçülüyor...
Halbuki, bizler genelde, özellikle seçim dönemlerinde tam tersi bir anlayışla hareket edebiliyoruz. Kalp ve mideden kalbi, aileyi, mahalle ve şehri bir kenara bırakıp siyaset sahasında mesai harcıyoruz; enerjilerimizi heba ediyoruz. Bu şekilde aslında siyaset sahasının ilgili olduğu ‘ülke dairesi’ne katkıda bulunmuş olmuyoruz, aksine zarar veriyoruz... Bu açıdan bakıldığında 2015’in en uzun 100 gününe giriyoruz. Aman dikkat!
Yazar: Muhsin Meriç |
27-02-15 |
||
E mail: Mail Adresi Yok | Tweet | ||