ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / ÂKİF EMRE
Okunma Sayısı: 2378
Yazar: Akif Emre
BİR İSLÂM ÂLEMİ VARDIR



İslam Âlemi yoksa bu telâş neden?

Obama'nın İslâm Âlemi'ne seslenme ve diyalog imkânı kurma olarak yorumlanan girişimlerine bir tepki de Washington Post'tan geldi. İslâm Âlemi (Muslim World) diye anlamlı bir bütünlüğün olmadığını, tüm Müslümanlara seslenme çabalarının ilkel İslâm birliği hayalleri güdenlere prim vermek anlamına geldiğini savunmuş yazar. Hint kökenli bir liberal olan yazar, Ortaçağ'dan beri İslâm Âlemi'nin olmadığını iddiâ ederken Hıristiyan dünyâyı örnek göstermiş.

Bush politikalarına karşı çıkarken parçalanmış Müslümanları hayâlî bir cemaat olarak birleştirmenin tehlikesi konusunda uyarıda bulunan stratejist Parag Khanna'nın İslâm dünyâsının parçalanması konusunda selefleriyle benzer çizgiyi izlemesi ilginç. 11 Eylül sonrasında, bundan sonra savaşın Batı'yla İslâm dünyâsı arasında değil İslâm'ın kendi içinde olacağını savunan Kissinger'i hatırlatıyor.

İslâm dünyâsını anlamlı bir bütünlükten yoksun gören yaklaşım yeni değil. Sâdece politik anlamda değil tek bir İslâm medeniyeti olmadığını savunan oryantalistler de revaçta. Obama ya da Kissinger'in hedefindeki İslâm dünyâsının politik dağınıklığına, hattâ perîşan görüntüsüne rağmen neden çok farklı coğrafyalardaki, parçalanmış ve Batılı güçlerce yönlendirilen yönetimler altındaki bir varlıktan söz ediliyor?

Şunu kabul etmek gerekir ki gerek örnek insan tipi gerekse ortak bir dünyâ tasavvuru ve hayat tarzı bakımından bütüncül bir İslâm medeniyeti hep var olmuştur. Bu gerçeğin iletişim imkânlarının bugünle kıyaslanamayacağı dönemlerde ortaya çıkmış olduğu düşünüldüğünde ne kadar güçlü ve belirleyici bir İslâm Âlemi'nin var olduğu anlaşılır.

Tayland'da ormanlar içinde bir Osmanlı medresesi

Tayland'ın Güneyinde Patani bölgesinde tropik ormanın içinde gördüğüm bir medrese bana bu gerçeği çok daha yalın biçimde hissettirmişti. Ormanın orta yerinde yüzlerce talebeye eğitim veren geleneksel medresenin ders programına baktığımda Osmanlı medreselerindeki müfredâtın büyük ölçüde aynısı olması beni etkilemişti. İlâve olarak sâdece 'İhyâ' okutuluyordu ki bu da Şâfiî mezhebinden olmalarıyla alâkalıydı.

Başka bir örnek olarak; Sudan'ın Nil kıyısındaki Omdurman şehrinde bir Kadirî tekkesinde tanık olduğum zikirle Kafkaslar'da yapılan zikrin coşkusu aynıydı. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Sadece günlük hayâtın düzenlenmesinde belli ölçülere dünyaâın her yerinde riâyet edilmesi bile Müslümanlar için bütünlüklü bir toplumun altyapısını oluşturur. İslâm medeniyeti bu anlamda çok farklı coğrafyalarda farklı etnik ve kültürel yapıdaki topluluklar arasında ortak değerler sistemi kurabilmiştir. Ve bu İslâm medeniyetinin hâlâ diri ve yaşayabilir olduğunun göstergesidir. Siyasal parçalanmışlıklara rağmen İslâm dünyâsı dediğimiz bütünlüğün gerek duygusal anlamda gerekse pratikte ortak hareket sergileyebilmesi hiç de küçümsenebilecek bir potansiyel değildir.

Bir medeniyetin diri ve hayâtiyete sâhip olabilmesi için referans sisteminin sağlam, târihsel süreç içinde uygulanabilirliğini göstermiş olması gerekir. İslâm medeniyetinin kaynakları ve uygulamaları açısından temel bir sorun yoktur. Şu anda var olan kaos İslâm'ın değerler sistemi ve referanslarıyla değil Müslüman unsurların bunu harekete geçirme imkân ve kabiliyetleriyle doğrudan ilgilidir.

Böylesine farklı coğrafyada farklı kökenlerden gelen demografik özelliklere rağmen ortak, ama tektipleştirmeden zengin çeşitliliği ile jeostratejik konumu bir araya geldiğinde sâdece Amerika değil dünyâ dengelerine oynayan her gücün dikkate alması gereken bir potansiyelden söz ediyoruz. Oryantalist küçümseme bize İslâm medeniyetinin öldüğünü, İslâm Âlemi diye bir varlığın olmadığını dikte ederken aslında esâsa dâir olmayan tâli meselelerdeki, genellikle politik ve konjonktürel olan farklılaşmanın derinleştirilmek istendiğini hatırlayalım.

Yazının devamı için tıklayınız


NOT:
Vurgular bize âittir. (Doğruluş)

Yazar: Akif Emre
21-07-09
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BİR İSLÂM ÂLEMİ VARDIR
Online Kişi: 19
Bu Gün: 3 || Bu Ay: 9.665 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.777 || Toplam Tıklanma: 52.169.953