ALLAH'A İSYAN EDENE İTAAT YASAKLANMIŞTIR

ÂYET-İ KERÎME

Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.

Bakara, 120.

HADÎS-İ ŞERİF

Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.

Müslim, Rikak, 99.

SÖZÜN ÖZÜ

Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.

İsmet Özel

Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM

Okunma Sayısı: 2944

Yazar: Mustafa Çelik

ALLAH'A İSYAN EDENE İTAAT YASAKLANMIŞTIR

DİN DEVLETTE HAYAT BULUR Bir baş geriye kalan binlerce sallabaş

İtaatleriyle köleleşenlerin, isyanlarıyla da zalimleşenlerin her gün biraz daha çoğaldıkları bir coğrafyanın sakinleriyiz. Kelimeye ihanet edenlerin şiirleriyle büyüyenler, bize adalet türkülerini okuyorlar. Dirileri ölülerden erken çürüyen günlerin varisleri olmuşuz. Kalpten çıkmayan ve kalbe dokunmayan eksiklere tutuna tutuna eskimişiz. Umut bağlamışız toprağın cilvesine aldanarak yanlış zamanda yeşeren tohumlara. Uyumuşuz uyanamıyoruz, derinden dalmışız ölümü aratmayan uykulara. Bizde toplumsal hasrete dönüştü imanın amir olduğu ülkeler. Zamanda ve mekânda imana göre şekillenen izler ve yolları bizi özler.

Müslümanlar başsız olmaz. Hayatta önüne çıkan her zalim-zorbaya baş sallayan da Müslüman olmaz. Müslümanların işleri, idareleri şûra ile devam eder. Şûra, ümmetin müşterek şuurudur. Şûrasızlıkta karar kılanlardan şuur olmaz. Şuursuzlar topluluğundan şerden gayrisi bulunmaz.

Hayatta kaybettiklerine isyan etme hakkını kendilerinde görenler, sahip olduklarına şükür etmeyi beceremeyenlerdir. “Dünya bir uykudur, ölünce uyanır insan. Sen erken davran, ölmeden önce uyan." Mü’min insanın gönlü hakikat evi. Cahil insanın kafatasının içi dünyanın en büyük cezaevi. Bu cezaevinin mahkûmları, Allah’a isyanın daimi köleleri. Âlimlerin bastırılmış sesinin örtüsü, cahillerin gürültüsüdür. Şunu bilelim ki; Allah’a isyanı kuşanmış mahluklara dinen itaat yasaklanmıştır.. Rasûlüllah (sav) buyuruyor: “Allah’a isyan konusunda yaratılmışlara itaat edilmez.” (Sahih-i Müslim, İmâre 38)

“Ben de Müslümanım” diyorsan, Allah’ın hükmü ve hâkimiyeti için yaşa. Allah’a, Allah’ın hükmüne ve hâkimiyetine isyan edene, isyan etmeyi emredene itaat etmiyorsan, bil ki sensin paşa. Rasûlüllah (sav) buyuruyor:

“Ma’siyet (Allah’a isyan, haram ve günah) konusunda kullara itaat edilmez. İtaat, ancak mârufadır (meşrû ve iyi olanadır).” (Sahih-i Buhârî, Cihad 107, Ahkâm, 4; Müslim, İmâre 39; İbn Mâce, Cihad 40)

Asrımızda siyasetin yerini işgal etmiş bulunan politikanın bir tarifi yapılacaksa o da şudur: Bir baş geriye kalan binlerce sallabaş!

Bir başın önünde “niçin ve neden?” demeden baş eğen binler, “kurt ile yer koyun ile ağıt yakar” karakterine sahip olanlardır. Kötü işlerin kuvvetli şahidi olmaya çalışanlar, “Dalkavukluk Mektebi”nde okuyanlardır. Politikasız yapamayan Demokrasi, bir dalkavuklar üretme çiftliğidir.

Dalkavukluk, onurun israfıdır. Onur israfında bulunanlar, zalim-zorbaların etrafında fır dolaşanlardır. Dalkavukluk kapısından hayata giriş yapmaya çalışanlar, rastladıkları her zalime boyun eğmeye ve baş sallamaya mecbur olurlar. Hayatta ayıplarını hüner sananlar, kusuru kendisine söylenmeyen adamlardır.

Demokratik laik ülkelerde politikacıların adresini soranlara “Körler Çarşısı” ile “Sağırlar Pazarı” nı tarif etmek gerekir. Çünkü politikacılar oralarda ya ayna satıyorlar ya da gazel okuyorlar. Körler çarşısında ayna satanlar, sağırlar pazarında gazel okuyanlar, hayatlarını zalimlere satanlardır. Kırılma riskini göze alamayanlar, hayatlarıyla başkalarına ayna olamazlar.

Allah’a baş eğmek için firavunlara baş kaldırmayan, Allah’a başkaldırmışlardan başını kurtaramaz. Nelerin esiri olduğunu bilmeyen hürriyetin değil, esaretin peşindedir. “Malını kaybeden bir şeyini, onurunu kaybeden çok şeyini, cesaretini kaybeden her şeyini kaybetmiştir.”

Siyaset; ikna ve ikaz sanatıdır. İkna ve ikazın kabul görmediği yerde siyaset yerine esaret devre girer. Birbirlerine esareti devredenlerin devri, bir başa baş sallayan binlerin devridir.

İyiliğe karşı kötülük cinayetini işleyenler, işlerini zalimlere gördürenlerdir. İşlerini ve idarelerini zalimlere bırakanlar, zalimler yaşasınlar diye ölenler ve öldürenlerdir.

Müslüman oldukları halde bir kere de olsun dinlerinden yana olmayanlar, kimden yana olurlarsa olsunlar, Firavunların sermayelerinden sayılırlar. Onlardan Müslümanlara baş olmaz ama Firavunlara sallabaş olur.

Politika’nın sade yalan mektebinde okuyanlar, zamanımızı kokutanlardır. Öyle bir zamana düştük ki; verdiği sözün kölesi olanlar ile vermediği sözün efendisi olanlar aynı kefeye konuldu. Sözün namusuna tecavüz eden herkesin haksızlığını ispatlayarak kendi haklılığını ispatlamaya soyundu. Başkasının haksızlığı bizim haklılığımıza delil olamaz. Doğrunun olduğu yerde yalan hayata ölçü yapılamaz. “Garip geldik gideriz rafa koy evi barkı. Tek dudaktan dudağa değsin ölümsüz şarkı.”

Kelime-i Tevhid’in “Lâ”sını kaybetmişlerin “İllâsı” olmaz. İllâ Hükmüllah, İllâ Şeriatullah demedikçe zulüm ve zalimlikler son bulmaz.