ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 1700
Yazar: İbrahim Tenekeci
EKMEK

ŞAŞKIN VE ÜZGÜNÜZHiç kuşku yok ki, kıymetlerimizden biri de helal lokmadır. İki cihanı da yakından ilgilendirir.

Cahit Zarifoğlu'nun “gel ekmek keseyim seni” dizesiyle ilk karşılaştığımda, 'içimin dört duvarı bembeyaz badanalı' olmuştu. Burada, rızık endişesini aşmış bir insanın sevinci, huzuru ve teslimiyeti vardı. O andan itibaren, kendisini daha dikkatli ve rikkatli okumaya başladım.

Ekmekle ilgili aldığım notlar bir dosya kâğıdını doldurunca fark ettim: Hep şairler. Mesela Behçet Necatigil'in “biz bu kadar eğilmezdik çocuklar olmasaydı” dizesinin karşısına yalnızca bir kelime yazmışım, yazılabilir: Ekmek.

'Her şeyin annesi sensin, fırından gelen koku' demiş olsak da, nihayetinde ekmek, fırından ve fırıncıdan ibaret değil. Bir kilo un, üç bin buğday tanesinden meydana geliyormuş. Sadece buradan yola çıkarak, rahatlıkla şuraya varabiliriz: Ekmek, emek demektir.

Merak ediyorum. Buğdayın yolculuğuna şahit olmayan bir kimse, örneğin, şu dizelerden ne anlayacaktır: “Bu rüzgârla, şimdi çoktan unuttuğum / Tarlalarda başaklar eğiliyor.” (Hüsrev Hatemi, Gün Akşamlıdır, Sayfa 8.)

Unutmadan, bu şiirin adı Muhayyer Sünbüle'dir ve sünbüle, başak demektir. Yine, Türk müziğinde sünbüle adını taşıyan birçok makam vardır: Sünbüle-i kadim, sünbüle nihâvend ve şiire de başlık olan muhayyer sünbüle. Rüzgârın ekinlere dokunmasından çıkan o eşsiz sesi / müziği düşünün.

Bu ne incelik!
***
Peygamber Efendimiz, 'ekmeğe hürmet ediniz' diye buyuruyor. Bunun için atalarımız, ekmeğe adıyla seslenmeyi kaba bulmuşlar ve 'nan-ı aziz' demişlerdir. Aziz ekmek.

Birinci Cihan Harbi'ne ait bazı hatıratlarda, ekmek, şeker ve tuzla beraber, 'erzak-ı nadire' olarak geçer. Nadir erzak.

Buna benzer güzellikleri çoğaltabiliriz.

Ekmek, Türkçe bir kelimedir ve aslı 'etmek'tir. Yeri gelmişken, Süleyman Çobanoğlu'nun şu dizesini de hatırlatmış olalım: “Yabancıyız nihayet, ekmeğe etmek deriz.” (Benden Sonra Bir Daha, İtibar, Sayı 15)

Evet, ekmek, azizdir, mübarektir. Su gibi. Bereket, bu ikisi üzerinden gelir. İlham da: 'Ekili alanlar, tatlı su kaynakları / Şiirdir bunlar, anladınız mı?'

***

Ekmeğin üzerine yemin eden, yerde ekmek görünce onu öpüp kaldıran bir milletin mensuplarıyız. Çok şükür.

En korktuğumuz şeylerden biri de, insanların ekmeğiyle oynamaktır. Ekmek hakkının ne olduğunu iyi biliriz.

Nimete nankörlük etmemeyi, daha çocuk yaşlarda öğrenmeye başlarız. Malum, tavuk bile su içerken göğe bakar. Bunun elbette bir anlamı vardır.

İsraf ile insaf kelimelerinin birbirlerine çok benziyor oluşu, sesin yahut kafiyenin çok ötesinde bir şeydir. Bir nevi, ikaz.

O halde, israf edenleri insafa davet edelim.

Burada, sadece ekmekleri ziyan eden, çöpe atan kimselere seslenmiyorum. Son zamanlarda öyle bir hava estiriliyor ki, sanırsınız, memlekette yalnızca ekmek israfı var.

Bakanlıklar, belediyeler, park ve bahçeler, sosyal tesisler, ihaleler, ajanslar, kültür işleri, yemekli toplantılar… Uzayıp giden bu 'besin zinciri'nde, anlaşılan o ki, hiç israf olmuyor.

Ne diyelim; insaf.
***
Biz yine de 'ekmeğimize' geri dönelim.

Dünya dâhil, dünyadaki her şeyin neredeyse yüzde yetmişi sudur. Buna rağmen, dünyayı bir su damlası değil, bir ekmek parçası özetler, temsil eder. Ekmek eşittir hayat şartları.

Tesellimiz şudur: Aslanın ağzı varsa, ekmeğin de kapısı vardır.

Bütün bu yazdıklarımızdan sonra, ekmeğin hamuruyla, ağırlığıyla oynayanları nereye koyacağız?

Oktay Akbal, İkinci Cihan Harbi yıllarını anlattığı kitabına Önce Ekmekler Bozuldu adını vermişti. Hadi, o bozulmayı, savaşın yan etkilerinden biri olarak kabul edelim. Savaş zamanı neler olmuyor?

Şimdi ise daha fazla kâr elde etmek için bunu yapıyorlar. Yani, önce insan bozuldu.

Şiirle başladık, yine şiirle bitirelim. Son sözü Ahmet Murat söylesin: “Ekmek sıcak, Allah güzel, sen iyi.” (Bir Şair Bisikletle, Sayfa 46.)

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız

Yazar: İbrahim Tenekeci
05-03-16
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
EKMEK
Online Kişi: 30
Bu Gün: 255 || Bu Ay: 1.895 || Toplam Ziyaretçi: 2.229.371 || Toplam Tıklanma: 52.245.911