ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 2220
Yazar: Kerime Yıldız
NİHAT GENÇ, HAMİDİYE ZIRHLISI’NI ve HULÛSİ BEY’İ BİLİR Mİ?

NİHAT GENÇ, HAMİDİYE ZIRHLISI’NI ve HULÛSİ BEY’İ BİLİR Mİ?Odatv, sık sık baktığım bir site. Katılsam da katılmasam da çok güzel yazılar okuyorum açıkçası. Çok istifâde ediyorum. Fakat bâzen, “Bu ne cehâlet!” diye şaşırdığım yazılar yayınlanıyor. Yakıştıramıyorum.  

Ma’lûmunuz , Nihat Genç adında heyecanlı bir yazarı var. Gündemdeki heykel meselesini yazmış. Yazmış yazmasına da bu kadar târih câhili olunmaz ki kardeşim!

Efendim, AKP’li belediyeye bakıp yanlış anlamayalımmış. Rizeliler öyle değilmiş.

İzmir kurtarıldığında Yunan bayrağını indirip Türk bayrağını asan Yüzbaşı Şerâfettin Bey hemşehrileriymiş. Ayrıca, bir çay markası olan “Tirebolu 42”,  Hüseyin Avni Bey komutasında Sakarya Savaşı’na katılan 42. Alay’ın hâtırasını taşıyormuş.

Peki, Nihat Genç’e sormak istiyorum: Bu yüzden mi Hamidiye Zırhlısı, Rize’yi topa tuttu? Şerâfettin Bey ve 42. Alay’a teşekkür için mi?

Eminim cevap hazırdır: “Dinciler topa tutuldu.”

Devam ediyor Nihat Genç.

“Ve sonra Atatürk’ün işâreti ve İnönü’nün tavsiyesi ve emriyle Batum Milli Parkı’ndan ‘çay’ getirildi.”

Buyurun bir cehâlet daha!

Çay, Türkiye’ye Cumhuriyet’ten önce, Hulûsi Bey tarafından Batum’dan getirildi. Cumhuriyet döneminde 1925’de Zihni Derin’in gayretiyle Çay Kânûnu çıkarıldı. Üretime geçilecekken ne oldu dersiniz? Türkiye’ye çağrılan iki İngiliz “Rize’de çay yetişmez.” raporu verince süreç, on yıl durduruldu.

1912 yılında Batum’dan çay tohumu getiren Hulûsi Bey, İngiliz uzmanlar Rize’ye gittiğinde Ticaret Odası Başkanı’ydı. Hulûsi Bey, aynı yıl çıkarılan Şapka Kânûnu’na muhâlefetten i’dâma mahkûm edildi. Cezâsı hapse çevrildi.

Hadi buyurun inanın dinci ayaklanmaya!

Anlaşılmamış olması ihtimâliyle bir daha tekrar edeyim: Hulûsi (Karadeniz) Bey gibi çay gönüllüsü bir münevver, şapka yüzünden yargılandı ve neredeyse asılıyordu. Böylece çay üretimi on yıl askıya alındı.

Karadenizli kahramanlara ve çay üretimine çok önem veren Nihat Genç, bu konuda ne düşünüyor acaba?

Burada bırakıyorum ve aynı yazıda, “Durmayın, meydanlarınıza Medine’yi cansiperâne savunan Fahrettin Paşa’yı İngiliz emriyle arkadan kalleşçe vuranların dükkanlarını açın; heykellerini dikin…. On beş yıllık iktidarlarında genelkurmay başkanlarının, Suud kralının yanında hizâya oturtulduğuna şâhit olduk.” diyen Genç’e;

“İngilizlerle işbirliği yapan kalleş kralların, 1931 ve 1932 yılında Cumhurbaşkanlığı düzeyinde ağırlanması hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sormuyorum.

Zîrâ bildiğini zannetmiyorum.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Kerime Yıldız
24-12-16
E mail: enpolitik.com.
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
NİHAT GENÇ, HAMİDİYE ZIRHLISI’NI ve HULÛSİ BEY’İ BİLİR Mİ?
Online Kişi: 22
Bu Gün: 213 || Bu Ay: 7.724 || Toplam Ziyaretçi: 2.240.097 || Toplam Tıklanma: 52.350.639