RAHATSIZLAR

ÂYET-İ KERÎME

Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.

Bakara, 120.

HADÎS-İ ŞERİF

Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.

Müslim, Rikak, 99.

SÖZÜN ÖZÜ

Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.

İsmet Özel

Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar

Okunma Sayısı: 1269

Yazar: Furkan Çalışkan

RAHATSIZLAR

Ülkemin parlak geleceğine dair bir umudum varsa bunu sadece onlara bağlıyorum. Yani rahatsızlara… Çünkü rahata alışanın rahatını korumak için yapabileceklerinin sınırı pek olmaz. Bütün yastıklar yumuşak, bütün döşekler geniş olur bir zaman sonra. Umudumuz rahatsız olanların rahata kavuşmak için atacağı adımlar değil diğerlerini de rahatsız edecekleri bir düzleme kavuşmaktır aslında.

Amerika ile sonu meçhul bir gerilim içindeyiz. Vize başvuruları karşılıklı olarak askıya alındı. İki türlü bir öfke hakim ortama. Birincisi hakları elinden alınmış gibi feryad eden ve Amerika’ya gitme özgürlüğünün engellenmesini hükümetin yanlış politikalarına bağlayan öfke. İkincisi ise masum ve temiz olmakla birlikte amiral battı oynar gibi savaşa giren öfke. Amerika’ya gidebilmeyi bir hak olarak görenler ile Amerika’ya kızabilmeyi bir güç olarak görenlerin karşılıklı gerilimini üretebiliyoruz bu kriz anında. Oysa herkesin gözü dolar kurunda, kredi borcunda, benzin fiyatlarında.

Beklenilen nöbet yeri banka hesapları, korunan ise konforun sınırları. Peki dört bir tarafı savaş meydanlarıyla kuşatılan Türkiye’miz olası bir savaşa girer ve ağır uluslararası yaptırımlar ile karşılaşırsa omuz omuza bu yeni durumu kabullenip uzun vadeli bir rahatsızlığın içine girebilecek miyiz?

Bizde bir hacca gidenlerden bir de askerde nöbet tutanlardan dua istenir. İlki malum zaten fakat ikincisi bana hep enteresan gelmiştir. Senin gözlerini huzur içinde kapatabilmen için gözlerini dört açması gereken birinin duasının makbul kabul edilmesi bir hakikati söyler bize; bu dünyaya rahat etmeye gelmedik.

Ruh durumlarımız doların dalgalanmasına endeksli olduğu sürece kazanan hep kasa olacak. Ki bizler o kasanın ne sahibi ne de şifreyiz. Bizzat o kasanın içindeyiz. Kendinizi Amerikan hayat tarzının içinde hissetmek için New York’a gitmeye ihtiyacınız yoksa ve İstanbul’da da bunu elde edebiliyorsanız ne Amerika’ya ne de Amerika’ya gidememeye öfke duymanın geçerliliği yok.

Üniversitede Türk edebiyatı üzerine akademik bir çalışma yapabilmek için Amerikan dilini öğrenmeniz gereken bir düzen içinde yaşıyoruz. Eğer gerçekten bu düzenden rahatsız olabilsek, bağımsız ve milli şahsiyetini korunmuş bür ülkenin yaşayabileceği bütün zorluklara güle oynaya direnebiliriz.

Bu arz üzerindeki binlerce yıllık maceramızdan öğrendiğim bir şey varsa o da şudur; Türk olmak yorar. Dileğim odur ki bu yorgunluğa layık olalım, bu yorgunluğun kıymetini bilelim ve her daim bu yorgunluğa talip olalım. Çünkü biz yorulmazsak eğer merhamet ve adalet bu dünyada yaşayamaz.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.