ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 1332
Yazar: Ahmet Yaman
ADIM ADIM DİNDEN UZAKLAŞMA HİKÂYEMİZ

DİNSİZLEŞME ADIM ADIM NASIL GERÇEKLEŞTİ?Her geçen gün, ülkemizde hızla yükselen sekülerleşme (dinden uzaklaşma), beraberinde dine karşı nefret getirmekte… Dine karşı nefret de, dindarlara karşı faşizan yaklaşımı körüklemektedir.

Son yaşanan Boğaziçi Üniversitesi’ndeki ‘işgalin katliamın lokumu olmaz’ isimli terörist faaliyeti, ülkemizin göz bebeği ilim yuvalarımızın, yükseköğrenim kurumlarımızın ne hale geldiğinin açık kanıtıdır. Yakın geçmişte Ege Üniversitesi’nde, öğrenci görünümlü teröristlerin katlettiği genç fidanımız Fırat Çakıroğlu’nun kanı henüz kurumamışken, failler (dönemin akademik yöneticileri ve sorumlular) henüz adalete değmemişken, böyle olaylara sebebiyet verilmesi vicdanları yaralamaktadır. Şehitlerimizin aziz hatırasına gölge düşürmektedir.

Peki, halkın bir kısmının bu kadar dininden ve örfünden uzaklaşması, bu kadar saldırganlaşması nasıl mümkün oldu?

Yakın geçmişe bir göz atmakta fayda olacağı düşüncesiyle cumhuriyetin kuruluşundan bugüne, bizleri kimler dinden zorla uzaklaştırmış, kimler devlet eliyle insanların yaşayışlarına el uzatmış, incelemek gerektiğini düşünerek bu yazıyı kaleme aldım.

Ve bu insanları, kendi ağızlarından çıkanlarla yargılamak gerektiğini düşünmekteyim. Böylece zihin bulanıklığına mahal verilmemiş olacaktır.

Cumhuriyetin kurulduğu dönemden başlamakta fayda var.

Örneğin;

Chp Tokat milletvekili olan Refik Ahmet Sevengil:

‘’Allah’ı da Sultanla birlikte tahtından indirdik. Bizim mabetlerimiz fabrikalardır.’’

şeklinde bir demeç veriyor ve bu o dönemin siyasi erkince hoşnutsuzlukla karşılanmak bir tarafa, takdir ediliyor.

Bir başka azılı Kemalist Osman Nuri Çerman:

‘’Sen takıl peşine de baldırı çıplak Arabın
Korkma gir kanına hikmetin aşkın şarabın’’

gibi küfür kusan ifadelerde bulunuyordu.

Yine Osman Nuri Çerman ‘Türkün Dini Kemalizmdir’ diye bir kampanya başlatmıştı. ‘’DİNDE REFORM’’ (*) isimli bir de dergi çıkarıyordu. Çerman’a göre sadece ezan Türkçeleştirilmekle kalmamalı, namazın şekli, vakitleri yeniden düzenlenmeli, camilerin de yapısı değiştirilerek halkevlerinin kontrolüne verilmeliydi. Ruh hastası fakat o dönem için itibarlı(!) birisi olan bu şahsa göre Kur’an-ı Kerim’den bazı ayetler çıkarılacak, yerine Nutuk’tan kısımlar eklenecekti.

Yine aynı şekilde, bize eğitim hayatımız boyunca ‘büyük edebiyatçı’ olarak pompalanan Falih Rıfkı Atay da:

‘’Cehennemim var diye
Kurum etme ey Tanrım
Bağrımdaki ateşle
Seni bile yakarım!’’

dizelerine ilaveten,

‘’İslamiyet denince benim aklıma çorap kokusu gelir.’’

sözlerini söylemişti.

Yeterince tiksinmediyseniz okumaya devam ediniz.

1946 yılında TBMM kürsüsünde konuşan dönemin CHP’li başbakanı Şükrü Saraçoğlu;

‘’Din zehirdir. Türkiye’den dini atabilmek için bize 30 sene daha lazım.’’

diyebiliyordu.

Chp’li adalet bakanı Mahmut Esat Bozkurt,

‘’Devlet idaresindeki kaba sofuların elindeki dine kutsallık tanımak, bana göre Afrika zencilerinin çömlek ve taş parçalarına tapmalarından fazla bir anlam ifade etmez. Birinci olayla ikinci olay arasındaki fark, ilki kuruntuya dayanan bir inanç, ikincisi de bir toprak parçasına güvenmekten ibarettir. Türk medeni kanunu yürürlüğe girdiği gün, milletimiz on dört asırdır kendini çeviren sakat ve karışık inançlardan kurtulmuş olacaktır.’’

Mim Kemal Öke,

‘’Umduğun değilse Tanrın ey beşer / Gönül tercih eder yoğu vara’’

Orhan Seyfi Orhon,

‘’İnsanız en şerefli mahlukuz / Deyip de pek fazla / Övünmek haksız / Atamız elma çaldı cennetten / Biz o hırsızın çocuklarıyız.’’

Kemalettin Kamu,

‘’Ne örümcek ne yosun,
Ne mucize ne füsun,
Kabe Arabın olsun,
Çankaya bize yeter!’’

Mecliste sandalye sahibi olan Kılıçzade Hakkı;

‘’Allah'ın varlığına iman etmek, o gerçekte var olduğu için değil, bizim sıkıntı içinde olduğumuz zamanlarda moralimizi yükseltmek için gereklidir.’’

CHP’nin 15. Yıl için bastırdığı Şeref Kitabı’na göz atalım. Şu ifadeler oradan alınma:

‘’-Ulu şefimizin gösterdiği yoldan yürüyelim. Onun yolu bizi yalancı ahiret cennetine değil, hayata kavuşturacaktır.’’

Şeref Kitabı’ndan bir başka şiir:

‘’Selanik'ten yükseldi ilahların bir eşi
Doğuşu ile kararttı sanki gökte güneşi
Bütün millet bir olup sarılmalı silaha
Kurtulmak kurtarmakta hacet yoktu Allah'a

Ey gökteki melekler, sizler de göklerden inin,
Yılda bir borcumuzdur cumhuriyete tapmak.’’

Tevfik Rüştü Aras ve Mahmut Esat Bozkurt arasında geçen şu tartışma da aslında meselenin dinlere düşmanlık olmadığını, SADECE İSLAM’A DÜŞMANLIK OLDUĞUNU özetler niteliktedir:

<< Tevfik Rüştü Aras: Ben kanaatimi millet kürsüsünden de haykırırım. Kimseden korkmam. Teşkilât-ı Esâsiyemizde dinimiz apaçık yazılmalıdır. Mahmut Esat bey, hangi kanaati haykıracak, hangi dini yazdıracaksın? Hıristiyanlığı mı?

Mahmut Esat Bozkurt: EVET HIRİSTİYANLIĞI... ÇÜNKÜ İSLÂMLIK TERAKKİYE MANİDİR. BU DİNLE YÜRÜNMEZ, MAHVOLURUZ VE BİZE DE KİMSE EHEMMİYET VERMEZ. >>

Değerli okurlar, geçmişimizle yüzleşip vicdan defterlerimiz kapanmadan, içimizdeki düşman kimdir bize niçin düşmandır, anlamadan millet olmamız mümkün değildir. Ancak bir toplum olabiliriz. Ne yaptığını bilmeyen, şuursuz ve hastalıklı bir toplum olabiliriz. Eğitimsiz (tahsilsiz değil) ve babasının dedesinin ne çektiğini bilmeyen, öğrenmeyen insanların TV’ler ile ve sosyal medya ile algılarının kolayca yönetilebildiği, sürü gibi güdüldüğü bir topluluk, insan yığınları haline geliriz. Bu duruma henüz gelmediysek, toprağın üstündekilerin değil altındakilerin hürmetine gelmedik.

Bugünlere gelebildiysek, Osmanlı medeniyetini içimizde bir yerlerde, tüm bu şeref yoksunu kafirlere rağmen taşıdığımız için gelebildik. Osmanlı mirasını reddedenlere karşı, yekpare-i Ümmet, Sünnet-i Seniyye’yi savunduğumuz için geldik. Tarih boyunca da hep özümüze döndükçe biz olduk, ‘küfür tek millettir’ düsturuna uygun adım attık. Bu vasfımızı yitirdiğimizde, yedi düvelin bize düşman olmasına gerek yok. Bize bizden başka düşman gerekmez o vakit.

Aklımızı başımıza almamız gereken zamanlardayız. Dönüşü olmayan yola girdiğimiz, Cihan hakimiyetine soyunduğumuz zamanlardayız. Fethedilen toprakların içini manevi olarak dolduracak nesiller yetiştiremez isek, huzuru değil kaosu getirmiş oluruz. Rabbimiz muhafaza buyursun, en büyük felaket bu olur. Bu bilinçle hareket etmemiz gerekir.

Son söz: Rabbimiz bize rahmetiyle muamele eylesin, adaletiyle muamele ederse yanar, kül oluruz.

(*) Dinde reform kavramı tarihte hep bozuk inanışlı ve zayıf imanlı ve hatta zındık olarak ifade edilen kafir kişiler tarafından dile getirilmiştir. Bunların bazıları, Fethullah Gülen, Seyyid Kutup, Abduh, Cemaleddin Efgani, Reşit Rıza, Hamidullah, İbn-i Teymiyye, M. Bin Abdülvehhab vb.dir. Bugün her kim olursa olsun, dinde reform vardır diyorsa, bu zikredilen şahıslarla arasındaki tek fark şekil farkıdır. Yöntem farkıdır. Ya din düşmanı haindir, ya da Fethullah gibi din düşmanı millet düşmanı zındıkların teknesine, farkında olmadan binen ahmaklardandır.

FETÖ hareketinin çıkış noktasının İslam’ı reforme etmek olduğu da bugün bilinen bir gerçektir. Tüm marazın doğduğu zemin işte budur. Kanserin bulaştığı her organ gerekirse kesilip atılmalı, tüm kurumlar kapsamlı bir temizlikten geçirilmelidir. Unutulmamalıdır ki, aynı fikriyat ile aynı zikriyat arasında sadece fiiliyat vardır. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olacağı gibi, bazı akımların da gelecekte Fetö benzeri yapacakları tahribatlar, kalkışacağı icraatlar, fikir noktasında bugün apaçık ortadadır. Bu ihanet dolu akımlarla ilgili tedbiri alması gereken de devlettir. Devleti yönetenlerin şunu idrak etmesi gerekir; tarih boyunca hiçbir İslam alimi siyaset ile uğraşmamış ve ilgilenmemiştir. Ancak bölücülüğe ve anarşizme karşı da devletinin yanında sımsıkı durmuştur. Ne zaman ki Abdülhamid han tahttan indirilmiş, o zaman dini koruyan kalkanlar birer birer kırılmaya başlamıştır. Yukarıda ismi yazan hainler belirli yerlere getirilmişler, belirli neşriyatların başına geçirilmişlerdir.

Dini yaşantıda, bu denli etkili şekilde kılcal damarlarımıza nüfuz etmiş tehlikeli akımlar ve gruplar varken, insanların İttihat terakki zihniyetinin kalıntısı olan Chp zihniyetinden bu kadar eziyet çekmiş olması normaldir. Bize düşen, aynı hatalara tekrar düşmemektir. Dinimize, devletimize, halkımıza mutlak suretle sahip çıkmamız gerekir. Hiçbir alanda boşluk bırakmamamız gerekir. Bu erozyonu engelleyebildiğimiz ölçüde her konuda ilerleme, kendiliğinden vuku bulacaktır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Yaman
06-04-18
E mail: medyamit.com
 
 
Yorumlar: 1
Fehim
Allah Razı Olsun.
Tarih : 14-03-20

Bilmediğimiz bir çok kafirin adını öğrenmiş olduk.

 
ADIM ADIM DİNDEN UZAKLAŞMA HİKÂYEMİZ
Online Kişi: 13
Bu Gün: 16 || Bu Ay: 7.527 || Toplam Ziyaretçi: 2.239.682 || Toplam Tıklanma: 52.339.044