ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 927
Yazar: Selçuk Türkyılmaz
UZLAŞMAZ TÜRK

UZLAŞMAZ TÜRKUzlaşmaz Türk kavramını gündemimize İsmet Özel getirmişti. Arnold Toynbee, Türkçe’ye, Medeniyet Yargılanıyor adıyla çevrilen kitabında Osmanlı hariciye bürokratlarını anlatırken kullanıyor. Merak edenler açıp okuyabilir. Osmanlı hariciye bürokratlarının Batı ile münasebet-lerindeki uzlaşmaz tutumu bu kavram ile tanımlanmış. Uzlaşma sağlanabilmesi için Osmanlı hariciye bürokratlarının çantalarında taşıdıkları anlaşma metinlerine en yakın noktaya gelinmesi gerekiyormuş.

Türkiye, Batı ile uzun zamanlı bir uzlaşmazlık içinde, çünkü uzlaşmanın teslimiyet anlamına geleceği bir süreci yaşıyoruz. Amerika’ya giden Türk bürokratların da çantası kabarık olmalı, anlaşma sağlanamadığına göre böyle bir sonucu rahatlıkla çıkarabiliriz. Dokunulmazlık imajına sahip olduğu zannedilen Amerikan Başkanı ve yardımcısı, yani en üstteki iki adam, Türkiye hakkında acele ile görüş bildirmek zorunda kalıyor. Her ikisi de açıktan Türkiye’yi tehdit ediyor. Amerikalı yorumcular da televizyonlarda Pensilvanyalı’yı Beyaz Saray’da konuk etmekten bahsediyor. Bunlar, yerlere göklere sığdırılamayan Amerikan aklının düştüğü durumu gösteren örneklerdir.

Tuhaf bir durum: Türkiye’nin paniklemesi gerekiyordu, ardı ardına açıklamalar yapılmalıydı, piyasaya sürekli müdahaleler olmalıydı, Amerika’ya giden bürokratlar yanlarında çanta taşımamalıydı. Şu müdahale yanlıştı, bu müdahale doğruydu ama geç kalındı gibi yorumların yapılması gerekiyordu.

Fakat Türkiye uzlaşmıyor. Çünkü Amerika ile uzlaşmak dayatılan şartları kabul etmek manasına gelecek. Aslında birçok devlet Amerika ile uzlaşmak istemiyor, onlar da Amerika tarafından dayatılan şartlara teslim olmaktan nefret ediyor. Amerika mutlak bir teslimiyet istiyor. Bu teslimiyeti isteyen sadece Amerika değil. İsrail de onun yedeğinde, dünyanın kendisine ram olmasını istiyor.

Türkiye, Batı’nın yani emperyalist Batı Avrupa ve Amerika’nın baskıcı politikalarına hayır diyen ülkelerdendir. Türkiye hayır dediği için şimdiye kadar Gezi Parkı kalkışmasıyla, PKK terörüyle ve en sonunda da FETÖ’cü işgal girişimiyle cezalandırılmak istenmişti. Türkiye, içeriden işgal girişimlerini durdurup Amerika’nın uzantılarını etkisizleştirince Batı, dışarıdan açık askerî saldırıya geçti. Türkiye, el-Bab ve Afrin’de Amerika’yı durdurdu ve mutlak bir yenilgiye uğrattı. Bu saydıklarımı herkes yaşayarak gördü. Burada en önemli husus, yaşanan bu sürecin Türkiye’nin kontrolünde olmasıdır. Çünkü Türkiye dershane tartışmalarıyla beraber Amerika’nın içerideki uzantılarının üzerine bilerek ve isteyerek gitmişti, bu her şeyi göze almak demekti. 2012’den bu tarafa yaşadıklarımız da göze aldıklarımızı yaşamak anlamına gelir. Türkiye’nin tedirgin olduğunu, paniklediğini söyleyemeyiz.

Türkiye uzlaşmazlığını sürdürdükçe iki yüz yıldan fazla bir zamandır Batı’yla birlikte hareket edenler için sona geliniyor. Çünkü onlar kazandıkça Türk milleti kaybetmişti. Onlar aracılığıyla kazanan hep Batı’ydı. Finansal saldırının sonucu da değişmeyecek. İçerideki uzantılar yine kaybedecek. Bu kadar açık bir saldırının içerideki işbirlikçileri hemen açığa çıkartılmalı ve teşhir edilmelidir. FETÖ’cüleri gördüğümüz gibi onları da görmek istiyoruz. Amerika’nın elini kolunu sallayarak bu operasyonu yaptığını düşünmüyoruz. Onların farklı platformlarda çok da gizli olmayan izlerini herkes görüyor. Bu sürecin elbette iktisadî düzenlemeler bakımından tartışmalara konu olacak noktaları vardır. Fakat Amerika’nın Türkiye’ye karşı ekonomik savaş başlattığını görmemek ve bu boyutu hafife almak doğru değil.

Sosyal medyada gemi mecazı üzerinden taraf belirleme mücadelesi yürütülüyor. Epeyce bir kimse bizimle aynı gemide olmadığını beyan ediyor. Onlar, güya Türkiye’yi, mevcut yönetim anlayışından hareketle eleştiriyor. FETÖ’cüleri hesaba katmak abesle iştigaldir. Onlar, zaten “Amerikalı”dır. Gemi, doğru ve yerinde bir mecazdır. Seçimleri de önemsemek lazım. Biz de beyanları esas alıyoruz.

Kim hangi gemidedir, o gemi hangi yöne gitmektedir; pusula var mıdır, yok mudur; kaptanı kimdir bilemeyiz. Herkes seçiminde özgürdür. Seçimlerle ilgili değerlendirmelerimizi ayrıca yaparız. Bizim gemimiz belli, rotamız belli, kaptanımız da bellidir.

Kaptan! Anca beraber kanca beraber!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Selçuk Türkyılmaz
13-08-18
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
UZLAŞMAZ TÜRK
Online Kişi: 26
Bu Gün: 694 || Bu Ay: 9.230 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.760 || Toplam Tıklanma: 52.162.172