Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar) | Okunma Sayısı: 3719 |
Türkiye öğretmenliği
Her Öğretmenler Günü'nde dostlarını ve benim gibi eski öğretmenlerini ihmal etmeyen meslektaşım Hayri Bostan'ın bu yılın öğretmenler günü tebriki ile mesajına geçmeden şunları ifade etmek istiyorum. Çünkü Türkiye öğretmenliği zor bir iştir:
Yurtdışında görev yaparken, Türkiye'deki alışkanlıkla Milli Eğitim Bakanlığı gibi bir ifade kullandığımı fark eden Türk Büyükelçiliği görevlisi şöyle uyardı: Hocam burada "Milli Eğitim Bakanlığı" yok sadece "Eğitim Bakanlığı" var, ona göre yazıp konuşun...
Türkiye'den başka bir ülkede Milli Eğitim Bakanlığı yokmuş, sebebi de bu bakanlığın görevinin farklılığı. Vasıfları devlet tarafından belirlenmiş gençler yetiştirmek olarak görülmediği imiş... Kısacası dünyanın değil, Türkiye'nin öğretmenliğini yapıyorsunuz.
Bizim Milli Eğitim Bakanlığı ile ilgili kanunun ilk maddesi bununla ilgili olduğu için, 12 Eylül'den hemen sonra Bakan olan emekli general, her derste beşer dakika Atatürk anlatılması yönünde bir genelge çıkarmıştı. Böylesini ne Hitler ve ne de Stalin düşünebilmişti.
Bu gerçeği dikkate alarak öğretmenlik yapanların elbette sistemden şikayete hiç hakkı yok. Ücret politikası, ek ders ücreti ve öğretmenin itibarı gibi tâli konular, asıl temel sapmayı ortaya koşmuyor. Halbuki öğretmenlik "peygamberlik mesleği" ise, tevhid-i tedrisattan çok, tevhidî tedrisatı gözetmek zorundadır. Bu hak evrenseldir, göz ardı edilemez.
Yazar: Mustafa Miyasoğlu |
29-11-10 |
||
E mail: milligazete.com | Tweet | ||