ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 300
Yazar: Mustafa Çelik
UNUTULAN ZULÜM TEKRARLANIR/1

UNUTULAN ZULÜM TEKRARLANIR/1Bu ülkede yeminli din düşmanlarını yeniden iktidar ve muktedir yapmaya çalışanlar; dindarlar değil, dini darlardır. Onlar celladına âşık olmuş tasmalı çekirgelerdir. Yerini, yönünü, yörüngesini yitirmiş, ruhunu da yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalan, dünyaya özgün hiçbir düşünce, sanat ve bilim atılımı armağan edemeyen romantikler, oportünistler, konformistler, modern puthanenin cahili sermaye kavgasını veren cegaverleridir. Bunlar, zulmü unutanlar ve unutturanlardır.

“Bir zulme engel olamıyorsanız, onu duyurun.” Belki ona engel olacak başkaları ortaya çıkar. Zalimlerin zulmünü zalimler zarar görmesinler diye unutturanlar, zalimlerin sayılarını çoğaltanlardır. Bize Firavunun piramitlerinden bahsedip firavun’un düzenini yıkan Musa (as)’dan bahsetmeyen tarihi alıp çöplüğe atmalıyız.

Hilafetin ilgasından bu yana Türkiye, medeniyet ruh kökleri kurutulmuş; genç kuşakları mankurtlaştırılmış; kendine, tarihine, dünyaya yabancılaştırılmış; ruhunu yitirmiş, sipsivri ortada kalmış, “öksüzler” ve “yetimler” ülkesine dönüştü. Bu gidişata dur demek için köklerimize dönmemiz lazımdır. Bizim istikbalimiz göklerde değil, köklerimizdedir. Kökten dinsizlerin köksüzlükleri, bizi kökümüzden ayırmamalıdır.

Bu topraklarda zulmün ve zalimliğin kesintiye uğramadan tekrarlanmasının müsebbipleri; ödünç akılla yaşayan, Batılıların ürettiklerini, Batı kültürünün posası çıkmış ürünlerini, düşünce, sanat ve hayat tarzı akımlarını burada tepe tepe, kölecesine tüketen, celladına âşık tasmalı çekirgelere itibar ve iltifat edenlerdir.

Haksız bir davada zirve olmaktansa, hak davada zerre olmayı tercih etmenin alâmeti, zalimlerden intikam almayı gündemden düşürmemektir. “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma!” (İbrahim Sûresi/ 42) diye buyuran bir dinin mensupları olarak, zalimlerin zulmünü unutmamız mümkün değildir. Bozulmamış, çürümemiş bir vicdan iki şeyi asla unutmaz: Birincisi zalimlerin zulmüne direnenler. İkincisi ise zalimlerin zulmü.. Harun Reşid’in oğlu Me’mun henüz çocukken, hocası sebepsiz yere ona tokat vurmuştu.

Me’mun, hocasına “Neden bana vurdun?” diye sordu.

Hocası ona sadece:

“Sus!” dedi.

Biraz konuştular. Me’mun tekrar sordu:

“Neden bana vurdun?”

Hocası yine ciddi bir sesle:

“Sus!” dedi ve konu kapandı.

Aradan 20 yıl geçti. Me’mun halife olunca, ilk iş olarak hocasını çağırttı ve:

“Bana neden sebepsiz yere vurmuştun?” diye sordu.

Hocası tebessüm ederek:

“Onu hâlâ unutmadın mı?” dedi.

Halife Me’mun:

“Asla unutmadım” dedi.

Hocası tarihe ibret olarak not düşülecek şu sözleri söyledi:

“O tokadı bugünler için vurdum. Zulme uğrayanın asla unutmayacağını öğrenesin ve kimseye zulmetmeyesin diye yaptım. Sakın kimseye zulmetme! Gördüğün gibi zulüm, yıllar geçse de kalpte sönmeyen bir ateştir.”

Evet, zalimlerin zulmünü unutan veya unutturan doğal olarak zalimlerden olmuş demektir. Zulme karşı direnmek haktır. Zalim olanların yıkılışları ise muhakkaktır. Bundan yüzyıl öncelerde hıyanetle, entrikalarla, korkunç zulümlerle, dârağaçlarıyla, emperial güçlerin destekleriyle ve içinden çıktıkları halkın değerlerine düşman olacak kadar nefret besleyecek hale getirilmiş, kuklalaştırılarak mankurtlaştırılanlar aracılığıyla elde ettikleri siperleri yitirmemek için, eski zulüm uygulamalarına sığınarak en küçük bir dokundurmadan bile nem kaparak, ‘şahısperestlik’lerine karşı çıkanlara asla merhamet edilmemesi gerektiğini açıkça haykıranlar, ‘ikonperest’ resmî ideoloji meczûblarıdır.

Zamanın ilerlemesi, nesillerin değişmesi, zulmü ve zalimleri unutturmamızı gerektirmez. Bilge insanların uyarısı, “Zulmü unutmayın. Çünkü unutulan zulüm tekrarlanır!” Geçmişte yaptıkları zulmü inkâr etmeyip gelecek için aynı zulmü tekrar edeceklerini vaad edenleri bu topraklarda yeniden iktidar ve muktedir yapmaya çalışanlar, zulmün ve zalimliğin tekrarlanmasına avanelik yapanlardır. Zalimlerin avanelerinden dine ve dindarlara fayda gelmez.

Dünyada zalimlerin en büyük yardımcıları, zulmü unutanlar ve unutturanlardır. Varlık sebepleri dine ve dindarlara düşmanlık olanların yanında duranlar, karaltılarını çoğaltanlar, zulme ve zalimlere ortaklıklarını ilan edenlerdir. Bunlar annelerine tecavüz edene baba demekten imtina etmeyen arsızlar ve hayâsızlardır. Bu topraklarda zulmün tekrarlanması için ideolojik kadroları iktidara taşımaya çalışanların dindarlık iddiaları bir vehimden öteye geçemez.

Dindarlığın en mühim pratik alâmetlerinden birisi de, zalimlerden uzaklaşmak ve zulmün iktidarına son vermek için sa’yü gayret göstermektir. Zulüm ve zalimler karşısında terk-i mücadele eyleyenler, zulmün tekrarlanmasına davetiye çıkartanlardır. Müslümanlar olarak “Cami imamları Kur’an dersi veremiyorlardı. Kur’an okunan yerleri basıyorlardı. Kur’an dersi veren veya alanları mahkemelere sevk edip ceza veriyorlardı. Arapça ezan okuyanları cürmü meşhud mahkemelerinde yargılıyorlardı, camileri, hapishane ve ahır yapmışlardı. Bağ ve bahçelerinde çalışmak mecburiyetinde olan çarşaflı kadınlar, gündüz dışarı çıkamadıklarından bağ bahçelerine geceleyin gidiyorlardı. Biz bunları bu şekilde yaşadık” diyen mazlumun şahidliğini görmezden gelirsek, yapılan zulümleri unutturursak, Allah’ın azabı bizi bulur.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Çelik
07-04-23
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
UNUTULAN ZULÜM TEKRARLANIR/1
Online Kişi: 10
Bu Gün: 12 || Bu Ay: 3.462 || Toplam Ziyaretçi: 2.232.745 || Toplam Tıklanma: 52.275.278