12 YAŞINDA SEVGİLİ EDİNEN BİR NESİL

ÂYET-İ KERÎME

Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.

Bakara, 120.

HADÎS-İ ŞERİF

Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.

Müslim, Rikak, 99.

SÖZÜN ÖZÜ

Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.

İsmet Özel

Kategori : İKTİBAS / ÇARPIK VAZİYETLER

Okunma Sayısı: 2469

Yazar: Halis Mutlu

12 YAŞINDA SEVGİLİ EDİNEN BİR NESİL

12 yaşında sevgili edinen çocuklarımız var artık…

Neresinden bakarsan bak, neresinden tutarsan tut elde kalacak; seküler yaşam biçiminin hayata nasıl sindiğinin göstergesi olan örnekler çarpıyor yüzümüze her geçen gün…

Bir yanda erken yaşta evliliği bağnazlık olarak gören bir algı ve aynı algının çocuk yaşta sevgili edinmeyi çağdaşlık olarak görmesi!

Diğer yanda dini sadece silüet haline getiren bir yaşam biçimi ve o yaşam biçiminin din olarak algılanması…

Kocaeli’nde bir vahşet yaşandı ve bu vahşet, hayatın normal seyri içinde olağan bir olaymış gibi geçiştirildi…

Olayın tek cümlelik özeti şöyle;

Saçlarını kapamayı “kapanmak” olarak addeden 15 yaşındaki bir kadın (kadın diyorum çünkü evli), 24 yaşındaki sevgilisini eve alıp 23 yaşındaki kocasını öldürttü…

15 yaşındaki bir kızın 24 yaşında sevgilisi, 23 yaşında da kocası var… (Kızın asıl yaşının 14 olduğu söyleniyor...)

15 yaşındaki kızımız, 24 yaşındaki gençle 3 yıldır birlikteymiş, yani 12 yaşından beri…

İlkokulu bitiren çocuklarımız ilk iş olarak sevgili ediniyorlar artık!

28 Şubat darbesi sadece dönemin hükümetini değil, toplumu da alaşağı etti...

İmam-Hatiplerin orta kısımlarının kapatılması, Kur’an Kursları’na yaş sınırı getirilmesi, toplumun manevi merkezleri cemaatlerin dağıtılması vs gibi birçok konu yeni bir toplum vücuda getirmenin hamleleriydi…

23 yaşındaki kocasını 24 yaşındaki sevgilisine öldürten 15 yaşındaki kızımız 28 Şubat’ın zifiri karanlığında henüz 1 (bir) yaşındaydı…

Emekliyordu ve 28 Şubat’ın kucağında büyüdü…

Gelinen noktada, “işine geldiği gibi yaşayan”, İslam’ın vaz' ettiği gibi değil, kendi beğenisine göre vücutlarını şekillendiren bir nesil türedi…

Tesettür algısı değişti… Mendil kadar bir bez parçasıyla başı örtmek tesettür olarak yeterli görülmeye başlandı…

Evlilikler, “boşanma” üzerine bina ediliyor artık…

Kızlarımızın çalışmak istemelerindeki temel argüman, ekonomik bağımsızlık… Ekonomik bağımsızlıklarını elde etmek istiyorlar; çünkü kocaya muhtaç olmak istemiyorlar; yarın boşandıkları zaman ise ortada kalmamak adına…

“Kadının kocaya muhtaç olması…”

İnsanın kulağını tırmalıyor adeta, ama şimdi moda tabir bu!

Peki, bu duruma gelinmesinde tek suçlu sistem mi?

Hiç mi Müslümanların suçu yok?

Hiç mi cemaatlerimizin, dindar ailelerimizin suçu yok?

Cemaatlerimiz bu sürede kabuklarına çekilmek, “aman bana dokunulmasın da…” anlayışı sergilemekten başka ne yaptılar?

Dindar ailelerimiz “zaman böyle, gençler bunu istiyor” diyerek yetiştirmediler mi evlatlarını…

28 Şubat öncesinde 4-5 yaşındaki bir çocuk kafasını nereye çevirse mutlaka mütesettir bir bayan görürdü…

Şimdi o çocuk 20 yaşlarında, yani evlilik çağında…

20 yaşına gelen gencimiz evlense ve bir çocuğu olsa, o çocuğun etrafında gördükleri zihninde bir tesettür algısı oluşturacak; tesettürü sadece saçları örtmek olarak algılayacak ve bu algı, eğer tesettür aslına rücu etmezse kanıksanacak!

Kur’an’ın emri değil, kişinin beğenisi kabul görecek…

Görünen köyde de bu var maalesef!