ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 4423
Yazar: Ali Ural
HZ. PEYGAMBER'DEN KORKMAYIN!

Ders kitabındaki Peygamber

Tabiatı insanın elinden alan bir dünyanın, öğretmene itiraz etmesi bir paradoks olmalı. Matematikten hoşnut, fizikten hoşnut, kimyadan hoşnut, fakat korkuyor mutlak sahibinden bilginin.

"Her Şeyi Bilen"i ve elçilerini istemiyor ders kitaplarında. Seçmeye bile razı değil. "Ya Peygamber'i seçerse çocuğum!" Oysa bir eğitim çılgınıydı okullarla yetinmeyip öğretmenden öğretmene koşan. Dine gelince, "Hayır," diyor. "Çocuk tabiatın kucağında öğrensin dini. Kendi kendine bulsun, bulunacak bir şey varsa." Bu durumda içinde kendi çocuklarının bulunduğu gemiyi batırırken elleri titremiyor. Bir eğitim şekli olabilir pekala yeni Robinson'lar üretmek. Fakat düşünemedikleri bir şey var. Tabiat öğretmeni öldürüleli çok oldu. İnsanın ağaçların ve yıldızların arasında kendini dinleyeceği bir kıtayı bulmak, bakırdan altın elde etmekten daha zor. İnsanın göğe ve kendine kulak verebileceği bir alan kalsaydı yeryüzünde "aşkın bilgi"den kaçırdıkları çocuklarını o bilgiyi kucaklarken bulacaklardı. Sönen güneşleri ve yıldızları seyreden gençler "Biz batanları seçmeyiz," diyerek "Bâkî" olanı tercih edeceklerdi. Hem Robinson Crusoe bile "Kötü" ve "İyi" seçenekleri arasında gidip geldikten sonra şöyle dememiş miydi: "Tanrı beni unutmadıktan sonra bütün dünya unutsa ne çıkar!"

Ders kitabındaki Peygamber sevindirmeli herkesi. Çocuğunuzda bulunmasını istediğiniz sıfatların hepsi O'nda, sevinin! Güvenilir olmasını istemiştiniz hep çocuğunuzun. O'nun ilk sıfatı "Emin"di. Aldatmasın kimseyi istediniz. O "Aldatan bizden değildir," demişti. Kaç kere "Doğru söyle, kızmayacağım!" diye uyardınız çocuğunuzu, yalan söylemesin tek. O yalanı münafıklık işaretlerinden biri olarak göstermiş, kendisi için yapılan abartılı övgüleri bile reddederek, "İlle de bir şey söyleyecekseniz, doğruyu söyleyin!" demişti sevenlerine. Kibirli bir insan olmaması için ne yapabilirim, diye düşünüyordunuz çocuğunuz için. O önünde heyecandan titreyen birine, "Sakin ol! Ben kral değilim. Kureyş Kabilesi'nden kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum!" diyordu.

Çocuğunun cömert olmasını istemeyen ayağa kalksın. Bakıyorum, hepiniz oturuyorsunuz. O ne kadar cömertti bilseniz. Vefat etmeden kısa bir süre önce bütün maddî varlığı yedi gümüş dirhemdi. Rabb'ine kavuşmadan önce beş dirhemin Medine'nin yoksul ailelerine verilmesini istemiş, iki dirhemi ise ailesine bırakmıştı. Vefaya gelince, en çok çocuğunuzda bu sıfat olsun istersiniz bilirim. Unutulmaktan daha ağır bir ceza var mı! Bir arkadaşı annesini şikâyet etmişti O'na, "Kötü huylu" demişti öz annesine. O razı olmamıştı bu söze. "Seni dokuz ay karnında taşırken kötü huylu değildi!" demişti, hatırlamaya davet ederek. Arkadaşı ısrar ediyordu düşüncesinde, "Ey Allah'ın elçisi! Gerçekten kötü huyludur annem!" "Ama seni iki sene emzirirken kötü huylu değildi!" dedi hemen O. Adam tatmin olmamıştı. Annesini kötülemeye devam edince, "Senin yüzünden uykusuz kalırken kötü huylu değildi!" dedi ona Elçi. Sonunda dayanamayıp, "Ama ben de karşılığını ödedim!" deyince dostu, "Ne yaptın?" diye sordu O en hayırlısı insanların. "Sırtımda taşıyarak hac yaptırdım!" dedi adam. Belli ki eğitmesi gerekiyordu arkadaşını. O güzel öğretmen, şu cümleyle noktayı koydu konuşmasına: "Bir tek doğum sancısının bile karşılığını ödemiş olmadın!"

Biliyorum en çok merhametli olmasını istemiştiniz çocuğunuzun. Ders kitaplarına girsin mi diye tereddüt edilen Peygamber, ailesine merhametliydi; elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, hamur yoğurur, ayakkabıları tamir ederdi. Arkadaşlarına merhametliydi; bir yolculukta yakacak odun toplayan dostlarından geri kalmamış, "Ben bir topluluk içinde ayrıcalıklı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam!" demişti. Güçsüzlere merhametliydi; "Hastayı ziyaret edin, açı doyurun esiri kurtarın!" diye seslenmişti bütün zamanlara. Hayvanlara merhametliydi; aç bir devenin sahibine, "Konuşamayan bu hayvana bakarken Allah'tan kork!" diye gürlemiş, susuz köpeğe su içiren bir günahkârın cennete girdiğini haber vermişti inananlara. Ağaçlara merhametliydi, bir ağaç dalının kırılmasına bir otun yok yere koparılmasına razı olmamıştı kalbi. Düşmanlarına karşı merhametliydi; Mekke'nin fethinde kendisine yıllarca kötülük yapanlara şöyle seslenmişti bineğinin üstünden: "Hepiniz serbestsiniz!"

Çocuğunuzun iyi bir insan olması için dine ihtiyacı olmadığını mı düşünüyorsunuz? O halde Dostoyevski'nin "Yeraltından Notlar"ını okuyun. Akıl irade çekişmesini ele aldığı bu eserinde, aklın bencilliği dizginlemeye yeteceğine, dinî ve ahlakî normlara ihtiyaç olmadığına inanan maddecilere bütün varlığıyla "HAYIR!" demişti Dosto.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Ural
06-04-12
E mail: zaman. com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
HZ. PEYGAMBER'DEN KORKMAYIN!
Online Kişi: 13
Bu Gün: 182 || Bu Ay: 1.822 || Toplam Ziyaretçi: 2.229.189 || Toplam Tıklanma: 52.243.580