ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 4441
Yazar: Ahmet Ay
BİR İNSAN KAZANMA USÛLÜ OLARAK TEVBE

Bazen çocuk eğitiminde fıtratı/yaratılışı unuttuğumuzu düşünüyorum. “Ağaç yaşken eğilir!” mantığıyla bu işe sarılanlar, yaşı eğmeye çalışırken, o tazeciklerin çok dalını da bilmeden kırıyorlar. Hedef ‘eğmek’ olunca, kırılanlar çok da umurlarında olmuyor çünkü. Fıtrat yön vermiyor o zaman eğitime. Allah’ın yarattığı (fıtrat), yön verilen oluyor, köreltiliyor. Herkes aynı marangozhaneden çıkmış mobilyalar gibi. Fikir aynı, not aynı, tavır aynı… Bizi, birbirimizden yalnız numaralar ayırıyor: 354 Ahmet, 355 Turan, 356 Türkan, 357 Salih… Sistem bizi yalnız bu kadar farklı görüyor. Yahut da yalnız bu kadar farklı olmamıza müsaade ediyor.

Karne dönemlerini hatırlıyorum aradan yıllar geçse bile. Zayıflarından ötürü akşam eve gitmeye korkan çocukların sokaklarda fink attığı cuma akşamlarını unutamıyorum. Kimisi, elindeki tükenmez kalemle zayıflarını iki gibi yapmaya çalışıyor. Kimisi, karnesini yırtıp “Bana karne vermediler ki!” yalanına replik hazırlıyor. Ağlayanlar var. Bildiğin, okulun merdivenlerine oturmuş; “Ben bu karneyi nasıl evdekilere gösteririm?” diye ağlayanlar var. Kimisi daha da çekingen. Olabileceklerden o kadar korkuyor ki, kafasında ölmek ama eve gitmemek var (Allah korusun). O kadar kötü birşey olarak görüyor karneyi. Hayatının dönüm noktası gibi görüyor. Sanırsınız, ahirette hesabı bu karneden görülecek. Cennet/cehennem bu notlarla belirlenecek.

Neden mi böyle oluyor? İşte karneyi aynen öyle lanse ettiğimiz için sevgili büyükler. Bunu biz yapıyoruz. Koca koca hayatları olacak çocukları; minik minik karnelerde, evraklarda boğuyoruz. Büyük ruhları, hayalleri; küçük notlarla, mizanlarla ölçüyoruz. Diyeceksiniz ki; “Sistem böyle, başarılı olmak için notlarının iyi olması şart.” Peki, sizce bu sistem Allah’ın insan kazanma sistemi mi? Yoksa bizim garip icatlarımızdan birisi mi?

Geçtiğimiz ay Nesil Yayınları’ndan okuruyla buluşan Tevbeyi Yaşayanları okurken aklıma bunlar geldi hep. Yazarı Said Demirtaş’ın peygamberler tarihinden tutun asr-ı saadete, oradan günümüz yaşanmış örneklerine kadar bir dizi kırılgan hayatı konu ettiği bu kitap, aslında her ebeveynin okuması gereken cinsten.

Mesela orada Bişr-i Hafî ve Fudayl b. Iyad gibi iki örnek var ki; gerçekten manidar. Birisi, yaşadığı şehrin meşhur sefihlerinden; diğeri yaşadığı yörenin en namlı eşkıyalarından. Birisi, alkole düşkünlüğüyle herkese illallah dedirtecek kadar meşhur bir içici; diğeri bütün kervancıların kendisinin korkusundan yaka silktiği bir yolkesici. Ama en nihayet vardıkları nokta ne oluyor? İkisi de yaşadıkları dönemin meşhur velilerinden olarak hayatlarını tamamlıyorlar. Belki kullar çoktan geçiyor onlardan, ama Allah asla vazgeçmiyor.

Tevbeyi Yaşayanlar’da anlatılan kıssalar, hayatın içinde rastladıklarım ne kadar farklı birbirinden. Biz, çocuklarımızdan ve çevremizdeki insanlardan ne kadar da çabuk vazgeçiyoruz aslında. Sanki kapı tekmiş gibi ve o kapıyı kaçırmak tüm kapıları kaçırmakmış gibi muamele ediyoruz. Allah, insanı, yüz kapılı bir saray hükmünde yaratmışken biz o kapılardan yalnızca bir tanesinin—belki sistem tarafından dayatılan bir tanesinin—açılmamasıyla çocuklarımıza eziyet ediyoruz. Yıl boyunca, karne zamanına kadar psikolojik bir gerilimin eşiğinde bekletiyoruz onları. Peki nereden biliyoruz Allah’ın o saraya o kapıdan girilmesini istediğini? Belki de Allah o çocuğa başka bir gelecek hazırlıyor. Yok mudur okulda başarısız olup da hayatta mühim yerlere gelen? Veyahut hayatta mühim yerlere gelmeyiversin; hayatta mühim yerlere gelmek, iyi insan olmanın tek şartı mıdır? Yok mudur sıradan ama iyi insan olan?

Böylesi bir okuma için Tevbeyi Yaşayanlar kitabını hepinize tavsiye ederim. “Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmak” olarak İmam Gazalî’den rivayet edilen hadisin bir rengini belki bu kitapta yakalayabilirsiniz. Allah’ın insanlara ne kadar çok fırsat verdiğini farkederek siz de sevdiklerinize hayatlarında mutlu olmaları için daha fazla fırsat verebilirsiniz. Ve en önemlisi; onlardan bu kadar kolay vazgeçmezsiniz. Çünkü Allah, umut kesmeyi yasaklamıştır. Yalnız kendisinden değil, çocuklarınızdan da…

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Ay
14-02-13
E mail: cocukaile.net
 
 
Yorumlar: 2
hasan hüseyin
hiç duymadım
Tarih : 15-02-13

bu doğruluş sitesi bana "Allah Allah hakikaten böyle!" dedirtiyor. biz çocuklarımıza her zaman derslerin nasıl?,takdir teşekkür var mı?kaç zayıfın var?diye sorarız,buna göre ölçeriz,hatta küçükken bize ısrarla doktor ol parası çok derlerdi,şimdiye kadar hiç kimse dürüst bir adam ol demedi,meslek hayatımda dersleri zayıf olan öğreci velilerinden bazıları ile görüştüğüm zaman,hocam bundan hiç bir şey olmaz deyip ümitsiz olduklarını gördüğüm zaman bende o zaman adam olsun dediğim zaman, hocam bu derslerle mi dediler, ama ben şundan da çok korkuyorum, notu dikkate alalım, ama bütün başarılı kabul ettiğimiz çocukları da tıp fakültelerine yönlendirmekte çok yanlış, insanlara sadece doktorlar bakmıyor ki, din bilgini de, hukukçu da, edebiyatçı, tarihçi, öğretmen, mühendis, işletmeci de lazım bunun da dikkate alınması gerekir, kusura bakmayın birçok çocuğumuzu, gencimizi tevbe ederek geri dönebileceğini tahmin bile etmeden, allahım bu kuluna hidayet ver diye dua bile etmeden sanki kendimiz açacak gibi, cehennemin bütün yollarını gösteriyoruz.

 
ibrahim TUNCER
SEVGİ
Tarih : 15-02-13

Ahmet Hocam, yazdığınız her yazıyı okurken içimden bir yerlerin hep sızladığını hissederim. Sanki yaralarımdan birinin üzerine basılmış gibi. Allahın insanı yaratma sebebini anlayamadığımız için o muhteşem varlığa gereken ehemmiyeti veremiyoruz. Yüce Allahın yarattığı ve iradesinde serbest bıraktığı bu muhteşem varlığı bazı aklı evellerimiz bir kalıba sokmak için yapmadıkları eziyet kalmıyor. Eğer Allah insanların tek düze olmasını isteseydi öyle yaratırdı. Allah Rasülü, eshaptan birilerinin bir yanlışını gördüğünde;Bana ne oluyor ki sizi falanca yanlışı yaparken görüyorum diyor. Bizlerse kendimiz gibi düşünmeyenlere elimizden gelse hayat hakkı bile tanımayacağız. Sanırım hepimizde sevgi eksikliği var. sevilmemişiz, sevginin ne olduğunu anlamamışız, onun için de sevemiyoruz. Sevebilmek sanırım her derdin ilacı. Eskiden bazı dervişler kendilerine katılmak isteyen gençlere sen hiç, birilerine aşık oldun mu diye sorarlarmış, olmadım derse delikanlı, o zaman sen şimdi git birilerine aşık ol ondan sonra bu kapıya gel derlermiş. Dünyadaki olumlu ve olumsuz bütün değişiklikler hep eğitimciler eliyle olmuştur. onun için bu işi yapanlar önce sevmeyi öğrenmeliler. Ya da sevme kabiliyeti olanlar seçilerek bu işlere tayin edilmeliler. Sevmek ve sevilebilmek ne güzel değil mi?

 
BİR İNSAN KAZANMA USÛLÜ OLARAK TEVBE
Online Kişi: 12
Bu Gün: 99 || Bu Ay: 1.482 || Toplam Ziyaretçi: 2.228.098 || Toplam Tıklanma: 52.234.886