Kategori : / GEÇERKEN UĞRAYAN YAZARLAR | Okunma Sayısı: 2460 |
10 Kasım perşembe sabah 06:30'da Alanya'da başlayıp 10 Aralık perşembe yine Alanya'da biten 2009 Hac intibâlarım:
“Gök kubbede hoş bir sedâ” hâtıralar...
2009 Hac hâtıralarının gönlümüzde dâimâ ayrı bir yeri ve değeri olacak.
Bu müstesna hâtıraların kıyılarında bir nebze dolaşsak...
Gönüllerde bir çeşni bırakır mı?
Ötelerden bir esinti getirir mi, bilinmez; ama his ve heyecanlarımı dostlarımla paylaşmak istedim.
2009 Hac İzleri
Lebbeyk, Allâhümme Lebbeyk...
Haydi bakalım, yola revân olalım.
Beytûllâh'a yüz sürmeye hazırlanalım
Lebbeyk, Allâhümme Lebbeyk...
Maddî temizlik, mânevi temizliğin aynası...
İhrama giriş, ahirete hicret gibi...
Bir bakıma herkes aynı, bir bakıma herkes farklı,
“Kesrette Vahdet”
Mekke:Çetrefilli insan. Değişik vasıfta dağlar.
İşte mütevâzi vâdide kâinatın merkezi: Kâbe...
Ve Beyt-ül atîk, makâm-ı İbrâhîm.
Büyük ihsan; Mültezem.
Hemen yanı başında Hicr-i İsmail.
Adem(a.s.) beri tavaf edilegelen Mescid-i Harâm
Tavaf: Kâinatın özü akış...
Ne karışma, ne karıştırılma
Allâhü ekber, Allâhü ekber, Allâhü ekber velillehilhamd
Gönüllerde biriken tortular erisin ki râhmet işlesin.
Taşlaşan kalpler yumuşasın ki şefkat, merhâmet kanatları açılsın.
Ve Vuslat-ı hakîkiden bir koku alınsın.
Görebilene, duyabilene işaretler.
Mâverâya ait sesler, derûnî soluklar.
Safâ ile Merve arası: Hasretin koyusunda arayış.
“Her arayan bulamaz ama bulanlar arayanlardır.”
Ve mükâfat, her derde devâ: Zemzem
Hazreti Hatice kadınların efendisi...
Evi, acep neresi?
Dar-ül erkamın evi hani?
Teberrüken, birkaç dakikacık ders okusaydık.
Ah! Resûlullâh'ın doğduğu ve büyüdüğü mekân!
“Araya araya bulsam izini, izine sürsem yüzümü.”
En kutsî hâtıraların yaşandığı yerler...
Niye aslî haliyle muhafaza edilemedi?
Tahrip, hiç mi vicdanları sızlatmadı?
Ey! Beytül Atîk yoksa senin yanında senden uzakta mıyız?
Yalnızlık çaresizlik, pişmanlık denizinde yüzen insan:
Bir ışık, bir işaret ve kurtuluş noktası;
Mâhşerin izdüşümü Arafât.
Vuslatın gerçekleşmesi, düşmanın netleşmesi
Duruş ve kararlılığın sürekliliği; Müzdelife
Tereddütsüzlüğün düşmana karşı koyuşun mekânı,
Hz. Hâcer, İsmail ve İbrâhîm(a.s.) sünnetinin icrâ yeri Minâ.
Gönüllerde ferahlık, ruhun aynası gözlerde neşve
Tavâf-ı ziyâret, Sa'y tamamlanan Hac ve...
Derken, hüznün yağmurunda Vedâ Tavâfı:
Aman ayrılık, yaman ayrılık derûnumu yakan ayrılık
“Dinle neyden hikâyet etmede,
Ayrılıklardan şikâyet etmede.”
Bir ümit, bir teselli Medîne:
Teselli olunan, teselli bulunan
Resûlullâh-ı bağrına basan
Sükûn ve munîs mekân.
Seyyid-i Nebî mesajını orada inkîşafa erdirmedi mi?
İki cihan serveri burada medfûn değil mi?
Kâinat O'nun yüzü suyu hürmetine yaratılmadı mı?
Öyle mütevazi, öyle bizden ki;
“Kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum”
“Bende insanım. Kalp hüzünlenir, göz ağlar”der.
O bizden, bî-iznillâh biz de O'ndanız.
Dosttan, yârenden, evlâd ü iyâlden ve bizden;
Essalâtü vessalâmü aleyke yâ Resûlullâh
Essalâtü vessalâmü aleyke yâ Habîbullah.
Cennet bahçesi olarak müjdelenen yer:
Ravza-i Mutahhara
O'nu simgeleyen koruyan:
Kubbet'ül Hadrâ.
Ravza-i Mutahharayı kuşatan çevreleyen mekân:
Mescid-î Nebevî
Nâbi'nin ikazına kulak verelim:
“Sakın! Terk-i edebden kûy-i mahbub-i hüdâdır bu.
Nazargâh-ı ilâhîdir makam-ı Mustafâ'dır bu.”
Bedir, Uhud ve Hendek:
Ân'a ve geleceğe dair işaretler.
Emânetin vebâli...
Ve bütün sıkıntıların O'nun muhabbetinde eriyişi.
İnsan mayası hasretle yoğrulur.
Ehl-i gönül ayrılık ateşinde nasiplenir.
Kısmete düşenle hem hâl olunur.
Râhmet-i Râhmanda şefâatine ulaşılır.
“Lâ ilâhe illâllah” sancağı altında toplanılır.
Essalâtü vessâlemü aleyke yâ Resûlullâh
Essalâtü vessâlemü aleyke yâ Rasûle Rabbilâlemîn...
Orhan Uğurlu
23.11.2009
Saat:10:00
Yazar: Orhan UĞURLU |
13-01-10 |
||
E mail: hanorhanugurlu@hotmail.com | Tweet | ||