ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / AKTÜALİTE
Okunma Sayısı: 2027
Yazar: Ahmet Mercan
ANNESİ MEDYA OLAN YENİ BİR KUŞAK!

...

Ciddi bir sorun karşısında, karanlık / örtü imkanı nasıl kullanılacak diye düşünenler Gezi Parkı olaylarıyla cevabı almış oldular. Ancak ortaya çıkan, ateşli silahlardan daha tehlikeli bir duruma denk düşüyor.

İnsanların meramlarını anlatıp rakibi yenmek, boşa düşürmek adına merkeze yalanı koyarak hareket etmeleri, sorunun yaşanan meseleden daha ciddi mahiyet içerdiğini ortaya koyuyor.

Cezadan müstağni olduğunda insanın yalan konuşabildiğini, iftira, abartı, fitne, kışkırtma yapabileceği istisnai bir durum olarak ve toplumun yüzde beşe varmayan oranına verilirken, görülen tabloda bu oran kitleselleşmiş istisnalar dışarda kalmış.

İşin daha da vahim tarafı bu tutum iki cenah içinde geçerli. Kendini dindar görenlerin de, oransal olarak az olsa da, bu durumdan pay aldıkları ortada.

Anlaşılıyor ki, bundan sonraki mücadeleler, gecenin / karanlığın sağladığı öznesiz ortamların biçimlenmesiyle yapılacak. Yalanın merkeze oturduğu, komşuları; fitne, iftira, abartı, kin duygusunun rolleriyle yürürlükte olacak. Yüz yüze, mertçe yapılan meydan savaşları tarihin sayfaları arasında, birer hatıra, kıssa olarak anlatılacak, veya saflık düzeyinden yakalanıp mizaha konu edilecek.

Sosyal düzende insanların durumu, orantısal olarak  birbirini etkiler. Yönetilenle yöneten ilişkisinde de insan unsurunun benzerlikleri, bu yansımalardan kopuk değildir. Gecede havuza bir damla sütün düşmediği yerde, istisna yok. İstisnanın olmadığı yerde suçlamaya muhatap olacak bir kişi ve grup da yok demektir. Öyleyse istisnasız, hep birlikte şu soruyu sormak zorundayız:

İnsana ne oluyor? Bize ne oluyor?

Gecenin suçu yok? Karanlık insanın niyetinin emarını alıyor ve önüne koyuyor. İlginçtir, insan filmine bakmıyor, ilgilenmiyor; her şey normalmiş gibi devam ediyor.

Böyle bir ortamda doğrunun ortaya çıkması, yanlışın anlaşılması muhaldir. Kirletme becerisinin yarıştığı zeminde iyi yok! Çünkü o zemin; aklın mantığın devreye alınmadığı "yenme" duygusunun, ne pahasına olursa olsun, kaydıyla gözü karalığa dönüştüğü yerdir.

Vicdan olarak tanımladığımız, fıtrat, öz diye kast ettiğimiz insanın hızlı karar mekanizması hukukun teminatı olarak kabul edilir. İnsanların çoğunun, bir anda da olsa, haksızlık yapmayacağına olan inanç adalet duygusuna olan güvenden, diğer bir deyişle yaratılıştan taşınan öze olan güvenden kaynaklanır. Böyle olmadığında şehirler en vahşi ormandan daha tehlikeli olur.

İnsanın ortaya çıktığı veya vahşete yöneldiği yer cezanın olmadığı yerde yaptığıyla ilgilidir.

Tamamen serbest kaldığı bu durumda, kalbindeki değer onu haksızlık yapmaktan alıkoyarsa, erdemini muhafaza ediyor demektir. Böyle bir ortamda haksızlığa meylediyorsa, insan kendine; yaratılış amacına yabancılaşmıştır. Müslüman kimliği böyle  bir sınanmada ortaya çıkar. Allah'ın(c.c) rızasına mugayir iş yapmamayı şiar edinen mümin, böylesi durumlarda öfkesini dizginleyemiyorsa ciddi sorgulamaya ihtiyaç vardır.

İslam toplumunun güvenlik yükünü kilitler, güvenlik güçleri değil, kalpteki değerin sahibinin yüce hatırı sağlar.

Bir başka gezegenden gelmiş kadar topluma, tarihe yabancı bir kitle ortaya çıktı. Medya nesli, ben kuşağı v.b. isimlerle adlandırılan kuşağın sosyolojisi anarşizmle nihilizmin yeni sentezi, son versiyonu olarak tebarüz ediyor. Tek kutsalları özgürlük dedikleri, canlarının istediğini yapabilmek ve kimseye hesap vermemek. Bütün bağları koparmak, dini dahi araç görmek bu kuşağın temel özellikleri. İmajlar üzerinden sembolleri kutsayarak, yalnızlıkla baş etmeye çalışıyorlar. Cezanın olmadığı yerde ortaya çıkıyorlar!

Yeni insan tipi sorumluluğun semtine uğramak istemiyor. Bu da sorunun temelini oluşturuyor.

Hayat imajını yüklenen havuz, bir kaç kova suyu kaldırabilir ancak, iyiliğin sembolü sütün oranı azaldığında hayatın dengesi bozulmuş oluyor.

Yazının tamamı için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Mercan
14-06-13
E mail: dunyabulteni.net
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ANNESİ MEDYA OLAN YENİ BİR KUŞAK!
Online Kişi: 15
Bu Gün: 85 || Bu Ay: 1.468 || Toplam Ziyaretçi: 2.228.059 || Toplam Tıklanma: 52.234.633