ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / AKTÜALİTE
Okunma Sayısı: 1787
Yazar: Mümtaz'er Türköne
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI ASLINDA NEYDİ?

Meclisteki başörtüsü

Aslında en doğalı, yasağın önce Meclis’te kaldırılmasıydı; çünkü her vekil temsil ettiği tercihlerle orada oturuyor. Kimsenin tarafsızlık beklentisi yok; tersine taraf olduğu için orada.

Demokrasinin üzerindeki gölge çekilince, kimsenin itiraza mecalinin kalmaması bu yüzden. Yine de büyük bir devrim. Üstelik CHP’nin itirazlarına rağmen nispeten sessiz-sedasız gerçekleşen bir devrim. CHP bile kendi içinde ılımlı tepki vermeyi tartışabildiğine göre, devrim tamamlanmış durumda.

Merve Kavakçı’nın nerdeyse tekme-tokat kovulduğu tarihin üzerinden tam 18 yıl geçmiş. Bunun 11 yılı, AK Parti iktidarına ait. Hep en zor olan sembolleri değiştirmektir. Türkiye derin bir yarayı sükunet içinde kapattı. Aslında normal olana, doğal olana geçildi. Kimse merak etmesin: Artık geri dönüşü yok; çünkü başörtüsü sorunu aslında başörtüsü sorunu değildi. Peki neydi? Bir iktidar sorunuydu. Devlet içindeki iktidar mücadelesi sona erdi. Dolayısıyla başörtüsü sorunu da kendiliğinden buharlaşıp ortadan kalkmış oldu. Normal olanı hissedebilmek için başörtüsü yasağının garip ve çetrefil özel hikâyesini hatırlamamız lâzım.

Totaliter iktidarlar özel hayatın derinlerine nüfûz etmek mecburiyetindedir; başka türlü kalıcı olamazlar. Marksistlerin ve faşistlerin hayatın her alanını düzenleyen kapsamlı teorilerini ve ince tekniklerini hatırlayın. Çok zahmetli, çok yorucu bir iş. Hata yapma ihtimali her zaman yüksek; çünkü yukarının dediğini aşağıdaki hep yanlış anlar. İşin içine kişisel hesaplar girer. Kaş yaparken göz çıkar. Bu yüzden totaliter dönemlerin kara mizahı çoktur. Hayatın bütün alanlarını kucaklayacak bir teoriyi geliştirmek ve uygulamak yerine mütevazı davranmak daha kolay. Otoriter yönetimler, iktidarı ellerinde tutmak için, özel hayata uzanan bir-iki araçla yetinirler. Türkiye’de başörtüsü sorunu, dikta yönetimlerin topluma müdahalesinin en işlevsel aracı oldu. Otorite kendini yasakla gösterdiği için, başörtüsü yasağı devlet düzeninde ayrıcalıkları sürdürmenin gerekçesi oldu. Bir yasak koyuyorsunuz, toplumu en hassas noktadan bir nefs müdafaasına zorluyorsunuz. Bu nefs müdafaası meşguliyeti bile tek başına halkın kendi iktidar hakkının peşine düşmesini engelliyor. İnsanları inancı, iffeti gibi en hassas yerinden vuruyorsunuz. Özel hayatın masuniyeti ortadan kalkıyor, insanların bireysel dünyalarına müdahale edip ortalığı karıştırıyorsunuz. Onlar başörtüsü yasağını tartışırken siz saltanat sürüyorsunuz.

Başörtüsü yasağı, zorba azınlıkları iktidarda tutmanın aracı olarak geliştirildi ve gördüğü her canlı muhalefette daha da yerleşti. “Ülkenin savunması ile görevli askerin, kadınların başındaki örtü ile ne alıp veremedikleri olabilir?” sorusunun cevabı, askerî vesayet düzeninin iktidar aracı olarak bu yasağa dayanmasında saklıydı. Yasak varsa, bu yasağı uygulayacak ve uymayanları zorlayacak bir güce ihtiyaç vardır. Neredeyse tek başına başörtüsü yasağı, askerî vesayetin en abartılı gerekçesi olarak kullanıldı. 12 Eylül cuntasının giderayak getirdiği Kürtçe yasağı da, benzer bir iktidar aracı olarak tasarlanmıştı. Ömrü daha kısa oldu.

Değişen ne? Başörtüsü yasağını koyan ve sürdürenler mi ikna edildi? Hayır, sadece başörtüsü yasağı ile sürdürülen iktidar düzeni sona erdi. Türkiye’de ayrıcalıklarını bu yasağa borçlu olan kimse kalmadı. İktidar halkın eline geçti ve yasağı koyan otorite ortadan kalktığı için yasak sona ermiş oldu. Geride bir yığın trajedi ve hakkı yenen, mağdur olan insan hikâyesi kaldı. Zamanında bu yasağa anlam veremeyenler, yasağın sona eriş biçimine bakıp artık anlamsızlık duygusundan kurulmuş olmalı. Yasağı sürdürmek için darbeler yapıldı, bir yığın plan yapıldı. Kaldırmak için ise hiçbir şey yapmaya gerek yok. Meclis’te milletvekilleri başörtüsünü takıp içeriye giriyorlar. Meğerse ne kadar kolaymış?
...

Yazının devamı için tıklayınız.

Yazar: Mümtaz'er Türköne
01-11-13
E mail: zaman.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI ASLINDA NEYDİ?
Online Kişi: 12
Bu Gün: 108 || Bu Ay: 7.920 || Toplam Ziyaretçi: 2.240.434 || Toplam Tıklanma: 52.356.810