ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 2941
Yazar: Faruk Beşer
TALEBE EVLERİNE İSLÂMÎ BAKIŞ

Özel hayatın korunmuşluğu ve öğrenci evleri

Önce şunu teslim etmeliyiz: Dinimiz ve hukukumuz hiç kimseyi evinde ne haltlar karıştırıyor diye izlememize izin vermez. Hatta işin önemine vurgu yapmak için Allah Rasulü, kişi evini gizlice gözetleyenin gözünü çıkarsa ona ceza yoktur, buyurur.

Ama özel hayatın dokunulmazlığını haklı olarak savunurken konunun ahlaki boyutunu da görmeliyiz.

Bir üniversite hocası olarak fark ettiğimiz ve yıllardır mustarip olduğumuz konulardan birisi kızlı erkekli öğrenci evleridir. Diyebilirim ki, öğrencilerin dörtte biri kız erkek beraber kalırlar. Birden çok kız erkeğin topluca kaldıkları da vardır.

Batı normları adına, özgürlükler ve çılgın liberalizm adına bunda bir sakınca görmeyenler olabilir. Ama bu bizim hem milli hem de dini değerlerimize aykırı bir yaşam tarzıdır.

Dini bir duyarlılığı olmayan ama vicdanı ve doğası henüz bozulmamış insanlar bile bundan tiksinirler, hayâ ederler. Çünkü bu durum insanlığın hayvanlıktan da aşağı indirildiğinin bir tezahürüdür. Nikâhı meşruiyet sebebi kabul etmeyen hiçbir inanç sistemi yoktur.

Hiçbir hayvan dişisinin yanında başka erkeklerin olmasını istemez. Bu durum cinsiyetin doğasına aykırıdır.

Dini duyarlığı olmasa da hayâ duygusunu yitirmemiş hiçbir anne baba kızlarının karma bir öğrenci evinde ne idüğü belli olmayan erkeklerle birlikte kalmasını istemez. Hatta özgürlük adına, mevcut yönetime karşıtlık adına bunu savunanlar bile kendi kızlarını asla böyle bir ortamda bırakmazlar.

O zaman işin içinde bir şeytanlık aramak gerekir.

Meselenin iki yönü vardır:

Birincisi ve makul gibi görüneni, sonuna kadar özgürlük felsefesidir. Ama bunun da alelıtlak mümkün olmadığı açıktır. Çünkü hiçbir insan her arzusunu gerçekleştiremez. Bu hem fiilen mümkün değildir, hem de başkalarının arzularıyla çatışma anlamına gelir. Mesela ben fezaya uçmayı arzulasam bunu yapamam. Gördüğüm güzel bir saraya sahip olmak istesem bu başkalarının arzusuyla çatışır, kavga çıkar ve maksadıma ulaşamam.

O halde bu dünyada sonsuz bir özgürlük hayaldir, imkânsızdır.

Özgürlüğün hiçbir alanı yoktur ki, orada tabii ya da hukuki sınırlamalar bulunmasın. Cinsel özgürlük de böyledir.

Hayâyı, dini ve iffeti bir yana koyalım, böyle bir özgürlüğü istemek her şeyden önce akla ve eşyanın tabiatına aykırıdır.

Bunun için bütün hukuk sistemleri özgürlüklerin sınırlandırılacağını kabul etmek zorunda kalmışlardır. Mesele bu sınırlandırmanın nasıl ve neye göre yapılacağıdır.

Meselenin ikinci yönü, istenmeyen yönetime karşı gösterilen tepkidir. Sen öyle diyorsan ben bunu yanlış da olsa savunurum inadıdır. Birileri de, inadına içki içmediler mi, inadına sigara içmediler mi?

Bizim açımızdan bakınca, insanda hayâ denen fıtrî, yani ilahi bir program vardır, çirkinliklere ilk tepkiyi bu duygu verir. Kırmızı ışık gibi yanar söner ve hatırlatmada bulunur. Sonra akıl ve diğer kabuller devreye girer. Halk tabiriyle, haya perdesi yırtılınca da kötülüklerin ilk bariyeri ortadan kalkmış olur. Şu hadisin dediği gerçekleşir:

'Bütün peygamberlerden gelen ortak bir sözdür ki, utanmıyorsan dilediğini yapabilirsin'.

Ama haya programı devreden çıkanlar için bunun hiçbir anlamı yoktur. Tıpkı âmâların rengi algılayamadıkları gibi.

Anlaşılan bir süre daha, peşine takıldığımız Batı'nın yaptığı her pisliği özgürlük sanmaya devam edeceğiz. Allah Rasulü'nün mucize gibi bir sözü bunu anlatıyor:

'Siz önceki milletlerin izini adım adım karış karış izleyeceksiniz, hatta onlar gidip bir keler deliğine girseler siz de oraya gireceksiniz. Yahudileri ve Hıristiyanları mı kastediyorsunuz, dediler. Evet, başka kim olabilir, buyurdu'.
...

Yazının devamı için tıklayınız.

Yazar: Faruk Beşer
08-11-13
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TALEBE EVLERİNE İSLÂMÎ BAKIŞ
Online Kişi: 8
Bu Gün: 416 || Bu Ay: 874 || Toplam Ziyaretçi: 2.226.482 || Toplam Tıklanma: 52.218.749