ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / AKTÜALİTE
Okunma Sayısı: 1649
Yazar: Ali Bayramoğlu
HÜKÜMET VE CEMAAT...

Başbakan dershanelerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Sözleri arasında üç noktanın altını özellikle çizmek gerekir.

1. Dershanelerin kapatılması girişiminin bir iktidar kavgasından çok, yıllardır arzu ettikleri bir 'dönüşüm'ün sonucu olduğunu söylüyordu.

2. Ancak Gülen cemaatinin ve yayın organlarının bu meseledeki tavrını hükümete yönelik 'kara kampanya' olarak tanımlamaktan geri kalmıyordu.

3. Ve en önemlisi 'bütün bir eğitimi cemaatin kurumlarına teslim etmek gibi bir anlayışın içinde olamayız' diyordu.

Bu üç nokta bir bütün olarak bize şunu söylüyor:

Hükümetin özel dershaneler girişimi başlangıç niyeti itibariyle cemaatten bağımsızdır, ancak bugünkü dengeler ve vereceği sonuçları itibariyle cemaatle yakından ilgilidir...

Adım adım gidelim...

Hükümetin dershanelerle ilgili ilk niyet beyanı 2009 yılına aittir. 2009 ise cemaat ve AK Parti ittifakının zirvede olduğu yıldır.

Doğrudur...

Ancak başka bir doğru da cemaatin en önemli cihazının 'insan üretim merkezi olan üniversiteler ve üniversitelere açılan kapı olan dershane- ler' olmasıdır..

Üniversiteler açısından bakıldığında AK Parti iktidarı döneminde 20'ye yakın yeni açılan üniversitenin en hafif tabiriyle cemaatle temas içinde olduğu biliniyor. 100 üniversite hedefini ise cemaatin bizzat ileri gelenleri dillendiriyor.

Bugün üniversiteye giriş düzeyini belirleyen en az okullar kadar dershanelerdir.. Cemaatin dershaneleri ise en etkili ve başarılılar içinde yer alıyor, 'Işık Evleri'yle birlikte 'öğrenci dönüştürme ve yerleştirme' açısından son derece başarılı oluyorlar.

Açıktır ki, cemaat için yeni yollar bulana kadar dershanelerin kapatılması 'toplumsal ve siyasal stratejisi'nin ya da büyük 'ahlak projesi'nin sekteye uğraması demektir.

O zaman görmek gerekir: Gerek Fethullah Gülen'in ABD'den yaptığı sert açıklamaların gerek cemaat yayın organlarının estirdiği fırtınanın temelinde 'eğitimin niteliği tartışması' değil, 'eğitim alanının denetimi meselesi' yatmaktadır

Peki cemaat açısından mesele böyle de hükümet açısından çok mu farklı ? Mesele siyasi iktidar için şu aşamada sadece bir eğitim kurumu düzenlemesinden mi ibaret?

Hayır...

Denetim kavgası hükümet açısından da barizdir.

Ve mesele sadece eğitimle sınırlı değildir.

Şubat 2012'de yaşanan MİT krizi bir ittifakın bir pay kavgasına, bir çatışmaya dönüşünün ve çöküşünün başlangıç noktasıydı. (*)

Bu aşamadan sonra gerek özel mahkemeler gerek emniyet istihbarat düzeyinde kontrolün elden çıktığını, buralarda atılan adımların kendi aleyhine dönmeye başladığını düşünen hükümetin neler yaptığı malumdur.

Cemaatin hakim olduğu yapıların üzerine gidilmiştir. Önce İstanbul Emniyeti'ndeki istihbarat birimi dağıtılmış, ardından özel yetkili mahkeme ve savcılıklar kaldırılmış, bunu takiben Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü'nde İstihbarat Dairesi tümüyle tasfiye edilmiş, kritik yerlerde bulunan cemaat mensuplarına karşı süregiden bir politik hassasiyet ortaya çıkmıştı.

Buna karşılık cemaat de kendi- sini açık siyasi aktör haline getiren çatışmacı yanıttan geri kalmadı.

Cemaat gazeteleri, kurumları ve bizzat Fethullah Gülen, zaman zaman ültimatom gücünde açıklamalarla hükümeti, özellikle Başbakan'ı hedef alan, an azından karşılarına alan bir istikamet tutturdular. Gezi olaylarıyla birlikte AK Parti'ye karşı icraatları açısından açık muhalefete geçtiler, tüm muhalif unsurlara bünyelerinde yer ve değer vererek 'demokrasi cephesi görüntüsü'nde bir yıpratma politikası izlediler..

Velhasıl çatışma eski ve açık.

Dershaneler meselesi de, kim ne derse desin çıkış noktası farklı bile olsa, bu çatışmanın içine oturuyor. Başbakan'ın, 'bütün bir eğitimi cemaatin kurumlarına teslim etmek gibi bir anlayışın içinde olamayız' sözlerinin anlamı burada karşılığını buluyor.

Bu konudaki yorum ve siyasi açıklamaların gösterdiği gibi muhafazakar kesimde açık çatışma ve çatışmayı dillendirme geleneği zayıftır.

Ama bu kez farklı.

Kırılan kol yen içinde kalmıyor.

MİT krizi sırasında Ruşen Çakır Vatan Gazetesi için benimle bir söyleşi (**)yapmıştı. 'İslami kesim içinde tarihin en büyük kavgası yaşanıyor' sözünü başlığa çekmişti.

Evet öyle ve sürüyor.

(*)(http://yenisafak.com.tr/yazarlar/AliBayramoglu/buyuk-kavga-fidana-davet-bardagi-tasiran-son-damla/30990) (http://yenisafak.com.tr/yazarlar/AliBayramoglu/iktidar-kavgasinin-kokleri/31003

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/AliBayramoglu/bir-ittifakin-cokusu/39171

(**)http://www.internethaber.com/ak-parti-akp-cemaat-fethullah-gulen-meclis-rusen-cakir-ali-bayramoglu--403141h.htm

http://haber.gazetevatan.com/%93cemaatin-ne-oluyor-nereye-gidiyoruz-diye-sormasi-gerekiyor%94/432847/4/Gundem

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Bayramoğlu
22-11-13
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
HÜKÜMET VE CEMAAT...
Online Kişi: 13
Bu Gün: 84 || Bu Ay: 7.896 || Toplam Ziyaretçi: 2.240.399 || Toplam Tıklanma: 52.356.103