ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 2798
Yazar: Ömer Lekesiz
CEMAAT VASFINI KAYBETMEK

Korumayı korumak artık çok zor

Liderin suçsuzluğu esastır, onun suçlu olma ihtimalinin belirdiği ya da onun da kendisini şu ya da bu nedenle savunmaya kalkıştığı anda bu esas zedelenmiş demektir.

Ortada bir operasyon var ve hukuki kaideler, sonuçları kesinlik kazanıncaya kadar onun içeriğiyle ilgili görüş belirtilmemesini, yorum yapılmamasını gerektiriyor.

Ne var ki, dile düşmeyen, ihtimal olarak konuşulmayan, habercilik adına kişilik haklarını ayaklar altına almayan hiçbir şey de hemen hemen kalmamış gibidir.

Bunlardan görebildiğim odur ki, Başbakan'ın rüşvete ve rüşvetçilere karşı takındığı tutumun son derece net ve kendisiyle ilgili 'liderin suçsuzluğu esasına' halel getirmeyecek bir açıklıkta olduğudur.

Buna karşılık operasyonda parmağının bulunduğu sağır ve dilsizler tarafından da işaret edilir hale gelen Hizmet Örgütü açısındansa söz konusu esasın telafisi, tamiri mümkün olmayacak bir şekilde zarar gördüğüdür.

Bu manada Hizmet-İktidar çatışmasının nedenleri beni ilgilendirmediği gibi, kesinleşmeyen bilginin değersizliği açısından Hizmet Örgütü'nün operasyonla ilişki derecesi de beni ilgilendirmemektedir.

Yukarıda belirttiğim bağlamda beni asıl ilgilendiren, zedelenen suçsuzluk esasına bakarak ilgili ve doğru yorumlara katkıda bulunmaktır.

İlk biriminin oluştuğu tarihten bugüne 'cemaat' ihlas, samimiyet, fütüvvet, gayret, uhuvvet vb. kelimeler üzerine oturan bir olgudur.

Söz konusu kavramlar o cemaati bir kayanın sağlamlığınca ayakta tutan ama aynı zamanda bir su terazisinin içindeki hava kabarcığı gibidir. Çok hafif bir dokunuşta ölçüsü olduğu şeyin bozulduğunu gösteren bir ahenge, narinliğe, hassasiyete sahiptir.

Önceki yazımda Hizmet Örgütü'nün dünyevileşmeye, kapitalistleşmeye yüz tutan kurumsal yapısı üzerine düşün(ül)mesinin gerekli olduğunu belirtmiştim.

Her şeyden önce bu konuda meydana gelen gecikme ve gidişatın her geçen günle daha vahim bir hal alması karşısındaki pasiflik örgütün cemaat olma niteliğini tek başına sorgulanır hale getirmiştir.

Yaşanan son hadisede ise örgüt medyasının hukuki zorunlulukları ayaklar altına alan yayınlarıyla kendisini şer cephesiyle eşitlemesi de bu sorgulanır hale gelmenin üzerine tüy dikmek şeklinde tahakkuk etmiş gibidir.

Şundan ki, rüşvet hiçbir şekilde makulleştirilemeyecek derecede açık bir ahlaksızlıktır.

Ancak ihtimal seviyesindeki bir ahlaksızlığı yalan haberle, ilgisiz görüntülerle ihtimal katından gerçeklik katına yükseltmeye çalışmak ve bunu rüşvete karşı bir tutum değil, iktidarı yıpratmanın bir nedeni olarak kullanmak da en az rüşvet kadar açık bir ahlaksızlıktır.

Bununla da yetinmeyip kendi ahlaksızlığına yayın, dedikodu yoluyla taraftar kazanmaya, gönülleri kendine doğru eğriltmeye çalışmak da üçüncü bir ahlaksızlıktır.

Kendi liderinin dilinden 'kasetçilik potansiyeli'ni ifşa eden, amirlerinden habersiz olarak operasyonda yer alan polislerle ilgili soruşturma amaçlı değişiklikleri 'deprem' olarak niteleyen bir örgütün yüklediği durum onun 'cemaat' olma niteliğinden sıyrıldığına karine teşkil etmez mi?

İş bu noktaya gelince cemaati cemaat yapan ihlas, samimiyet, fütüvvet, gayret, uhuvvet vb. onu belirlediği kadar da onun koruyucu kalkanı olan kavramların kendisi ikinci bir koruyucudan mahrum kalmaz mı?

Örgüt, (iftira, dedikodu, gerçek vb. nasıl nitelersiniz niteleyin) bu nedenlerle üzerine yapışmasına neden olunan şeylerden yani korumayı koruyan manevi destekten de yoksun kalmaz mı?

Kastettiğim ikinci korunma Müslümanların duasıdır; samimiyetinde de samimi olan iyi niyetli desteğidir.

Bunu şu nedenle önemsiyorum. Kutsi bir Hadis'te Allah 'Cihat ediniz ki, sizin elinizle cihad edeyim' buyuruyor. Cihadı en geniş anlamıyla alırsak o insani ve İslami bir hayatın şartıdır. Bu manada dua da bir cihattır. Ondan nasibi kesilen ister insan, ister cemaat olsun 'Gayretullah'tan nasibini kendi gayretiyle, iradesiyle kesmiş demektir. Gayretullah'ın dışına düşene ise artık kimse yardım edemez.

Dolayısıyla, yukarıdaki belirlemelerimiz eşliğinde ulaşabileceğimiz sonuç şudur:

Hayattır değişir; yarın olaylar gerçeğine kavuşup netleşir ama örgüt artık cemaat olma vasfını tekrar talep edemez. Çünkü belirttiğim gibi cemaati cemaat yapan su terazi bozulmuş, kormanın koruması tükenmiştir.

Geriye çekilip, 'üç günlük dünya için buna değer miydi' diye sorabiliriz artık.

Elbette bu soruya muhatap olabilecek nitelikte birileri kalabilmişse...

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ömer Lekesiz
21-12-13
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
CEMAAT VASFINI KAYBETMEK
Online Kişi: 31
Bu Gün: 273 || Bu Ay: 1.221 || Toplam Ziyaretçi: 2.227.441 || Toplam Tıklanma: 52.227.570