ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 3688
Yazar: Kerime Yıldız
GÜL'E DÂİR

Anadolu’da, havanın soğuk olmadığını ima eden bir söz vardır. “Dışarıda, gül üşümüyor.” Ne kadar latif bir ifade!

Havayı, gül ile tarif etmek ilginç değil mi? Sadece hava mı? Bizim insanımız gülünce, yüzünde güller açar. Çocuklarına gül gibi bakar; gül gibi geçinir gider. İncitmek istemediğini, gülden ziyade üflemez. Sevdiği gül yanaklı, gül endamlıdır. Üzerine, gül koklamaz.Gülü sevince dikenine katlanır. Tatlısı güllaç, böreği güldür. Nakışında, dantelinde, oyasında, gül eksik olmaz. Kısacası, gül, hayatının her yerindedir. Bilerek ya da bilmeyerek…

Gül, eskiden beri Romalılarda, Yunanlılarda, Araplarda ve İran’da  çok itibar gören, kudsiyet atfedilen bir çiçekdir. Bizdeki itibarının ise çok hususi bir sebebi vardır.

Rivayete göre sahabeden bir kadın, Peygamberimizin uykuda terlediğini gördü. Bu ter boncuklarını, bir şişeye koydu. Yüzyıllardır, gülabdanlardaki  gülsuyu, işte  bu şişede biriken ter aşkına ikram olundu.

Süleyman Çelebi’yi,

“Terlese güller olurdu her teri / Hoş direrlerdi terinden gülleri”

 Yunus’u ise

“Sordum sarı çiçeğe gül sizin neniz olur
Çiçek eydür derviş baba gül Muhammed teridür “ diye, bu şişedeki ter aşkı coşturdu.

Başka bir rivayet ise şöyle:  Mirac gecesinin meşakkatinden dolayı Peygamberimiz, Cebrail ve Burak terlediği zaman, Burak’ın  terinden sarı güller, Cebrail’in terinden kırmızı güller, Peygamberimizin terinden beyaz güller meydana geldi.

İşte, ecdadımızı, sadece bahçesinde değil, şiirinde, yemeğinde , nakışlarında, kadınlarının adlarında, “mübtela-yı gül” haline getiren bu ter kokusudur.

 İzzet Ali Paşa’nın lale hakkında,

“Mazhar-ı ism-i celâl olmasa hakkâ lâle
Bulamazdı bu kadar rütbe-i vâlâ lâle”(1)

dediği misal,  gül de  Hazret-i Peygamber’in teri gibi kokmasaydı böyle itibar göremezdi.

Anadolu’da,  Ahmed, Mehmed veya Mustafa’sız ev olmadığı gibi  gülsüz ev de olmaz. Her evde, Güllü, Gülistan, Gülbahar, Gülbeyaz veya herhangi bir güle rastlanır.

Bu, milletimizin hem köyünde, hem sarayında böyledir. Güllerin Efendisi’nin müjdesine mazhar olan Mehemmed Han doğduğu zaman babasına haber verilince, “Bağ-ı Murad’da , bir gül-i Muhammedi açıldı” diyerek şükreder.

Babürşah’ın  kızlarının isimleri Gülrenk, Gülbeden, Gülçehre’dir .

Adında gül olmayan dahi, adının izahını gülle yapma zarafeti gösterir. Namık Kemal’e adını sorduklarında gülün ortasına “ma” eklenince isminin ortaya çıktığını anlatan şu beyiti söyler.(Gül, kef ve lam ile; kemal,  kef , mim, elif ve lam ile yazılır.)

Bir katre “ma” düşünce “gül”ün kalb-i pâkine
İsmim yazıldı her varak-ı  tâb-nâkine  

Gül ,  O’na benzediği için güzeldir. O’nun teri gibi koktuğu için muteberdir.  Velhasıl her isim , her koku , her hadise O’na dairdir. Hz. Adem bile dünyaya, O’nun için gelmişdir.

“Duyunca makdem-i teşrifin Adem sulb-i pâkinden
Değişdi habbeye bâğ-ı cinân-ı  ya Resulallah” (Ebu Bekir Kani)

Bana göre bu beyit, hüsn-i ta’lillerin(2) en güzeli.

Sultan 2. Murad Han, Hacı Bayram-ı Veli’den, beşikdeki oğlunun İstanbul’u fethedeceği sözünü duyunca, tacını tahtını terk eder ki  Efendimizin müjdesi hakikat olsun . Ecdadımızın Peygamber sevgisi, işte bu kadar yücedir.  Hüsn-i ta’lile lüzum kalmaz.   (Fakat tarihçiler bunu, “yaşlandı, yoruldu” gibi sebeblerle açıklar. Herhalde buna da su’-i  ta’lil demek lazım.)

Bu gece, Güllerin Efendisi’nin dünyayı teşrif gecesi. Bu gece, hepimizi mübarek etsin.

Hayatımızdan Gül kokusu, gönlümüzden Gül sevgisi eksik olmasın. Gül hasretiyle uğurlananlardan olalım inşallah.

Berceste:

Berg-i gülle abdelîb-i zârı tekfîn ettiler
Bir gülistan beytini kabrinde telkîn ettiler (Keçecizade izzet Molla)

(Gülün hasretiyle ağlayan, inleyen bülbül öldüğü zaman, gül yaprağı ile kefenlendi. Kabrinde de  gül beyiti okundu.)

(1)Allah lafzı ile lale (ve hilal) ismi ebced hesabına vurulduğunda 66 rakamını verir. Lale, bu yüzden çok kıymetlidir.

(2) Herhangi bir hadiseyi, gerçek sebebi dışında, güzel bir sebeb ile açıklama sanatı.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Kerime Yıldız
12-01-14
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
GÜL'E DÂİR
Online Kişi: 7
Bu Gün: 37 || Bu Ay: 7.548 || Toplam Ziyaretçi: 2.239.721 || Toplam Tıklanma: 52.339.611