ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / ÇARPIK VAZİYETLER
Okunma Sayısı: 1948
Yazar: D. Mehmet Doğan
ENDÜLÜS BİR MİHENKTİR

Zaman yazarı Şahin Alpay, Endülüs'e (İspanya'ya) gitmiş. Neler görmüş dersiniz? Gördükleri, aslında kendini gösteriyor. Bir insanın Endülüs'e bakışı o insanın ne idüğünü deşifre eder. Endülüs, mihenktir. (Doğruluş)

Oksidentalist mi oryantalist mi?

İkinci kelime daha fazla bilinir. Türkçesi: Doğubilimci veya şarkiyatçı. Birincisini ise “batılı” olarak çevirebiliriz.

Bugün Avrupa tarihini doğru okuyabilmek, Avrupa zihninin nasıl işlediğini doğru kavrayabilmek için Endülüs’ün yıkılışını, Müslümanların (ve onların sayesinde varolabilen Yahudilerin) bu topraklardan kazınması macerasını bilmek lâzım.

Müslümanlardan ve Yahudilerden bahsettik. Üçüncü bir unsur daha var o ülkede elbette: Hıristiyanlar... Müslüman Endülüs’te bunlar da var olmaya devam ettiler. Fakat, rekonkista (reconquista), yeniden fetih, yani Müslümanların İspanya’dan, yani Avrupa’dan temizlenmesi süreci sonunda 8 asırlık Müslüman yurdunda sadece mütehakkim Hıristiyanlar/Katolikler kaldı.

Katolisizm, Endülüs’ü kanlı savaşlar sonucu ele geçirdi. Bu arada, bazı medeniyet merkezleri, bu kanlı savaşın tahribatını önlemek için sulh yoluyla, anlaşma ile teslim oldu...

Oldu da ne oldu?

Avrupa zihni, günü gelince bunu “1 nisan şakası” olarak yorumladı. Müslümanlar ve Yahudiler ülkeyi terk etmeye veya Hıristiyan olmaya zorlandılar. Hayatını kurtarmak için dininden vazgeçenler sıkı takibat altında tutuldu. Her zaman gerçek Hıristiyan olmadıkları şüphesi altında kaldılar.

İşte “engizisyon” denilen ve Avrupa tarihinin bir parçası olan fecaat böyle başladı. Kastilya Kraliçesi İzabella (Müslümanları İspanya’dan temizleyinceye kadar yıkanmamaya yemin ettiği için “pasaklı” lakabı ile anılır) Papa 4. Sikstus’a engizisyonu tasdik ettirdi. Çok sayıda Müslüman ve Yahudi Endülüs’ü terk etmek ıstırarında kaldı. Ya kalanlar ne oldu? Anlaşmaya göre gösterilmesi gereken iyi muamele bir yıl bile sürmedi. Engizisyon “mahkeme”si Avrupa’nın adalet tarihine benzeri görülmemiş işkenceler ve katliamlar ekledi...

İmdi adamın biri… “Siyasetbilimci” olduğu belirtilen ve bu sıfatla bir üniversitede ders veren biri… Aynı zamanda bir günlük gazetede yazıyor… Meğer bir süredir seyahatteymiş. Hem de İspanya’ya gitmiş, hani şu bir zamanlar medeniyet ışıltıları bütün Avrupa’nın gözünü kamaştıran “Endülüs” dediğimiz ülkeye!

Tabii o “Andalusia” demeyi tercih ediyor!

Diyecek ki, “bu resmî bir isim”! Türkiye’de resmî isimlere ne kadar riayet ediyor acaba?  

Neyse mevzumuz bu değil!

Endülüs üzerinden Müslümanlara, İslâm dünyasına ibret çıkarıyor. Fakat bu ibretin tersinin doğru olduğunu fehm etmekten yoksun bir zihne sahip.

Bu zihin, işte oksidentalist zihin! Zaten yer adlarını da o mantıkla yazıyor. Cordoba, Granada, Madina al Zahra… İlk ikisinin gerçek ismini Türkiye’de herkes bilir, üçüncüsü de Medinetü’z-zehra…

Endülüs’ten aldığı dersi şöyle açıklıyor: “Endülüs’ün bana ve birçoklarına verdiği ders şu: Bugün Hıristiyan dünyasının, Soğuk Savaş’ın sonuna kadar yaşanan çok acı tecrübelerden sonra, gerçekte bütün kültürlerin katkılarıyla oluşan çağdaş uygarlığın temelinde yatan ilkeyi, yani farklı siyasi görüşlere ve etnik–dinsel kimliklere saygı ilkesini az çok kabul etmiş olduğu söylenebilir. Öte yandan denebilir ki, genel olarak İslâm dünyası, devam etmekte olan az veya çok şiddetli iç çatışmaların gösterdiği üzere, yaşanan çok acı tecrübelere rağmen bu ilkeyi yerleştirmekten hâlâ uzak. Bugün Suriye ve Irak’ta yaşananlar, Müslümanların 8-13. yüzyıllar arasında geliştirdikleri uygarlığın temel taşlarından biri olan, kimlikleri olduğu gibi kabul ilkesini yeniden yerleştirme ihtiyacında olduklarının en açık kanıtı.” (1)

Bundan emin miyiz? Bu iddiada musır mıyız?

Önce Avrupa’ya bakalım… Müslümanların gerçekten eşit sayıldığı, diline, inancına karışılmadığı, asimile edilmek istenmediği bir Avrupa ülkesi var mı? Bizi en çok ilgilendiren 3 milyonu Türkiye’den gitme, 4 milyondan fazla Müslümanın yaşadığı Almanya’da dayatılan nedir? İslamiyeti almanca üzerinden öğrenmek! Almanya için Müslümanlık henüz tam anlamıyla tanınmış din değildir! Ama dinden kopmuş Alevileri baş tacı ederler!

Gelelim Ortadoğu’ya… Avrupa, Yahudileri kendi coğrafyasından çıkarıp Filistin’e yerleştirerek ne yapmış oldu? Bu bir nevi 20. Yüzyıl rekonkistası değil de nedir? İsrail de Avrupa modelini uyguladı ve bu coğrafyada Müslümanları barındırmamak için neler yaptığını bilmek zor değil.

Bugün Ortadoğu’da yaşanan etnik ve dini meselelerin kaynağı bu ülkelerin tarihî zemininden, inançlarından mı kaynaklanıyor, batılıların bildik siyasetlerinden mi?

Bu yazar, daha önce Türkiye’nin nükleer bomba yapmasından kuşkulandığını yazmıştı. Türkiye’den kuşkulanmayı bırak, nükleer silaha sahip ülkelere bak! Batıyla birlikte İsrail’de istemediğin kadar var!

Akıl ve iz’an! Neredesin!

“Cordoba”ya gitmiş, Mesquita’yı (yani Emevi camiini) gezmiş! Eğer dikkat sahibi biri olsa idi, artık o yere belediyenin kararıyla sadece “katedral” denildiğini de fark ederdi!

(1) Şahin Alpay, 28.1.2014 Zaman

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: D. Mehmet Doğan
29-01-14
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ENDÜLÜS BİR MİHENKTİR
Online Kişi: 21
Bu Gün: 418 || Bu Ay: 6.435 || Toplam Ziyaretçi: 2.237.590 || Toplam Tıklanma: 52.316.056