ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / ÂKİF EMRE
Okunma Sayısı: 1957
Yazar: Akif Emre
KIRIMOĞLU'NA 'ALİYA ÖDÜLÜ'

Hayatını adeta Kırım Tatarlarının özgürlük mücadelesine adamış bir lider Kırımoğlu. 70'li yıllarda Sibirya'da sürgündeyken ölüm haberiyle çalkalanmıştı Türkiye. Daha çok sol-sağ, Türkçü-milliyetçi, devrimci-Marksist, yani Sovyetçi kamplaşmanın parantezine sıkıştırılmış bir isimdi. Dünya onu tek başına Sovyet diktatörlüğüne karşı verdiği mücadeleyle tanıdı. Daha sonra Sovyetler çöktü ve Kırım'a döndü... Kırım Tatar Milli Meclisi'nin döşemesiz, duvarları yer yer dökülmüş ilk binasında karşılaşmıştım onunla. Ufak tefek cüssesine rağmen yürek dolusu bir adamdı.

Türkiye şimdi Rusya ile Kırım Tatarları arasında sıkışmış vaziyette Kırımoğlu'na nasıl sahip çıkabileceğini formüle etmeye çalışıyor. Bir yanda Rusya ile kurulan ekonomik ilişkiler, diğer tarafta stratejik açmazlar... Bu arada Kırım Tatarlarının bir kez daha Rusların eline düşmesi..

Tam bu günlerde Kırımoğlu'nun Nobel'e aday gösterilmesi gündeme getirildi. Nobel ödüllerinin hem temsil ettiği değerler, hem de ödülün verilişindeki siyasi gerekçelerden dolayı bu öneri, başta teklif edenlerce kuşkuyla karşılanıyor. Hiç olmazsa hem Kırımoğlu'nun tek başına verdiği mücadelenin, hem de konjonktürün müsait olması ile uluslararası dikkat çekilerek Kırım'ın gündeme gelmesi konusunda yararlı olacağı savunuluyor. (İbrahim Kiras Star'da önemli bir yazı yazdı bu konuda). Pratikte makul görünen bu tez, haklı davaya ilişkin bir strateji ve meşruiyet çerçevesi eksikliğini de ima ediyor. Söz gelimi Kırım konusunda, en azından Sovyet sonrası dönemde, hem Tatarların anavatanlarına dönmeleri hem de dönenlerin yerleşmeleri, etkinlikleri anlamında bir temel çerçeveden mahrum olunduğu bugün çok daha net görünüyor. 'Adriyatik'ten Çin seddine...' edebiyatının haz verici rehaveti yerine gerçek sorunlarla ilgilenilseydi Kırım Tatarlarının geleceğine dair daha farklı meseleleri konuşuyor olabilirdik.

Ödül alan değil veren olmak...

Her stratejik hamlenin, her siyasi tavrın arkaplanında belirleyici bir kültürel yapı vardır. Tıpkı her kültürel hamlenin siyasi bir muhtevaya sahip olması gibi. Sinemadan edebiyata değişik dallarda verilen ödüllerin siyasetten arındırılmış olduğunu kim söyleyebilir? Zaten aksini inkar eden de pek yok. Ama asıl sorun bu ödüllerin temsil ettiği muhtevanın sorgulanamaz hale getirilmesidir. Nobel ödülü için ortaya konulan kriterler ödülün kendisinden daha önemlidir ve ideolojiyi asıl bu kriterler belirler. Sinema alanında verilen ya da büyüklü, küçüklü sanat, edebiyat piyasasında verilen ödüllerin seçiminde kullanılan kriterler Batı'nın medeniyet kriterlerini evrenselleştirir.

Hele hele Nobel gibi doğrudan siyasete müdahil ödüller stratejik operasyonlardır.

Bu vesile ile tartışılması gereken husus, hangi ödülü niçin almamızı, neden hakkettiğimiz konusunu aşarak ödül verecek kriterlere, değerlere ve vizyona sahip olmaktır.

Aliya İzzetbegoviç'in vefatı üzerine, işte bu sebepten, ' Aliya Ödülü' verilmesi gerektiğini gündeme taşımıştık. Dinamiti bulan Nobel adına barış ödülü koyan bir siyasi düşünce ve ahlak ikircikliğine karşı Aliya'nın temsil ettiği evrensel dille ifadesini bulan ilkeler adına neden ödül verilmesin?

Ödül verebilmek aynı zamanda siyasi, estetik, insani ilkeleri de belirlemek demektir.

İslam alemi olarak bu ölçekte bir ödüllendirme siyasetimiz olsaydı dünyaya söyleyecek çok farklı mesajlarımız olurdu. Doğu-Batı fay hattında bir düşünür, bir lider olarak ortaya koyduğu eylemliliği ile hem İslam alemi için hem de evrensel ölçekte birleştirici bir isim olabilirdi.

Güncel, pratik gereklilikle Kırımoğlu'na aceleci bir Nobel ödülü önerisini anlamak mümkün. Ancak uzun soluklu bir yürüyüşe çıkanlar açısından uluslararası ödül siyasetini sorgulayan, olması gerekeni öneren bir tavra ihtiyaç var. Aliya vefat ettiğinde bunun ilk adımları atılsaydı muhtemelen hayli mesafe alınmış olacaktı..

Önemli olan kişileri ikonlaştıracak bir ödül piyasası oluşturmak değil; ilkeleri, düşünceleri desteklemek, çabaları ödüllendirmek... Tıpkı Aliya'nın dediği gibi: Putları reddet, idealleri koru!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Akif Emre
03-05-14
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KIRIMOĞLU'NA 'ALİYA ÖDÜLÜ'
Online Kişi: 26
Bu Gün: 161 || Bu Ay: 5.587 || Toplam Ziyaretçi: 2.236.134 || Toplam Tıklanma: 52.301.731