ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 1944
Yazar: Oğuz Düzgün
ZORUNLU SEKÜLER EĞİTİME HAYIR!

ZORUNLU SEKÜLER EĞİTİME HAYIR!Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri İlköğretimlerde haftada 2 saat, liselerde ise haftada 1 saat olarak verilmeye devam ediliyor.
Hıristiyan ya da Yahudi olmadıkları halde, ateizm gibi seküler dünya görüşlerini benimseyip çocuklarının din dersine girmesini istemeyen veliler olabilir elbette.
Ancak böyle bir hareket, ülkemizdeki seküler kesimin meşhur bir söylemi olan “çocukları tercihlerinde serbest bırakmak” ilkesiyle taban tabana zıt olacaktır maalesef.
Müslüman ailelerin çocuklarına kendi seküler yaşam şekillerini buyurduklarında her nedense “baskıcı” olmaktan münezzeh oluyorlar her zaman.

“Sadece biz istediğimiz için kızlarınız saçlarını açmak zorundadır!”,
“Çocuklarınız biz istediğimiz için karma eğitime mecburdur!”
“Biz uygun görmediğimiz için İmam Hatiplerin orta kısımları kapatılmalıdır.”
“Seküler değerlerimize uymadığı için çocuklarınızı Kur’an kurslarına göndermemelisiniz.”
 “Çocuklarınızın kıyafetleri ve yaşam tarzları aynen bizim çocuklarımızınki gibi olmalıdır!”
“Çocuklarınıza oruç tutturmamalısınız!”
“Çocuklarınızı sabah namazına kaldırmamalısınız!” vb…

Zorunlu din dersinden şikayet eden zihniyetin “baskıcı” buyrukları bu şekilde uzayıp gidiyor bildiğiniz gibi.

Çocuklarımızın başörtüsünden sosyal davranışlarına kadar her şeyine karışan, onların tüm yaşantılarını kurgulama hakkını kendisinde bulan bir zihniyetin zorunlu din derslerinden şikâyeti de oldukça gülünç oluyor doğrusu.

Haydi diyelim bu isteklerinde haklıdırlar. Çocuklarının bir ömür boyu “seküler” bir hayat tarzını sürdürmelerini istiyorlar diyelim.

Peki “dindar” insanların da böyle bir hakkı yok mudur? Dindar bir insan, kızının ya da oğlunun inançlarına bağlı olarak yaşamasını/yetişmesini isteyemez mi?

Zorunlu din derslerine karşı çıkan kesimin içindeki büyük bir çoğunluk, dindar insanların çocuklarını dindarca yetiştirmesine karşı çıkıyor maalesef.

Karşı çıkmaktan öte bu çocukların kendi dünya düşüncelerine uygun yetiştirilmesinin tek doğru ve zorunlu seçenek olduğuna inanıyor bu insanlar.

Mesela MAK danışmanlık şirketinin düzenlediği son anket gösteriyor ki, CHP seçmeninin % 8’i ilköğretimde okuyan kız öğrencilerin kıyafet özgürlüğüne kesinlikle karşı çıkıyor. (Rakamda bir yanlışlık olsa gerek. Sadece % 8'i karşı çıkmıyor. Yazarın söylediği gibi olsa öp başına koy. "Doğruluş")

CHP milletvekili Hüseyin Aygün’ün başörtüsü ile ilgili düşüncelerini beyan etmek için twitterda yayınladığı özgürlük karşıtı ve bir o kadar da hakaretamiz tweet, aslında seküler zihniyetin çoğunluğu tarafından benimsenen safsatalardan besleniyor. 

Seküler zihniyetin zorunlu din dersi ile yaşadığı sıkıntı elbette bir hak sorununa tekabül ediyor ancak bu zihniyeti temsil edenlerin ekserisinin; dindarların hakları konusunda, on yıllardan beri sürekli haksızlıktan/baskıdan/engelden yana oluşu, bu hak sorununun haklı bir zeminde tartışılmasını engelleyen bir handikaptır.

Hem diğerlerinin inançlarından yaşam tarzlarına kadar, onları onlar yapan her şeylerini engellemek, size göre düzenlemek, sizinkine dönüştürmek isteyeceksiniz; hem de çocuklarınızın “zorunlu din dersine” girmesini bir hak sorunu olarak ortaya koyacaksınız.

Aslında bendeniz o zihniyet mensuplarından daha radikal düşüyorum bu konuda. Bana göre sadece din dersi değil, “müfredata hakim olan felsefi/ideolojik alt yapı” da zorunlu olmaktan çıkarılmalıdır.

Bize göre sorun haftada 1 saatlik “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersinden kaynaklanmıyor sadece. Sorunun asıl kaynağı tek tipçi bir müfredatın herkese buyrulmasından kaynaklanıyor.

Benim çocuklarım bilimi materyalist, tesadüfçü ve evrimci felsefelere göre hazırlanmış ders kitaplarından öğrenmek zorunda kalıyor mesela.

Dikkat ederseniz zorunlu din dersinden şikayet eden zihniyet, bilimsel içerikli derslerin “seküler, tesadüfçü, materyalist, evrimci” bir dille sunulmasından hiç de şikayetçi değil.

Zira zaten bu zihniyetin kendisi bilimi böyle, seküler bir bakış açısıyla yorumluyor ve dünya görüşüyle uyumlu olan seküler ve maddeci yorumlarla bu yüzden hiçbir sorunu yok.

Ancak inançlı insanların bu baskıcı ve tek tipçi müfredatla, hayat-memat meselesi kadar büyük bir sorunu olduğu çok açık.

Bilimsel kesinliği ispatlanmamış tutarsız birkaç felsefi görüşün kesin bir bilimsel gerçek gibi sunulmasından dolayı, Müslüman (Alevi ya da Sünni) bir çocuk, ilk insanın “Hz. Adem” olduğuna olan inancıyla ciddi çatışmalar yaşıyor mesela.

En samimi duygularıyla Allah’a inanan bir çocuk, ders kitaplarında karşılaştığı tesadüfçü- materyalist yorumlar yüzünden o samimi inancından ya da bilime duyduğu sevgiden uzaklaşabiliyor zamanla.

Halbuki inançlı bir ailede yetişmiş o inançlı çocuğun kendi inancına uygun bir anlayışa göre bilimi öğrenmesi en doğal hakkıdır. Böylelikle o çocuk hem inancını korumuş hem de bilimin gerçekliğiyle bir ömür boyu barışmış olacaktır.

Kendilerini bilim insanı olarak tanımlayan kimi maharetli demagog ve ideologların söylediği gibi bilimin “inanca göre yorumlanması” bilimin gerçekliğini ve kesinliğini asla yaralamaz.

İnançlı bir öğrenci de bilimi ispat edilen bütün kanıtlarıyla birlikte herkes nasıl öğreniyorsa elbette öyle öğrenecektir.

Mesela güneşle ilgili olarak şu bilgileri herkes nasıl öğreniyorsa o da öyle öğrenecektir:

“Güneş, hidrojen ve helyum gazlarından oluşan orta büyüklükte bir yıldızdır. Sıcaklığı merkez de yaklaşık (8-40)x106 oK'ni bulur. Yüzey sıcaklığı ise 6000 oK civarındadır. Bu yüksek sıcaklık nedeniyle elektronlar, atom çekirdeklerinden ayrılırlar. Bu sebeple, güneşte atom ve molekül yerine elektronlar ve atom çekirdekleri bulunur. Bu karışıma "plazma" adı verilir. Dört hidrojen çekirdeği bir helyum çekirdeği yapar.”

Ancak ispatlanmış ve deneylerle kanıtlanmış bu bilimsel bilgi onun Allah inancını sarsmayacak aksine bu konudaki inancını oldukça kuvvetlendirecektir.

Çünkü güneşle ilgili bu bilimsel gerçekler öğretilirken, bu olayların tesadüfen ya da kendiliğinden olmadığı, belli kanunlarla gerçekleştiği, bu kanunların da şuur, ilim ve kudret sahibi bir Yaratıcı tarafından oluşturulup idare edildiği belirtilecektir.

Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bir hak sorunu olduğu konusunda hemfikirsek eğer, müfredatlarda tesadüfçü/materyalist/seküler anlayışa mecbur bırakılmanın da bir hak sorunu olduğu konusunda hemfikir olmamız gerekiyor.

Kendi dünya görüşüne uygun olduğu ve o görüşü desteklediği için derslerin evrimci/tesadüfcü/materyalist bir dille anlatılmasına, dindar öğrencilerin bu tesadüfçü anlayışla ders görmeye mecbur bırakılmasına taraftar  olanların zorunlu din derslerinden şikayete hiçbir yoktur bence.

Başkalarının bireysel ve düşünsel haklarına zerre kadar saygılı olmayan, o hakların özgürce yaşanmasına bütün varlığıyla direnen bir zihniyetin, kendi yaşantısı söz konusu olduğunda “haktan, hukuktan, adaletten” bahsetmesi büyük bir çelişkidir gerçekte.

Ancak elbette bu baskıcı sorunlardan kurtuluşumuzun, çocuklarımızı istediğimiz gibi yetiştirme özgürlüğüne ulaşmamızın basit bir formülü var:

“Kendi çocuğunun özgürleşmesini istiyorsan, senin gibi düşünmeyenlerin çocuklarını kendi ideolojinin kölesi kılma hevesinden vazgeçeceksin!”

Demem o ki, çocuğumun/eşimin kıyafetine karışma hadsizliğinin, çocuğuma kendi hayat tarzını zorunlu kılma baskıcılığının; gerçekte ne büyük bir ahlak/özgürlük/adalet sorunu olduğunu anladıklarında hepimiz özgür olacağız!

Bu arada Eğitim-Bir Sen ve Türk Eğitim Sen gibi milli hassasiyete sahip sendikalarımızdan da, çocuklarımızı maddeye esir eden ve maneviyat karşıtı örgütlerin tuzağına iten “zorunlu materyalist eğitime” karşı etkili çözümler bulmalarını beklediğimizi de belirtelim.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Oğuz Düzgün
02-10-14
E mail: timeturk.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ZORUNLU SEKÜLER EĞİTİME HAYIR!
Online Kişi: 16
Bu Gün: 153 || Bu Ay: 7.664 || Toplam Ziyaretçi: 2.239.959 || Toplam Tıklanma: 52.349.344