ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / PORTRELER
Okunma Sayısı: 2941
Yazar: Mehmet Nuri Yardım
GÜRBÜZ AZAK'I TANIMAZSAK OLMAZ

GÜRBÜZ AZAK'I TANIMAZSAK OLMAZGürbüz Azak

Gürbüz Azak, Bâbıâli’nin usta ressamlarından, basınımızın gönül adamlarındandır. Üstat Necip Fazıl Kısakürek ile Büyük Doğu’da çalıştı. Matbuatta bir çok gazeteci ile dostluğu ve muhabbeti vardır. Kıvrak kaleme, çarpıcı fırçaya sahiptir. Resmi nefis, Türkçesi mükemmeldir. Hele hâtıraları zevkle okunur ve bu metinlerden istifade edilir. Hem Denizli efesi, hem de İstanbul Beyefendisidir. Uzun yıllar köşe yazarlığı yaptı. Şimdi yazmıyor. Onun herhangi bir gazetede yazmaması bizim kaybımız. Hâlbuki yazabileceği en az 20 günlük gazete var. Acaba bu eksikliğin farkında mıyız? İlim, sanat, edebiyat, kültür ve medeniyet odaklı yazılarıyla hepimizin okuyup istifade edeceği Gürbüz Azak’ın o muhteşem yazılarını gazete sütunlarında okumak istiyorum. Şair Ayhan İnal, “Gürbüz Azak” dörtlüğünde onun portresini özlü biçimde şöyle ortaya koyuyor: “En güçlü kalemi mensur şiir’in / Nezaketi sonsuz, şefkati derin. / Ressam yazar Gürbüz Azak üstadım / Güvenilir dostu kara günlerin.”

Gürbüz Azak, 5 Temmuz 1938 tarihinde Denizli Acıpayam’da doğdu. Denizli Lisesi ve İstanbul’da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki öğrenimi sırasında değerli hocalardan ders aldı. Gazeteciliğe, 1961 yılında Hür Vatan gazetesinde ressam ve grafiker olarak başladı. Daha sonra birçok gazetede değişik görevlerde bulundu, köşe yazarı oldu. Bâbıâli’de bir çok gazeteci, yazar ve sanatçıyla tanıştı, çalıştı. Yazıları muhtelif dergilerde yayımlandı ve ilgiyle okundu, çeşitli ödüller aldı. Gürbüz Azak, Türkiye gazetesinde yaklaşık 20 yıl boyunca köşe yazarı olarak okuyucularına hitap etti. Eserleri şunlar: Dostlara Mektup, Sizi Biri Arıyor, Atlar Hazır mı?, Dünyayı Ölüler Yönetir, Anadolu Cayır Cayır, Üç Bin Türk Motifi, Kaybolan Kuyruk,  Güzel İnsanlar, Meşhurları İlk Görüşüm, Gazeteci Milleti, Kırk sekiz Kırk dokuz Elli, Tatar, Ben Adnan Menderes.

O geleneğe yaslanır, inanca bağlanır, örfe saygılıdır. “Seçtiğiniz işte iyi olabilmek için ona inançla sarılmanız, uğurunda yorgunluk ve kahır çekmeniz, yemek yemeyi ve uyumayı unutmanız lâzım.” der. Dokuz yaşındayken güzel bir daktilo ve odalar dolusu kitap hayal etmiş. Bu hayaline de kavuşmuş. Önce sadece dünya klasiklerini okumuş, ama eksiği hemen farketmiş: “Hep yabancıları okuduğum için baktım terazinin bir kefesi aksıyor. Onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışırken fark ettim ki kendimi yeniden bezemem gerekiyor. Bizim yol göstericilerin yol göstericilerini öğrenmek istedim. Veli ve üstatlarımızı okumaya başladım. Bu istikamet benim olgunlaşmamı ve örfün istediği aydın olmamı sağladı.”

Manevi önderleri öğrenirken Osmanlı’nın farkına vardığını anlatan Azak, “Osmanlı dev bir medeniyet. Osmanlı kendi öz medeniyetini kurarken din, estetik ve teknik üzerine inşa etmiş. Osmanlı’nın şaheser mühürleri, mezar taşlarımız, geniş çatılı çeşmelerimiz, mescitlerimiz birer estetik abidesidir. Osmanlı’yı anlayamamış bir kimse Türkiye coğrafyasında barınan bizleri anlayamaz.” diyerek bu estetik anlayışın yalnızca diriler değil, ölüler üzerinde de hâkim olduğunu ifade ediyor.

Onun ismi bize Bâbıâli’yi, edebiyatımızı, resim sanatını, denemenin hasını hatırlatır. Yetiştirdiği yüzlerce yazar, ressam vardır. Hikâyeci, romancı, deneme ustası, şair ya da Babıâli’nin gelmiş geçmiş en iyi ressamlarından, çizerlerindendir. Örnek bir aydındır. Sanatın ve edebiyatın çeşitli alanlarında, bize kültür derinliğimizi hatırlatan, bileği ve yüreği sağlam, inançlı ve kararlı bir insandır. Türkçeyi en zarif ve muhteşem hâliyle kullanabilen müstesna bir şahsiyettir. Güçlü edebî metinlere imza attı. İnce, naif, hoş yazılar yazdı. Yazıları hacim olarak küçük, ama ufukları geniş, yerli ve millîdir.

“Eski Bâbıâli’nin bir terbiyesi vardı. Usta çırak münasebeti yaşardı. Büyüklerimizi görür, onlardan istifade etmeye çalışırdık. Onlar da bize yol yordam gösterirdi.” diye başlar, basın dünyasından nefis hâtıralar anlatır.

“Bizim insanımız irfan yüklüydü. İlim yetmiyor, irfanı da eklemek lâzım. İrfandan mahrumsanız hâdiseleri çözemiyorsunuz.” diyen Azak, çocukluk ve basın hâtıralarını unutamıyor: “1950’den evvel Kur’ân okumak ve bulundurmak yasaktı. 6 yaşlarındayken komşumuz Sultan Teyze Kur’an-ı Kerîm okurdu. Okumaya başlamadan evvel bana, ‘Jandarma gelirse Kesikbaş Hikâyesi okuyoruz de’ diye tembih ederdi. Necip Fazıl merhum bir gün bana, ‘Senin şu yönünü beğeniyorum; sen söylenmeyeni anlayan adamsın!’ demişti. Mehmet Emin Alpkan bir gazete veya dergi çıkarılacağı zaman, ‘Delisini buldunuz mu?’ diye sorardı. Gazeteci delişmen olacak. Her şeyi gören, duyan, hisseden olacak.”

Yazarımızın farklı yayınevlerinden çıkan bütün eserleri, artık Akıl Fikir Yayınları arasına okuyucuların istifadesine sunulacak. Kendisine sağlıklı ve bereketli bir ömür dilediğim Gürbüz Azak hakkında Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde 25 Aralık Cuma akşamı bir saygı gecesi düzenleniyor. İnşallah bütün dostlarıyla birlikte orada olacağım. Okuyucularımı da bu nezih, anlamlı vefa toplantısına dâvet ediyorum.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mehmet Nuri Yardım
22-12-15
E mail: milatgazetesi.com
 
 
Yorumlar: 1
AHMET
ÖMRÜN ÂHİRİNDE BIYIK KESMEK
Tarih : 22-12-15

Daha önce bıyıklı iken ömrün sonlarına doğru sakalı bıyığı kesenlerden hazetmiyorum. Nedir bu ya...

 
GÜRBÜZ AZAK'I TANIMAZSAK OLMAZ
Online Kişi: 21
Bu Gün: 327 || Bu Ay: 2.886 || Toplam Ziyaretçi: 2.231.620 || Toplam Tıklanma: 52.265.005