ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 2552
Yazar: Yusuf Kaplan
İKİ TABLO: İNSANLARIN TATİLE KAÇIŞI VE AREFE'NİN TATLI TELÂŞI

KÜRESEL SİSTEMDE İNGİLİZ-YAHUDİ KAPIŞMASIBir yanda bayram arefesinin tatlı telâşı, bayram günlerinin heyecanlı hazırlıkları...

Öte yanda insanın şehirden, insanlardan tatile kaçışı, dekadansla dans'ı: İşte bizim yaşadığımız şizofrenin hikâyesi, en iyi göstergesi.

ÖLÜMÜ HATIRLADIKÇA HAYATI YAŞAR İNSAN

Ölümü unutan insanlar, yaşadıklarını nasıl hatırlayabilirler ki?

Bayramı tatile dönüştüren kişiler, aslında bize ne söyler?

Ölümü hatırladıkça yaşar insan. Ölümü hatırladıkça, hayatı unutmaz, kendini unutmaz, hakikati unutmaz.

Ölümü hatırladıkça hayatı tadar; ölümü unuttukça hayattan kaçar.

İKİ ZIT ŞİİR TABLOSU: ÖLÜMÜN VE HAYATIN ŞİİRİ

İki tablo var karşımızda:

İlki, insanın kendinden kaçış tablosu. Tatile kaçışı... Ruhsuz insanlardan, bunaltıcı hayattan uzaklaşma arzusu bu belki de.

İkinci tablo: Arefe gününün bayrama göz kırpan, hazırlık yapan tablosu: İnsanın insandan kaçışı değil, insanın insana, hayata ve hakikate koşuşu...

Biri ölümün, diğeri dirilişin tablosu.

Biri trajik, hatta traji komik; diğeri epik, destansı.

İkisi de şiirsel: Biri yokoluşun şiiri...

Diğeri dirilişin, gelişin, hayatın; orucun yaşattığı bir aylık ruh şöleni'nin Bayram'ını yapma telâşının, neşesinin ve heyecanının şiiri.

TATİL TABLOSU: İNSANIN DEKADANSLA ÖLÜM DANSI

Kafkaesk bir tablo bu aslında. Işıltılı ama ölümcül.

Picasso'nun ya da Dali'nin zevkle çizecekleri çılgın bir ölüm senfonisi!

Veya en iyi Bergman'ın çekeceği bir ölüm dansı vakitleri filmi...

İnsanın kayboluş serüveni, sonra da cenazesinin kaldırılış seremonisi!

Picassovârî ya da Dalivârî sert imgeler, yaşanan trajediyi resmeder: Dilin bir tarafa savrulduğu... Kalbin kan olup aktığı, idam sonrasını andıran bir sahnenin gerisinden bir gözün hortlamışçasına baktığı bir Picasso, Dali tablosu veya böceğe dönüşen Kafka hikâyesi...

İnsan kayboldu, kayboluyor hızla, hazla ve tamgaz'la...

Ölümüne kaçıyor... Şehirden kaçıyor... Tatil köylerine... Otel odalarına, sığıntı gibi yaşanılan, hapishaneden farksız sığınma evlerine...

Plajlara kaçıyor...

Evet, sert bir Picasso veya Dali darbesiyle çizilen, yığının, kumun, insan yığınlarının içinde, arasında, ortasında; kum tanelerinden daha da kişiliksizleşmiş, silikleşmiş, denizin kıyısına vurduğu ölüleri, canlı cenazeleri andıran yokoluş seremonilerine uçuyor...

Plajlarda, kum tanelerinden bir tane olarak çakılıp kalıyor... Gömülüyor plaja.

İnsanlığı, duyarlığı gömüyor kuma: İnsanlığın yaşadığı büyük sorunları, trajedileri unutuyor; gömüyor plaja... Mezara... İnsanlığın gömüldüğü mezar, plaj burada. İnsanın ve insanlığın.

Şarapla kirlenen, denizle yıkanan... şarapla kirlendikçe denizin dalgalarını vurarak kıyıya yıkadığı, denizin insandan öç aldığı bir yer plaj.

Gök ve yer, ne der bize?

Gök'le yer nasıl danseder, semâ eder birbirlerine?

Güneş'in ışığı niçin var?

İnsan, plajda göğe bakar ama göğün bize ne dediğini anlayamaz. Güneşle konuşamaz. Işığını öldürür Güneş'in. Eritir plajın kumunda. Kuma gömer Güneş'in ışığını da, kafasını da.

AREFE GÜNÜNÜN UMUT DOLU, HEYECANLI TELÂŞI

Oysa arefe gününün bayram telâşı ne güzeldir. Ne kadar umut dolu, sevgi dolu, insan doludur.

Anneler arefe günü çarşıda pazarda dolaşırlar telâşla, heyecanla, coşkuyla: Yüzleri güler. Çocuklarının yüzlerini güldürecek, bayramın neşvesini, coşkusunu, heyecanını daha bayram gelmeden bizzat kendileri hissedecek ve herkese hissettirecektir.

Arefe günleri, annelerin günleridir. Sadece annelere özeldir. Bayram günleri bütün ailenin, özellikle de çocukların elbette ki.

Arefe günü, bir ışık dolar eve, her tarafa, her yere: Anneden yansıyan ışıktır bu.

Plajın Güneş'in ışığını bile kuma gömen mezarına inat, arefe günü, annenin ışığı Güneş'e bile ışık verir, enerji verir adeta. Mevsim yazsa güneş yakmaz. Kışsa, anneden aldığı ışıkla, enerjiyle en küçük bir ışık hüzmesi bile insanın içini ışıtmaya, ruhunu kanatlandırmaya, bütün aile fertlerinin bir cennet bahçesinde yaşıyormuş hâlet-i rûhiyesiyle dolmalarına yeter.

Arefe telaşında insanların, özellikle de annelerin yüzü gülmez sadece; ruhu da güler ve ruh üfler herkese...

Bayram'ı herkes yaşar ama arefe günlerini yalnızca anneler yaşar iliklerine kadar ve bize de yaşatır bütün sıcaklığıyla, sarıp sarmalayıcılığıyla.

O yüzden arefe günleri bir başka güzeldir, bayram günleri başka.

Annelerimizin arefeleri heyecanlı, hepimizin bayramı canlı, capcanlı olsun, ülkenizin ve mazlum Müslümanların kardeşliğine, huzuruna vesile olsun diliyorum Rabbimden.

Arefeniz ve Bayramınız mübarek olsun, tatilleriniz bayram olsun, sıla-i rahim ruhuyla yaşansın.

Unutmayalım: Tatil, bayramda en yakınlardan kaçıştır; sıla-i rahim ise en yakınlara koşuş. Allah, sıla-i rahim yapanlardan eylesin hepimizi. Vesselâm.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Yusuf Kaplan
04-07-16
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İKİ TABLO: İNSANLARIN TATİLE KAÇIŞI VE AREFE'NİN TATLI TELÂŞI
Online Kişi: 17
Bu Gün: 233 || Bu Ay: 7.744 || Toplam Ziyaretçi: 2.240.132 || Toplam Tıklanma: 52.351.035