ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 1588
Yazar: Ergün Yıldırım
CHE VE BAŞKA RÜYALARA KOŞANLAR

CHE VE BAŞKA RÜYALARA KOŞANLARMeclis Başkanı İsmail Kahraman'ın Rize'de yaptığı konuşma kıyametleri kopardı. İsmail Kahraman'ın bütün geçmişi ameliyat masasına yatırıldı. Bu nasıl akıl? Türkiye'de insanlar nasıl doğmuşlarsa ve hayata nasıl başlamışlarsa hep öyle düşünsünler ve yaşasınlar isteniyor. Fikri arayış, değişme, zafiyetler kabul edilmiyor. Herkes “Tanrı insan” arıyor adeta! Che ile ilgili söyledikleri düşüncelerinden öte Che'den bahsetmesi ve kamuoyunda buna yönelik doğan tepkiler daha çok dikkatimi çekiyor. Kahraman, hayatını gençlik çalışmalarına adamış biri. Muhafazakâr ve dindar toplumsal kesimler içinde yetişmiş ve mücadele etmiş. Yerli ve milli duruşu var. Che üzerinden gençliğimizin rüyalar peşinde koşmasına tepesi atmış. Bundan dolayı ağzına geleni söylüyor. Hakikaten bu ülke gençleri iki yüzyıldır bu toprakların dışındaki rüyaların peşinde koşmuyor mu? Hepimizin gençliği bu rüyaların arkasında koşmakla geçmedi mi?

Jön Türkler, Paris rüyasına koştular. Osmanlı devletine kızan, muhalif olan ve devleti kurtarmak için arayışlara giren soluğu Paris'te alıyordu. Yakup Kadri'nin Sürgün romanı bunu çok güzel tasvir eder. Aydınımızın artık kendi topraklarında rüya görmekten koptuğu yüzyıllarda yaşanmaktadır. XIX. Yüzyıl'da rüyalarımızı başka topraklarda aramaya başlamışız. Hayatımızı mutlu edecek, devletimizi selamete çıkaracak, maarifimizi düzeltecek, sarayımızı masallara çevirecek rüyalarımız artık Paris başta olmak üzere Londra, Berlin, Zürih, Amsterdam'da aranır. Masalımızdan kopmuşuz; başka masallara, başka kahramanlara ve başka zaferlere göz dikmişiz. Her Türkiyeli aydının zihninde bu yeni masal dünyasına kaçmak vardır. Bundan dolayı aydınımız firaridir. Başka rüyalara firari aydın!

Paris rüyasının arkasından Moskova gelir. Aydınlarımız kurtuluş için bu defa Fransız İhtilali yerine Bolşevik İhtilali'ne yüzünü çevirir. Rüyaların kıblesi çatallanmaya başlanmıştır. Komünizm, çeyrek yüzyıldan fazla Anadolu'ya rüya olarak pazarlanmıştır. Yeni kahramanları, yeni liderleri ve yeni akımları ile. Nesiller, Anadolu şehirlerinde ellerinde Lenin ve Marx'ın kitaplarıyla dolaşırlar. Kahramanları Lenin, Stalin ve Troçki'dir. Bunlar için birbirine kurşun sıkarlar. Ölümüne bu rüyanın ve kahramanlarının peşinde koşarlar.

Yüzyılın sonunda bu defa rüyanın coğrafyası İran İslam Cumhuriye'tidir. Dindar gençler, yüzlerini Tahran'a çevirmiştir. İdeolojilerin kıblesinde Humeyni, Ali Şeriati ve Mutahhari vardır. Onlarla kendilerine bir kurtuluş ararlar. Devlet, zaten onlara karşı bir vebalı gibi davranmaktadır. Onlar da bu devlete olan inançlarını kaybetmişler ve onunla başa çıkmak için onun topraksal egemenliğinin dışında bir rüyaya koşmuşlar. Hep yaşanan hikâyedir bu, iki yüzyıllık hikâye. Liberal, solcu, İslamcı fark etmiyor. Hepsi de aynı hikâyenin farklı versiyonları.

Che de bir rüyadır. Romantik, devrimci, yakışıklı, genç ve zulme karşı isyan eden bir kahraman! Sakalı var, ama bizim sakala benzemez. Şapkası var, ama bizim şapkalardan değil. Bolivya dağlarında hayatını devrime adamış bir solcu. Bir Köroğlu misali zulme karşı adalet için isyan etmiş. Ama ne kendisi Köroğlu, ne de dağları Bolu dağları.

Mesele ne Che ne Lenin ne de Şeriati. Mesele, gençlerimizin Anadolu rüyalarını terk etme meselesidir. Onlar neden rüyalarını terk ederek başka rüyaları ödünç almanın peşine düştüler? Üzerinde durmamız ve düşünmemiz gereken sorular bunlar. Aydınları ödünç rüyalara koşturan neydi? Kendilerine olan inançlarını kaybetmeleri mi? Devletlerinin onlara hayatlarını dar etmesi mi? Hiç unutmayalım! Osmanlı bir rüya ile başladı! Osman Gazi'nin rüyası. O rüya ile bir cihan devleti çıktı ortaya, bir cihan toplumu kuruldu. Osman'ın rüyası, Bilecik'te, Anadolu'da görüldü. Biz de yeniden kendi rüyalarımıza yatmalıyız. Kendi rüyalarımızı bulmalıyız. Yeni rüyalarımızı bulmak için koşup durmalıyız. İnsan kendi sosyal varlığında ve kendi coğrafyasında ve kendi benliğini kazandığı zaman kendine ait rüyalar görmeye başlar. İşte masalımız da o zaman ortaya çıkar!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ergün Yıldırım
04-09-16
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
CHE VE BAŞKA RÜYALARA KOŞANLAR
Online Kişi: 8
Bu Gün: 51 || Bu Ay: 2.610 || Toplam Ziyaretçi: 2.231.085 || Toplam Tıklanma: 52.260.920