ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 1892
Yazar: Ergün Yıldırım
MÜHENDİS, BAKAN, CEMAAT LİDERİ...

CHE VE BAŞKA RÜYALARA KOŞANLARTürkiye bir sosyoloji cenneti! İki gün önce rahmete göçen bir cemaat liderinin hayatını okuyunca bunu hissettim. Üç önemli özelliği şahsında birleştiren ender bir biyografi! Bu üç özellikle birleşen biyografinin içinde çok önemli bir Türkiye sosyolojisi gizli: Mühendislik, siyaset ve din. Üç kavramla özetlenen üç dünyanın beraberliği bu. Bir bakıma Türkiye'deki cemaatlerin sosyal, politik ve dini boyutlarını resmediyor. Yüz yıllık cemaatlerin toplumsal ve politik fotoğrafını temsil eden en iyi anlatılardan biri. Arif Ahmet Denizolgun'dan bahsediyorum. Bir mühendis kendisi; Güzel Sanatlar Fakültesi'nde mimarlığı bitiriyor ve sonra ABD'de iş ekonomisi okuyor. Yani ekonomi ve mühendislik eğitiminden geçiyor. Tamamıyla seküler bir eğitim içinden geçiyor. Hayatı boyunca müteahhitlik ve mühendislik yapıyor. NATO'da komisyon başkanlığını yapıyor. Kalkınma projeleri etrafında önemli yaklaşımlara sahip. Boğaz'ın altında tüp geçit projesini gündeme getiren ilk isimlerden biri.

Mühendislik, hem Türkiye'de hem de modern dönem İslami cemaatlerde yaygın olan bir olgu. Malik b. Nebi de mühendisti, Erbakan da, Afganistan İslami hareketinin liderlerinden Rabbani de. Hatta Müslüman Kardeşler'in son liderlerinden ve Mısır devriminin başkanı Mursi de bir mühendis. Sonuçta mühendislik, son yüzyıl İslami cemaatlerin üzerinde önemli bir etkiye sahip. Çünkü cemaatler, İslam dünyasının geri kalmışlık sorununa cevap bulmaya çalışıyorlar. Yoksullukla mücadelede ve kalkınma hamleleri için mühendisliği önemli bir yöntem olarak görüyorlar.

Denizolgun, Cumhuriyet döneminin en önemli cemaatlerden biri olan Süleymancıların son lideri. Giyim ve kuşamıyla oldukça çağdaş! En önemli hobilerinden biri at biniciliğiydi. Atlara binerken yıllar önce çekilen resimleri hala hafızamda. Bu tutumlarıyla laiklerin kafasındaki dini lider muhayyilesini ters yüz eder. Denizolgun, cemaatin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan'ın torunu. Soydan gelen bir cemaat mirasına sahip aynı zamanda. Bu yönüyle de klasik tarikatların “soy zinciri” ya da silsile geleneğini yansıtıyor. Ama Süleymancılık bir tarikat değil, bir cemaat. Hilmi Tunahan ulemadandı, medrese geleneğinden geliyordu. Tıpkı Said-i Nursi gibi. Ama son cemaat lideri ne medreseden ne ilahiyattan ne de başka bildiğimiz bir dini okuldan yetişmişti. Bir yönüyle modernleşme ile beraber cemaatlerin liderlerinin de değişen veçhelerini gösteriyor bu.

Biyografinin üçüncü önemli sosyolojik özelliği siyaset. Cemaatlerin kesinlikle siyasetten ayrı olmasını ve kayıt altına alınmasının tartışıldığı bir dönemde, rahmete eren bir şahsiyet acı bir biçimde bir şeyi hatırlattı bize! Cemaat ve siyasetin en umulmaz dönemde yaşanan beraberliği… Denizolgun, ANAP'tan Antalya milletvekili olmuştu. Özellikle 28 Şubat hükümetinin iş başında olduğu bir dönemde, 1998-1999 yılları arasında bakanlık yapmıştı. Yani 28 Şubat iktidarı döneminde bir cemaat liderinden bakanımız olmuştu. Daha da ilginç olanı, dine her çeşit baskı ve mesafeyi uygulayan bir hükümetin bakanıydı. Bugün cemaatleri ve tarikatları hararetle her çeşit siyasal ilişkilerden, hatta kültürel alandan kovmaya çalışan 28 Şubat müntesipleri ne diyorlar acaba bu gerçekliğe? Çok merak ediyorum.

Arif Ahmet Denizolgun, rahmete göçtüğü bu tarihi kırılma döneminde bize önemli şeyler anlatıyor. Cemaatlerin toplum ve siyasal ilişkilere ne kadar derinden nüfuz ettiği ve ne kadar yaygın bir ilişkiye sahip olduğu gerçeğini… Laikçi ve dine mesafe almış bir hükümette bile cemaat lideri bakanlık yapıyor! Çünkü devlet ve cemaatler arasında zımni bir ittifak var her zaman. Ama laikçilik damarı nüksettiğinde bu zımni ittifak rahatlıkla yerini çatışma, dışlama ve tahakküme bırakıyor. Artık bu ilişki biçimini zımnilikten aleniyete taşımanın zamanı çoktan gelip geçti. Cemaat gerçeğini meşru, yasal ve sivil bir bağlamda kabul etmek zorundayız. Devlet, toplumu inkar edemediği gibi onun dinamiklerini de inkar edemez. Cemaatler de bu dinamiklerden biri.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ergün Yıldırım
11-09-16
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MÜHENDİS, BAKAN, CEMAAT LİDERİ...
Online Kişi: 26
Bu Gün: 87 || Bu Ay: 3.091 || Toplam Ziyaretçi: 2.232.017 || Toplam Tıklanma: 52.268.712