ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 1814
Yazar: Aydın Ünal
ABD TÜRKİYE'YE KAYYUM ATAYAMAYINCA KIVRANIYOR

ABD TÜRKİYE'YE KAYYUM ATAYAMAYINCA KIVRANIYORTürkiye’ye kayyum atayamadılar ya…

Teröre destek verdikleri iddiasıyla 28 belediyeye kayyum atanmasının ardından, Amerika Birleşik Devletleri'nin Ankara'daki büyükelçiliği bir açıklama yaptı ve “endişe duyduklarını” ifade etti.

ABD'nin ve ABD Büyükelçiliği'nin “seçilmişler” konusundaki hassasiyeti gerçekten göz yaşartıcı!

Yakın tarihte, ABD'nin, seçilmişler konusundaki hassasiyetini gösteren onlarca örnek var...

Salvador Allende 1970 yılında halkın tercihi, ardından parlamentonun tercihiyle Şili Devlet Başkanı seçildi. Allende'nin başkan seçilmesinden ve köklü reformlara başlamasının hemen ardından, Şili'de terör tırmandı. Şili'yi istikrarsızlaştırmak için hem içerden, hem dışardan operasyonlar yapıldı. 11 Eylül 1973'te, Şili ordusu kanlı bir darbe gerçekleştirdi. Parlamento binası La Moneda bombalandı. Allende öldürüldü. Yerine, ABD ile son derece uyumlu biçimde çalışacak, diktatör Pinochet getirildi. Darbe sonrasında binlerce insan öldürüldü, on binlerce insan işkence gördü, sürgüne gönderildi, hapiste yattı.

Kanlı Şili darbesinin arkasında ABD'nin olduğuna dair hiç kimsenin tereddüdü yoktu. Kissinger'ın, Başkan Nixon'a “Şili darbesine yardım ettik” ifadeleri zaten resmi kayıtlara geçmişti.

Chavez bir başka örnek... 1998 yılında Venezuela'da yapılan seçimlerde Chavez oyların yüzde 56'sını alarak Başkan seçildi. 2002'de ordu içindeki bir grubun darbe girişimiyle tutuklanan Chavez, halkın darbecilere tepkisi sayesinde 2 gün içinde yeniden Başkanlığa döndü. Başarısız darbe girişiminin arkasında ABD olduğunu sadece Chavez iddia etmiyor, tüm dünya biliyordu.

Mısır'da halkın oylarıyla seçilmiş Mursi'ye darbe yapılması, Mursi'nin hapsedilmesi ve yüzlerce insanın öldürülmesi karşısında bütün Batı'nın olduğu gibi ABD'nin de nasıl umursamaz bir tavır takındığını, darbecilere nasıl kol kanat gerdiğini biliyoruz.

Türkiye ve Mısır'la birlikte Brezilya'daki seçilmiş iktidardan ABD'nin uzun süredir rahatsız olduğu sır değildi. Nitekim, 17-25 Aralık benzeri bir darbeyle Dilma Rousseff cumhurbaşkanlığından uzaklaştırıldı. Seçilmiş bir cumhurbaşkanına darbe yapılması ABD'yi son derece memnun etti.

Türkiye'de 12 Eylül darbesinin arkasında da ABD'nin olduğu hep konuşuldu. CIA Ankara İstasyon Şefi Henze'in, “bizim çocuklar başardı” diyerek darbeyi ABD'ye haber verdiği iddia edildi; ABD Büyükelçiliği, 11 Eylül gecesi darbeden haberdar edildiğini sonradan açıkladı. 28 Şubat'ta seçilmiş merhum Erbakan'a yapılan darbeyi de hiç görmediler.

17 Aralık darbe girişimi başladığında, dönemin ABD Büyükelçisi'nin, bir grup AB büyükelçisine, “imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz” dediği iddia edilmişti; onu da unutmadık.

Ya 15 Temmuz 2016?

23.15'te Türkiye Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili ABD Büyükelçisi'ni arayıp, darbe yapıldığını, seçilmiş hükümete ABD'nin desteğini beklediklerini bildiriyor. Büyükelçi bu haberi Washington'a iletiyor. 40 dakika sonra, ABD Dışişleri Bakanı Kerry, son derece soğuk, adeta Fetullahçı darbecilere destek veren bir açıklama yapıyor. Bundan yaklaşık yarım saat sonra Beyaz Saray'ın Twitter hesabından, “gelişmelerin izlendiğine” dair, yine darbecilere umut aşılayan bir açıklama geliyor. Yarım saat sonra, Reuters, ABD hükümet yetkililerine dayandırarak, gelişmelerin izlendiği haberini geçiyor ve “kimin kazanacağı belli değil” yorumunu da habere ekliyor.

Nihayet, gece 2 gibi, Cumhurbaşkanı televizyonlara bağlandıktan, halkını sokağa davet ettikten, halk sokağa çıktıktan, yani darbenin başarısız olduğu anlaşıldıktan sonra ABD, “seçilmiş hükümeti desteklediklerini” açıklıyor.

Başarısız darbe girişiminin ABD'yi büyük hayal kırıklığına uğrattığını anlamak zor değil: 15 Temmuz sonrasında, gerek ABD yetkililerinin soğuk açıklamaları, gerek ABD basınının saldırgan tavrı, gerekse darbenin cani patronu Fetullah Gülen'e sımsıkı sahip çıkmaları, seçilmiş hükümeti indirmekte ne kadar hevesli olduklarını ortaya koyuyor.

Oysa, 15 Temmuz darbesi gerçekleşmiş olsaydı, ABD, Türkiye'ye atanacak “kayyum”dan çok memnun olacak, o kayyumla uyumlu şekilde çalışacak, birlikte de önemli “işler” yapacaktı.

Şili'ye atadıkları kayyum Pinochet ile, Mısır'a atadıkları kayyum Sisi ile, 12 Eylül'de Türkiye'ye atadıkları kayyum Kenan Evren ile nasıl uyumlu çalıştılarsa, 15 Temmuz'da Türkiye'ye atamayı planladıkları kayyum Fetullah ile de pek uyumlu çalışacaklardı.

ABD'nin, “seçilmişler” diye bir hassasiyeti hiçbir zaman olmadı.

FETÖ ve PKK'ya destek veren belediyelere kayyum atanmasından dolayı rahatsızlıkları elbette onların “seçilmiş” olmalarından kaynaklanmıyor. En önemli maşa Fetullah Türkiye'den jiletle kazınır gibi kazınıyor; diğer maşa PKK'nın zor durumunu elbette ABD de görüyor. Ne cür'et ki, ABD, Türkiye'yi Suriye'nin kuzeyiyle karıştırıp, PYD terör örgütüne verdiği desteği PKK'ya da vermekten hiç çekinmiyor.

“Bunlar komplo teorisi” deyip meseleyi perdeleyen çok olur; lakin, istihbarat örgütü arkasında delil bırakmaz, bıraksa, istihbarat örgütü olmaz.

Bir de “paranoyak olmamız, takip edilmediğimiz manasına gelmez.”

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Aydın Ünal
15-09-16
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ABD TÜRKİYE'YE KAYYUM ATAYAMAYINCA KIVRANIYOR
Online Kişi: 17
Bu Gün: 340 || Bu Ay: 3.344 || Toplam Ziyaretçi: 2.232.477 || Toplam Tıklanma: 52.272.622