ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 1665
Yazar: D. Mehmet Doğan
EDEBİYATIMIZIN HALEB'İ

EDEBİYATIMIZIN HALEB'İDivan şiirinin geçici başkenti Halep

Halep, birbirine çok zıtmış gibi gösterilen divan edebiyatı ile halk edebiyatımızın da vazgeçilmez şehirlerindendir. Divan şiirinin en büyüklerinden, babalarından biri olan Yusuf Nâbî, uzun müddet Halep’te bulunmuştur. Bu yüzden, Urfalı olmasına rağmen, “Halebî” yani Halepli sanılmıştır. Şöhretini Halep’te yaptıktan sonra İstanbul’a gelmiş ve bu şehirde vefat etmiştir. Nâbî gençlik çağında da İstanbula gelmiş, bu şehirde yaşamıştı. Hatta, 4. Mehmed’in Lehistan seferine katılmıştı. Hamisi Musahip Mustafa Paşa vefat edince, İstanbul’dan ayrılmış ve Halep’e yerleşmişti. Uzun süre bu şehirde yaşadı, çoluk çocuğa karıştı. Nâbî’yi Halep’ten İstanbul’a getiren, Halep Beylerbeyi Baltacı Mehmet Paşa’dır. Onun Sadrazamlığa tayini üzerine, maiyetinde 1710’da İstanbul’a gelir. 1642’de doğduğuna göre, bu sırada yaşı yetmişe yaklaşmıştır.

Onun Halep’te bulunduğu sıralarda, denilebilir ki, şiirimizin başkenti, bir süreliğine Halep olmuştur. Nâbî’nin İstanbul’da karşılanış tarzı bu görüşü güçlendirmektedir. Döneminde Nâbî’den sonra ikinci önemli şair sayılan Sâbit, onun İstanbul’a gelişini Baltacı Mehmed Paşa’ya sunduğu ramazaniyede şöyle ifade ediyor:

Yükleyip taze kumaş-ı Haleb-i mânayı
Geldi İstanbul’a şeh-bender-i mülk-i irfan

Hem siyaset hem ticaretle meşgul olan tâcirlere o zamanlar “şehbender” denilirmiş. Sâbit, bu beyitte şöyle söylüyor: Mâna Haleb’inin taze kumaşını yükleyerek irfan mülkünün şehbenderi İstanbul’a geldi...

Aleaddin Sâbit bir başka şiirinde, Nâbî, dolayısıyla Haleb’in şiir sanatındaki önemini şöyle vurgulayarak hayıflanmaktadır âdeta:

Kumaş-ı men-zuhur-ı marifette şimdilik Sâbit
Bulunmazsa Halep damgası İstanbul’da rağbet yok.

Nâbî, gençlik yıllarını geçirdiği şehre hasretini dindirmek ve  şiirimizin başkentliğini iade etmek için gelmiştir İstanbul’a âdeta. İstanbul’dan ayrı kalmak, taşrada olmak, kendi ifadesine göre, sözlerinin tadını tuzunu kaçırmıştır:

Nâbî aceb mi olsa sözlerimiz bînemek
İstanbul’un lisanını unuttuk kenarda...

İstanbul’a geldikten iki sene sonra vefat eder, 1712’de Karacaahmet mezarlığına gömülür...

Divan şiirinin ilk büyük şairi Bâkî de Halep’te bulunmuş, Halep naibi iken Halep beylerbeyisi Kubad Paşa’ya kaside takdim etmiştir (1555).

Halk şiirinin vazgeçilmez şehri

İki büyük şairin Halep’le ilişkisi, divan edebiyatında Halep’in önemini anlatmaya yeter sanırım. Halk edebiyatının ise Halep vazgeçilmez şehridir. Diğer sebepler bir tarafa, en ünlü halk hikâyelerimiz arasında bulunan Âşık Garip’in esaslı bir bölümü Halep’te geçer...

En büyük şairlerimizden Fuzulî’nin müjdecisi olan Nesimî’yi de Halep toprağında yatan bir şair olarak, burada zikretmek gerekir. Azerbaycan’dan, Şirvanlı Seyyid Nesimî, hurufîliği benimsemiş bir şair olarak şeyhi Fazlullah’ın idam edilmesi üzerine memleketinden Bağdat’a gitmiş, oradan Anadolu’ya geçmiş, Tokat, hatta Bursa’da bulunmuş, sonunda o sıralar Memlûklü sınırları içinde bulunan Halep’e gelmiştir. Burada, tasavvufî görüşlerinden ötürü veya siyasî sebeplerle derisi yüzülerek idam edildiği bilinmektedir; neredeyse, Yavuz Selim’in bu topraklara gelişinden yüz yıl önce... Halep bizim benimsediğimiz, Türk saydığımız ünlü İslâm feylesofu Farabî’nin de şehirlerinden, aynı zamanda...

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: D. Mehmet Doğan
22-12-16
E mail: tyb.org.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
EDEBİYATIMIZIN HALEB'İ
Online Kişi: 15
Bu Gün: 233 || Bu Ay: 7.744 || Toplam Ziyaretçi: 2.240.132 || Toplam Tıklanma: 52.351.011