ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 987
Yazar: Tuğrul Selmanoğlu
KEMALİZM...

KEMALİZM...“Bu terimin mucidi Avrupalılar’dır, Kemalizm kelimesi ilk defa 1919 yılında Avrupa gazetelerinde boy göstermeye başladı.”* Hem de öyle böyle değil, Türkiye'yi işgal altında tutan Batılı gazeteler hem Mustafa Kemal'i hem de Kemalizm’i yere göğe sığdıramıyor, Kemalizm’i Anadolu'nun yegâne kurtuluşu olarak lanse ediyorlardı. Tuhaf ve tezat bir durumdu bu oysa; neden kendilerinin işgal ettiği ülkede kendilerini o ülkeden atmak için mücadele eden bir subayın reklamını yapma zorunluluğu hissetmişti Batı medyası? Üstelik bu yeni akıma neden bir de isim bulma zahmetine girmişti? Normal şartlarda kendileriyle mücadele eden bu subayı yerden yerde vurmaları gerekmez miydi? Kemalizm terimini Mustafa Kemal asla kullanmamıştı oysa, kendi eserlerinden bahsederken hep devrimlerden, inkılaplardan bahsetmişti. Kemalizm kelimesini 1930'ların başında Kadro isimli Marksist dergi sokmaya çalıştı Türkçemize, sonra 1936'da Munis Tekinalp'ın "Kemalizm" isimli eseriyle duyulmaya başlandı bu terim.

Büyük resme baktığınızda birileri zorla ve ısrarla o güne kadar yegâne ideolojisi İslam olan Milleti Necibe'ye bir ideoloji dayatmaya çalışıyordu, buna ilk yeltenen Batı’ydı, sonra Türkiye'yi komünizm cephesine çekmeye çalışan Sovyetler’in bunun üzerine plan yaptığını görüyoruz.  Mustafa Kemal ise bütün bunların dışında tutuyordu kendisini, kendi çevresinin onu adeta yeni bir Lenin gibi gören tutumunu ciddiye almıyordu. Ama o malum çevreler, Mustafa Kemal'in CHP'sinin parti programı olan Altı Ok’u bir ideolojiye çevirmek için can havliyle mücadele ediyorlardı.

Zira Osmanlı’nın bertaraf edilmek istenmesinin yegâne sebebi, altı asırdır her fırsatta karşılarına dikilen ve resmi ideolojisi İslam olan bu devletten kurtulmaktı. Türk milletinin İslam’la bağını kopardıklarında ise işgale zaten ihtiyaç kalmayacaktı. Zira İslamsız bir Türkiye, zalime dur deme ihtiyacı hissetmeyecek, bana dokunmayan yılan bin yaşasın, yani sulh politikası güdecekti. İşte bu yüzden İslam’ın yerine, bir parti programından devşirilmiş ideolojiyi basınları ile ve ülke içindeki yardakçıları ile empoze etme yoluna başvurmuşlardı.

Zamanla Kemalizm kelimesinin yerine Atatürkçülük kelimesi kullanılmaya başladı. Özellikle bugünlerde sözde Millet İttifakı içinde olan partiler bol bol Atatürkçülükten dem vurmaya başladığı için açıklama gereği hissettim. Rastladığınız yerde aklınızda bulunsun, bu bize İdeoloji diye yutturmak istedikleri şeyin adını Batı koymuştur. İslam’ın alternatifi olarak gördükleri için de var güçleriyle desteklemişlerdir ve halen desteklemektedirler.

Yani Atatürkçülük bir ideoloji değil, Batı’nın yancısı olma sanatıdır.

Ve en önemlisi bu Atatürkçülük dedikleri şeyin 6 Şubat 1923'te Balıkesir'de  “Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz  Efendimiz Hazretleri,  Cenâb-ı Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kur'ân-ı Azimüşşan'daki açık ve kesin hükümlerdir.” diyen Mustafa Kemal Paşa ile zerrece alakası yoktur...

*Klaus Kreiser: Kleines Türkei Lexikon. Beck’sche Reihe. München 1992.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Tuğrul Selmanoğlu
07-06-18
E mail: dirilispostasi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KEMALİZM...
Online Kişi: 29
Bu Gün: 43 || Bu Ay: 9.301 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.917 || Toplam Tıklanma: 52.163.269