ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / AKTÜALİTE
Okunma Sayısı: 408
Yazar: D. Mehmet Doğan
OLİMPİYATLARDA NEYE SEVİNELİM, NEYE SEVİNMEYELİM?

OLİMPİYATLARDA NEYE SEVİNELİM, NEYE SEVİNMEYELİM?Tokyo olimpiyatlarını çok fazla takip edemedim.

Bu oyunların beni en çok sevindiren, insanlığın tezahür ettiği hadisesi, Katarlı yüksek atlama sporcusu Mutaz Essa Barshim’in, aynı dereceye sahip İtalyan sporcu Gianmarco Tamberi’nin yeni bir atlayış yapamayacak şekilde sakatlanması üzerine, tek başına madalyayı sahiplenecekken bundan imtina etmesi ve böylece her ikisinin de altın madalya alması...

Katarlı Mutaz, yüksek atlama çıtasını ruh sporunda hayli yücelere çıkardı böylece!

Türkiye’nin birçok mesele ile karşı karşıya kaldığı, hele de bir âfet halini alan orman yangınlarını durduramamanın çaresizliğinden üzüntüye gark olduğu bir zamanda bazı sporcularımızın altın, gümüş ve bronz madalyalar alması üzerine ortaya çıkan sevinç gösterileri nasıl yorumlanmalı?

Şu sıralar sevinmeye çok ihtiyacımız var!

Şunu baştan belirtelim: Bir konuda çalışıp çabalayarak başarıya ulaşan herkes tebriki hak etmiştir. Bu itibarla altın, gümüş veya bronz madalya alan sporcularımızı tebrik ediyoruz. Bir dereceye girmemiş olmakla beraber, bu oyunlarda elinden geleni yapan sporcularımız da elbette tebrike lâyıktır.

Onların başarılarına sevinmekte haklıyız.

Fakat meseleyi geniş bir zeminde düşünmek ve değerlendirmek zorundayız.

İki altından biri boksta, diğeri okçulukta. Okçuluk bizim sadece tarihî sporumuz değil, tarihimizin sporu. Geç de olsa bu dalda madalya kazanılması elbette çok mühim. Ya diğer altın? Bir hanım kızımız, boksda altın madalya kazandı. Bir diğeri de gümüş madalya aldı.

13 madalya, okçuluk ve jimnastik hariç güç sporları ile ilgili. Boks, güreş ve uzak doğu sporları…

Olimpiyatların asıl atletik branşları, koşma, atlama, atma vs. de bir başarımız yok maalesef. 1948’de Ruhi Sarıalp’tan bu yana bu branşlarda bir tek madalya bile alınamamış. Onun bronzu bizim için hâlâ altın değerinde!

Diğer üzerinde durulması gereken husus, güreşte değil altın, gümüş madalya dahi alamamamız. 1948 olimpiyatlarında, ki 12 madalya kazanılan Londra olimpiyatlarıdır, 11 madalya güreşten kazanılmıştır, bunun 6’sı altın, 4’ü gümüş, 1’i bronzdur. Türkiye olimpiyatlarda güreş dalında her zaman tabii favoridir. Bir önceki olimpiyatda dahi (2016) altın madalyamız vardır. Bu defa üç bronzla yetinmek zorunda kaldık!

Demek ki en iyi olduğumuz bir dalda dahi başarılı sayılmayız. Sebeplerini araştırıp, ne gerekiyorsa onu yapmamız lâzım.

Tokyo kadın sporcularımızın kendini gösterdiği bir olimpiyat oldu. Boks dışında 2 karatede, 1 de güreşte madalya var. Kadın sporcuların, boks karate gibi güç sporlarında öne geçmesi, nasıl değerlendirilmeli?

Neden olimpiyat derecelendirmesinde en önde görülen ABD, Çin, Japonya, İngiltere gibi çüok başarılı ülkelerde hanımlar bu branşlara rağbet etmezken Türkiye’de böyle bir temayül var? Bu konu üzerinde enine boyuna düşünmemiz gerekmez mi?

Türkiye’de kadın üzerinden sürdürürülen siyaset bizi nereye götürecek?

Bu olimpiyatların kadınları ilgilendiren en önemli hareketini Almanya kadın jimnastik takımı yaptı. Neredeyse tamamen hayattan kovulduğunu sandığımız edeb, hâyâ, hicab gibi kavramların, mahremiyetin değerini bize hatırlattılar. Onların "cinsel nesneleştirmeye" karşı tavırları insanlık, bilhassa kadınlık için bir ümit olarak görülmeli.

İşte sevinilecek, alkışlanacak bir hareket daha! Kendi adıma, en az kadın sporcularımızın başarısına sevindiğim kadar Alman kadın sporcularının bu asilane tavrına da sevindim.

İşte o kahramanlar, bizim kadın sporcuların yapamadığını yaptı: Tokyo Olimpiyat Oyunları'na bütün vücutlarını örten kıyafetle katıldılar. Bu asilane hareket bizim basın yayın kuruluşları tarafından pek fazla görülmedi, görülmek istenmedi. Ya böyle kadınlara yakışır insanî ve ahlakî tavrı bizim sporcularımız gösterseydi? İşte o zaman bizim basın ve laikçi çevreler ayağa kalkar ve yapmadıklarını bırakmazlardı!

Alman kadın sporcular bizim doğru bildiğimizi hatırlatarak güzel bir örnek oldular, inşallah bundan sonra kadın sporcuların kıyafetleri konusunda doğru olanı yaparız!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: D. Mehmet Doğan
09-08-21
E mail: tyb.org.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
OLİMPİYATLARDA NEYE SEVİNELİM, NEYE SEVİNMEYELİM?
Online Kişi: 16
Bu Gün: 131 || Bu Ay: 10.027 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.780 || Toplam Tıklanma: 52.182.287