ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 312
Yazar: D. Mehmet Doğan
TÜRKÇENİN ASIL DERDİ

Çürük temel üzerine sağlam bina yapılamaz!

Bütün zamanların ulusu, Anadolu’da dil harcımızı karan, söz binamızı yükselten, yedi asırdır şiirleri dilimizden düşmeyen Yûnus’u anarak başlayalım…

Kasdum budur şehre girem feryâd u figân koparam

Yıl Yûnus’un, yıl türkçenin…

26 Kasım 2021…Türkiye’de ilk defa bir “Dil Şûrası” toplanıyor. Elbette Yûnus’un himmetiyle!

Bir dil meselemiz var ve bunun üzerinde düşüneceğiz, konuşacağız, tartışacağız. İnşallah faydalı sonuçlara varacağız. Bunun bir dönüm noktası olmasını temenni ediyoruz.

20. Yüzyılımızı dille uğraşarak geçirdik. Aklımızı, mantığımızı devreye sokmak yerine hamasete, övünmeye ağırlık verdik. “Türkçe müthiştir”, “dil devrimi harikadır”, “Osmanlılar Türkçeyi mahvetti!”.

Türkçe neden müthiştir, bunun üzerinde düşünmedik. Dil devrimi neden harikadır, neden böyle söylendiğini araştırmadık. Bu övgüler üzerine karton binalar kurduk! Osmanlının Türkçeyi 20. Yüzyıla taşıdığı gerçeğini inkâr ettik.

Dilimizin binlerce yıllık geçmişi var, dedik ve bununla öğündük, fakat bu tarihi, birikimi yok sayarak; dilin tarihiliğini reddederek, neredeyse tarihsiz bir dil yapmayı kutsadık.

Bütün yabancı kelimeleri atarak saf bir dil meydana getirmek mümkün değil, çünkü böyle bir dil hiç olmadı; öyleyse bu kadar tantanayı niye çıkardık, bu kadar zahmete niye girdik?

Dil sırf kelimelerden ibaret değildir. Kelimelerin cümle içindeki yerini, anlamı görmezden gelerek dilimizin ayarları ile oynanması telafisi güç hasarlara yol açtı.  

Geoffrey Levis’in “Trajik Başarı” dediği bu! Daha Türkçesi: Öldürücü başarı!

. Bugün türkçenin kaidelerini hiçe sayan, ruhuna aykırı, dil zevkini zedeleyen kelimelerin hepsi devlet zoruyla ya ders kitaplarına konularak ya da devlet metinlerinde (kanun, tüzük, yönetmelik vs.) yer verilerek yerleştirildi.

Böylece asırlar boyunca gelişerek zamanımıza büyük şairleriyle, yazarlarıyla ulaşmış dilimizin kaidelerine aykırı, ruhunu ve zevkini zedeleyen sentetik unsurlarla doldurduk. Bu sentetik/yapma unsurlar ayıklansa, klasik türkçe ortaya çıkacak. En önce Yûnus ortaya çıkacak.

Ömer Seyfeddin çıkacak, Refik Halit çıkacak, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Mehmet Âkif, Ahmet Hamdi Tanpınar, Nazım Hikmet, Reşat Nuri, Halide Edip, Yakup Kadri, Abdülhak Şinasi, Memduh Şevket, Sabahattin Ali, Sait Faik, Necip Fazıl, Peyami Safa, Samiha Ayverdi, Safiye Erol, Tarık Buğra, Orhan Kemal, Kemal Tahir…çıkacak.

Bugün gençlerimiz, çoğu biz yaşarken hayatta olan şairlerimizi, yazarlarımızı anlamakta güçlük çekiyor. Bunlar bizim modern klasiklerimiz, üç beş yüz yıl öncenin şairleri, yazarları değil. Bunların dili türkçeyse neden anlamıyoruz? Bizim dilimiz türkçeyse, bu yazarlar bizi anlayabilir miydi?

Şahsen, klasik dilimizin dışına çıkarak büyük eser vermiş hiçbir edebiyatçı veya fikir adamı tanımıyorum. “Var” diyen, isimlerini saysın, biz de bilelim, haklarını teslim edelim.

Bana şaheser ortaya koymuş arı dille yazan bir büyük yazar, büyük bir mütefekkir adı söyleyin.

Durup düşünelim: İngilizcede mi daha fazla yabancı dilden giren kelime var, türkçede mi?

Bu salonda İngilizce bilen çoktur. Fakat İngilizler dillerindeki kelimelerin etnik kökenini mesele etmiyor. İngilizce sözlüklerin üçte biri latince-yunanca kelimelerden oluşuyor. Yüzde yirminin üzerinde Fransızcadan geçen kelime var. Çünkü ada Fransızca konuşan Normanların istilasına uğramış. Peki Anglo-sakson menşeli kelimeler ne kadar: Yüzde yirminin biraz üzerinde!

Aynı zamanda Üniversite’de İngiliz dili ve edebiyatı profesörlüğü yapan Halide Edip, “hiçbir zaman türkçemiz -ingilizcede olduğu kadar- ayrı ayrı diller telâkki edilecek kadar değişmemiştir.” diyor.

Dilde kelimelerin yeri tek başına önemli olmakla beraber, onun mâna ifade eden bir yapıda, cümlede yer alması daha önemlidir. Kelimenin fonksiyonu cümlede ortaya çıkar.

Dil iki seviyede ele alınabilir. Birincisi dilin mana yönü, uzvî-organik tarafı. Burada cümle esastır. Bu halde bütünden parçaya gidilir. Yani cümleler kelimelerle teşkil edilir. Kelime cümleler için vardır.

İkincisi, parçalardan, kelimelerden başlamaktır. Türkiye’de parçadan başlamak esas alınmıştır, kelimelerin etnik kökeni öne çıkarılmış ve hiçbir zaman bütüne varmak düşünülmemiştir. O yüzden Türkiye’de cümle yapısı, sentaks, söz dizimi üzerine çalışmalar yok denecek kadar azdır.

Yeni bir icad varsa, yeni bir keşif varsa, yeni bir kavram ortaya atılmışsa, bunlara karşılık gelecek kelimeler yapılmalıdır. Dilin malı olan kelimeleri dilden çıkarmak anlama karşı bir savaştır. “Hayat” bin yıllık kelimemizdir, türkçeleşmiştir. Neden hayattan vaz geçeyim? Neden hece yerine seslem diyeyim? Harf neden yazaç olsun?

Kelime yaparkan türkçe kaidelere uygunluk esastır. Bunun ekseriya ihmal edildiğini biliyoruz. Bu yüzden sözlükler kaide dışı kelimelerle doldurulmaktadır.

Kelime yapılırken dikkat edilecek hususlardan biri de âhenktir. Geçmiş asırlarda yabancılar türkçenin ahengini övmüşlerdir. Birçok üretilmiş kelime âhenkten yoksundur.

Olanak/olanaklı, olanaklılık, olanaksızlık, olanaksızlaşmak, olanaksızlaştırmak, olanaksızlaştırılmak…

Baştan sona kakafoni, tenafür!

Yine dikkat edilmesi gereken bir husus: Yeni kelimenin yerine konulacak kelimenin anlamını tam karşılaması.

Dilin malı olmuş, yerleşik kelimelere karşılık uydurmak, bir çıkmaz yol. Elbette bu tarz uydurulmuş ve günlük hayatta da kullanılan kelimeler var. Fakat bunların dahi uydurulduğu kelimeyi hakkıyla karşılayanı, hele türevlerini karşılayanı çok az. Edebiyat sahası dikkate alınırsa, bu noksanlık daha fazla dikkati çeker.

(Türkçe Şûrası açılış konuşmasının 1. Bölümü)

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: D. Mehmet Doğan
01-12-21
E mail: tyb.org.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TÜRKÇENİN ASIL DERDİ
Online Kişi: 30
Bu Gün: 194 || Bu Ay: 9.451 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.128 || Toplam Tıklanma: 52.164.319