ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 265
Yazar: İbrahim Halil Çelik
MUSTAFA YAZGAN'LA SEÇİM ANEKDOTLARI 1

MUSTAFA YAZGAN'LA SEÇİM ANEKDOTLARI1987 Kasım Milletvekili Genel Seçimlerinde aday tesbiti hazırlıkları bütün siyasi partilerde hız kesmeden devam ediyordu. Refah Partisi Şanlıurfa Milletvekili adaylığına da benim aday olmamı ısrarla isteyen arkadaşlarımız vardı. Bunu isteyenler benimle iyi bir rey alacağımızı düşünerek, samimiyetle söylüyorlardı. Fakat ben daha üç yıl olmuştu Belediye Başkanı seçileli. Urfam için çok büyük ideallerim vardı. Bunları gerçekleştirmeden Reislikten ayrılmak istemiyordum.
Ancak; Refah Partisi Genel Merkezi ısrar ederse adaylığım için yapılacak bir şey olmazdı. Bizim hareket, bir kadro hareketi olduğundan emir, demiri keserdi! Görev istenmez verilirdi. Böyle eğitim almıştık biz.
Ben o zaman daha 1580 sayılı Belediyeler Yasasının 26 . maddesini keşf etmemiştim. Bu yasa 1926 yılında Fransa’dan olduğu gibi alındığı için, kelimesi kelimesine tercüme edilmişti. Yıllarca bu yasa uygulanmış ve kimseler bunun farkına varmamıştı. Yasa da istifa etmeden aday olunabileceği yazılıydı. . Nerden bilsinler ki, bir Urfalının çıkıp da: “ Paris’te Jac Şirac hem Belediye Başkanı, hem de Başbakan oluyor da , neden ben de Urfa’da hem Belediye Başkanı, hem de Türkiye’de Milletvekili olmayayım?“ diyeceğini tahmin etmemişlerdi seküler kafalılar?
Serahatten açık olan bu maddeyi Van’da Refahlı Belediyeler arası kardeşlik toplantısında beş il Belediye Başkanları ve ilçe Başkanlarımızın birlikte olduğu bu toplantıda ortaya atmıştım. Üzerinde uzun uzun konuştuk, tartıştık. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Halil Ürün, Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu, Kahramanmaraş Belediye Başkanı Ali Sezal yeni seçildiklerini ileri sürerek aday olmayacaklarını söylediler. Ben ile Van Belediye Başkanı Fethullah Erbaş ise aday olacağımızı ilan ettik bu yaptığımız Van’daki toplantıda. Bu bir ilk olacaktı Türkiye’de. Siyaset ters köşe abandone olacaktı. Yasalar delinmek için vardır. Biz kuralı delmek için değil bilakis tatbik etmek için deneyecektik. Ama karşı çıkanlar çok olacaktı. Hem de koca koca profesörler olacaktı.
1991 Milletvekili Genel Seçimlerinde bunu gündemde bizzat tatbik edince:
Türkiye’de kıyamet kopmuştu. İdari yapıyı Fransa’dan olduğu gibi aldığımız için Adalet sistemini tatbik etmişim diye koca koca Anayasa Profesörleri koro halinde: “Bu olmaz diye kanal kanal televizyon gezmişlerdi. Hatta Semra Özal ile Turgut Özal bile bunun üzerin iddiaya tutuşmuşlardı. Semra Özal: “ Asla olmaz!” demiş. Ben; Sulhi Dönmezer hocadan sordum, aday olamaz istifa etmeden“ demiş. Turgut Özal da: “Benim tanıdığım Çelik ise, o karanlığa asla kurşun sıkmaz. O, bu işte haklı çıkacaktır, göreceksiniz!“ demişti. Hatta seçim gezilerinde Urfa’ya geldiğinde Vali Ziyaettin Akbılut’a sormuş ve o da: “Efendim, Çelik beni de ikna etti” demişti. Ben ve Van Belediye Başkanı Fethullah Erbaş, bir ilk olarak Türkiye’de bunu hayata geçirmiştik, seçimlerde. Çok tartışıldı ve böylelikle bizim haklı olduğumuz ortaya çıkmış oldu. İkimiz de büyük oy alarak milletvekili seçilmiştik. Ben on beş gün hem Urfa Belediye Başkanı, hem de Milletvekili olarak görev yapmıştık. Jac Şirac yapar da Urfalı yapmaz mı?
Tabii sonradan bu yasayı tersten Milletvekillerinin de istifa etmesi gerekmeden; Belediye Başkanı adayı olabileceklerini de ilk kez Melih Gökçek’e tavsiye etmiştim. 1994 Yerel Yönetim Seçimlerinde Ankara Milletvekili iken istifa etmeden Belediye Başkanlığına aday olmuş ve Kamer Genç’in ısrarlı itirazlarına rağmen adaylık kabul edilmiş ve seçilmişti. Şimdi ise, bu yasayı değiştirip Yerel Yöneticilerden korkarak onların aday olmaları halinde istifa etmelerini yasalaştırmışlar. Milletvekilleri ise bundan muaf tutulmuştur.
Şayet o zaman bunu önceden bilseydim tabii aday olurdum seve seve. Ama daha sonra öğrendik tüm bunları.
Şimdi bakalım nasıl atlatacaktık bu seçimde Urfa’dan aday olmamayı?
Necmettin Erbakan gibi tüm siyasi liderler de yasaklıydı Türkiye’de: Demirel, Türkeş, Ecevit’te siyasetin tüm ağır topları susturulmuştu 12 Eylül 1980 darbesini yapanlarca. Kenan Evren ve dörtlü çetesi partileri kapatmış ve liderlerini de Hamza Koyuna tıkıp yargılatmışlardı. Toplumu sağ /sol diye kamplara bölmüş ve dökülen kardeş kanları üzerinden darbe yapmışlardı. Şimdi de kapalı spor salonlarına on binlerce insanın yargılaması için mahkeme salonlarına çeviriyorlardı . Yargı rafa kalmış; bir sağdan, bir soldan darağaçlarında sallandırılmışlardı. Hayat çekilmez bir hal almıştı. Sıkıyönetim Yönetimi insanlara nefes aldırtmaz olmuştu.
Eylül 1987 de yasaklı Parti Genel Başkan’larının yeniden siyasete dönmeleri için Turgut Özal halkoylamasına gitmişti. Millet de oylarıyla; 12 Eylül darbesinin faşist yasasını çöp sepetine attı. Millet Demokratik bir tokat attı bu faşist beşli çeteye. Ve tüm siyasi yasaklıların , yasaklarını kaldırdı. Şimdi de seneler sonra geçte olsa hak ettikleri cezaya çarptırıldılar. Rütbeleri söküldü bu faşist generallerin. er olarak müebbet hapis cezası aldılar. Geçte olsa adalet yerini buldu.
Tüm siyasi partilerin eski Genel Başkan’ları partilerinin başlarına birer birer döndüler. Ve bizim kurucu başkanımız Ahmet Tekdal da Necmettin Erbakan Hocamızı yeniden Genel Başkan seçmek için Ekim ayında Parti olağanüstü kongreye gitti. Görkemli bir kongreyle özlenen dava Adamı, Milli Görüşün Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Hoca yeniden Refah Partisine Genel Başkan seçildi.
Kasım 1987 Milletvekili Genel seçimi için aday tesbitleri de tüm hızı ile devam ediyordu. O zaman adaylıklar genellikle genel merkezlerde belirlenirdi. Gerçi şimdi de pek değişen bir şey yok bu alanda.
Bizde o süreçte daha çok Genel Başkanımız Ahmet Tekdal bey abimiz ile bu durumları görüşüyorduk. Ahmet Tekdal kibar ve o kadarda nazik bir zat idi. O, konuşurken kelimeleri bile incitmekten sakınan ve onlara eziyet vermek istemeyen nazik, Karaköse’nin güngörmüş bir beyi idi. Karaköse’nin serazat, Ağrı dağının görkemli o haşin karakterini de nasiyesinde barındırdı. Bazende inatçı mı inatçı, doğru bildiği sabitelerinden asla taviz vermeyen biri olur çıkardı. Yumuşak huylu ama , kadife eldiven içinde bir demir yumruk gibi idi mübarek. Ufak tefek, azimli ve doğrularını yaptırmakta bir o kadar ısrarlı ve kararlıydı.( Bunları yazarken ben, meğer Ahmet Tekdal abimiz de hastahane de can vermekteymiş?). Sabahleyin bu acı vefat haberiyle uyandım. Allah rahmet eylesin. Vefatı ile ilgili hissiyatımı hemen yazdım ve dostlarına gönderdim. O anda küçük oğlu Ömer’i aradım. Hacı Bayram Camiinde cenaze namazına katılıp ve son kez tabutuna omuz vermek için Hayrettin Dilekcan beni evden aldı. Son görevimizi huzur içinde yerine getirdik ona karşı.
Urfa Refah Partisi İl Başkanımız şekerci Ahmet Apaydın yıllarca aynı davaya gönül vermiş ve Harran Dergisinin imtiyaz sahibi idi. Harran Dergisi bizim Urfa için yapacaklarımızın aynası idi. Kendisiyle parti çalışmalarında uyum içindeydik. Bu seçimde Urfa’dan bir Milletvekili çıkaracak potansiyelimiz vardı. Şehir merkezinde en güçlü parti bizim partimiz Refahtı.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: İbrahim Halil Çelik
06-01-22
E mail: maarifinsesi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MUSTAFA YAZGAN'LA SEÇİM ANEKDOTLARI 1
Online Kişi: 17
Bu Gün: 330 || Bu Ay: 9.586 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.478 || Toplam Tıklanma: 52.167.001